Bahçeli, Başbakan ve Baykal grup toplantılarında yaptıkları konuşmalarının satır aralarında önemli mesajlar verdi.
Bahçeli: Olmert ile ne konuştuğunu açıklamıyor
Erdoğan: Kriptolu yanıt mı istiyorsun?
Baykal: Hamas şeriat istiyor; neden destekliyoruz?
Analiz: Cemal Subaşı / Tempo24
Partilerin grup toplantıları Davos krizinin artçı sarsıntılarına neden oldu. Bahçeli, Baykal ve Erdoğan’ın gündemi Türkiye-İsrail-Filistin ilişkileriydi. Başbakan’ın tanımıyla ‘ana’ ve ‘yavru’ muhalefet liderleri Recep Tayyip Erdoğan’ın Davos’ta moderatöre karşı sergilediği tutumu desteklerken, bunu iç siyasete yansıtmak ve oya çevirmeye çalışmakla suçladı. Başbakan, AKP grup koplantısında bu iddialara uzun uzun yanıt verdi. ‘Dik duruşumuzun yerel seçimlerle ilgisi yok’ demeye çalıştı.
‘Önceden planladı’
Devlet Bahçeli geçen hafta, Gazze operasyonundan birkaç gün önce İsrail Başbakanı Olmer ile Erdoğan’ın İstanbul’da yaklaşık 5 saat neyi görüştüklerini sormuştu. Bu soruyu bu hafta ‘manidar’ bir şekilde yineledi. “Sormamıza rağmen ne konuşulduğunu açıklamıyor” dedi.
Bahçeli’nin bu sorusu, geçen hafta sonu Referans gazetesinin manşetini hatırlattı. Haberde, Davos'taki Gazze oturumunun Erdoğan'ın isteğiyle gerçekleştiği bilgisine yer veriliyordu. Hatta oturuma Peres'in katılmasını da Erdoğan istemişti.
Bu bilgiden yola çıkan Milliyet gazetesi yazarı Can Dündar ilginç bir yorumda bulundu. Dündar şunu yazdı: “Paneli (Gazze oturumu) Türkiye istemiş. Erdoğan’ın hem dünyaya hem de ‘içeriye’ yönelik bir çıkışı önceden planladığı anlaşılıyor.”
‘Mucizeye ihtiyaç vardı’
Bu düşünceyi Vatan gazetesi yazarı Can Ataklı da destekledi. İsrail kamuoyunun Davos krizine yetirli ilgiyi göstermediğini anlatan Ataklı şöyle dedi: “Amerikan ve İsrail çıkarları için AKP iktidarının sürmesi gerekiyor. Ama yaklaşan yerel seçimlerde bu partinin ağır bir darbe yeme ihtimali basıyordu. O halde bir mucizeyi ihtiyaç vardı. Bu mucizeyi de İsrail-Amerikan işbirliği sağlamış oldu. Kaçan oylarını geri getirdi ve iktidarının sürmesi garantilendi. Bu durumda İsrail’den niye ses çıksın ki?”
Belki de Devlet Bahçeli de bu iki yazarın yazdıklarını söylemeye çalışıyor. Ama elinde kanıt olmadığı için net bir şekilde ortaya dökemiyor.
‘Hamas da şeriat istiyor’
Deniz Baykal ise Filistin’deki güç mücadelesine dikkat çekti. Filistin Kurtuluş Örgütü’nün laik bir devlet istediğini söyleyen Baykal, Hamas’ın bir şeriat devleti peşinde olduğunun altını çizdi. “Bu durumda biz Hamas’ı neden destekliyoruz?” sorusunu yönelten Baykal, açıkça dile getirmedi ama AKP’ye de şeriat özlemi içinde olmakla suçlamış oldu. Çünkü seçtiği cümleler oldukça kinayeliydi.
‘Irak için neden ağlamadınız?’
Baykal oldukça sert cümleler sarf etti. “Gazze için gözyaşları dökenler, Irak’ta ölen 1 milyon insan için neden ağlamadı” diyerek belki de Davos’ta gözyaşlarına boğulan Emine Erdoğan’ı işaret etti. “Aynı teessürü şehit cenazelerinde göremiyoruz” cümlesi ise gerçekten ağırdı.
Diplomatlar yetersiz mi?
Konuşmasında Devlet Bahçeli’ye yanıt veren Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, ‘Olmert ile ne konuştun?’ sorusuna “Kriptolu yanıt mı istiyorsun” diye karşılık verdi.
Erdoğan, konuşmasının bir bölümünü ise Türk diplomatlara ayırdı. “Ben diplomat değilim, siyasetçiyim. Diplomasi tarihinde buna benzer olaylar vardır. Eğer diplomatlar Türkiye'nin onuruna helal getiriyorsa öyle diplomasiyi kabul etmiyorum. Benim diplomatım hakkını aslanın midesinden söküp almalı” dedi.
Dışişleri efelenin!
Peki, Başbakan bu cümleleriyle diplomatlarımızı yetersizlikle mi suçladı? Yoksa hedefinde Dışişleri Bakanlığı ya da bakanlığın önde gelen bazı isimleri mi vardı? Ya da bu mesajı diplomatlarımız ‘efelenmek’ olarak mı almalı?
Tüm Dışişleri mensuplarının muhataplarını Başbakan gibi fırçaladığını düşünebiliyor musunuz?