T24 Haber Merkezi
TİP İstanbul Milletvekili Ahmet Şık, İçişleri Bakanı Yerlikaya'nın yaptığı iyi uygulamalarla kazandığı kredinin liyakatsiz eylemler ve yanlış yönetim anlayışı nedeniyle tükendiğini söyledi. İktidarın kayyım uygulamasını da eleştiren Şık, TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu'na söz alarak kayyım uygulamalarının ne Anayasa'yla ne de yönetmelikle ilgisi olduğu ifade etti. Şık'ın açıklamasından öne çıkanlar şu şekilde:
"Sayın Bakan göreve başladığınızda zor olan işinizi kolaylaştıran etken, kamuoyunun nefret öznesi haline gelen selefinizin boşalttığı koltuğa oturmaktı. Soylu döneminde Türkiye, ulusal ve uluslararası mafyanın başıboş kaldığı bir ülkeye dönüşmüşken bu yapılarla mücadelenizde muhalefet dahil herkesten alkış aldınız. Ancak bir zanlıya işkence yapılmasını savunan sosyal medya paylaşımınızla, Fetullahçılardan boşalan Emniyet kadrolarına başka bir dolu tarikat ve cemaatlerin yerleşmesine sessiz kalışınızla, kendi atadığınız polis müdürlerinin mafyadan rüşvet aldıklarının ortaya çıkmasına ve bu sabah yaşananlara bakarak Soylu nefreti üzerinden kazandığının kredinin tükendiğini görmek mümkün.
Halk iradesinin gasbı olan kayyım uygulamasına dair söylediklerinizi biliyoruz. Anayasa, kanunlar diyorsunuz, yönetmeliklerden bahsediyorsunuz. Hukuk devleti olmasından vazgeçtim, Türkiye eğer bir kanun devleti olsaydı sizin dediklerinize inanabilirdik. Ama keyfilik rejiminin hüküm sürdüğü az gelişmiş demokrasilerde işlerin öyle yürümediğinin kanıtı iktidardır. 2019 yerel seçimleri öncesinde Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın başkanlığında yerel seçimlerle ilgili yapılan bir toplantıda dönemin Kars milletvekili kalkıp bir sunum yapıyor. Diyor ki, 'Biz, orayı iktidar ortağımız MHP'ye bıraktık seçimlerde ancak bize oy veren muhafazakar Kürt seçmenler MHP adayına oy vermezler. Dolayısıyla orayı HDP'ye kaptıracağız' diyor. Cumhurbaşkanı çok öfkeleniyor kendi kararları sorgulandığı için ama vekiliniz nadir rastlanan bir cesaret örneği gösterip vazgeçmiyor ve tartışma çıkıyor. Sonunda Cumhurbaşkanı Soylu'ya dönerek; 'Süleyman, sen hazırlığını yapmadın mı, kayyım atamayacak mıyız?' Soylu'nun yaptığı hazırlığın ne olduğunu 31 Mart'ın hemen ertesinde Mardin, Batman ve Diyarbakır Valilerinin imzasıyla İçişleri Bakanlığı'na kayyım atamasını içeren talep yazılarından biz öğrendik. kayyım uygulamalarının ne Anayasa'yla ne hukukla ne yönetmelikle ilgisi yok ama parçası olduğunuz keyfilik rejimiyle ilgisi var."
"kayyım politikasını bu topraklarda uygulamak adına bütün yollar mübah"
DEM Parti Ağrı Milletvekili Sırrı Sakık, iktidarın kayyım politikasını uygulamak adına her yolu kullandığına dikkat çekerek AK Partili Milletvekili Turan Bedirhanoğlu'nun ortaya attığı "Cephanelik" iddiasına tepki gösterdi. Sakık, şunları söyledi:
"Sayın Bakan siz bizden ne istiyorsunuz? Hani 'Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir' diyoruz. Ama bu 100 yıllık Cumhuriyet’in hiçbir dönem Kürt'ün iradesi kabul edilmedi. 31 Mart seçimlerinde askerleri ve polisleri; Şırnak, Bitlis, Ağrı olmak üzere ve birçok il ve ilçeye gönderdiniz. Ama birçok yerde halk size 'kardeşim benim irademe dokunmayın' diye cevap verdi. Birkaç gün önce kayyım atandı. Esenyurt'ta başlayan ve sonrasında Mardin, Batman ve Halfeti'de bir kayyım politikası uygulandı. 2016 yılından bugüne kadar uygulanıyor. Cumhuriyetin kuruluşundan bugüne kadar devam ediyor. Ben de yerine kayyım atanmış bir belediye başkanıyım. Maaşını halka ve belediyeye bağışlayan bir siyasetçiyim. Bir kayyım artığı Meclis'te çıktı 'Şırnak'ta belediyenin altında cephanelikler var' dedi. Siz Şırnak'ta da bulundunuz. Nerede bir cephanelik varsa bize söyleyin.
Esenyurt'ta silah mı vardı? Mardin'de Ahmet Türk'ün elinde keleş mi vardı? Batman'da Gülistan Sönük'ün elinde bomba mı vardı? Hayır bunların hiçbiri doğru değil. kayyım politikasını bu topraklarda uygulamak adına bütün yollar mübah. Aynı politikaları İsrail, Filistin için söylüyor. Ne kadar birbirimize benziyoruz değil mi? Yalan söylemeye gerek yok. Kimin ne suçu varsa açık ve net olarak ortaya koymalısınız. Ahmet Türk'ten, Ahmet Özer'den, Gülistan Sönük'ten terörist çıkaramazsınız. Hepimiz bu topraklarda kendimizi barışa adamış insanlarız. Biz silahı, şiddeti reddederiz. Ama demokratik siyaset içinde ölürüz."
"Neden kolluk eğitimlerini sahada bizzat kadınlarla çalışan hak örgütleriyle birlikte vermemekte ısrar ediyorsunuz"
EMEP Gaziantep Milletvekili Sevda Karaca, kadına şiddet vakalarında polisin etkisiz ve mağduriyete sebep olan bir tavır takındığını belirterek, "Burada kadına yönelik şiddet mağduru kadınlar bugün burada sizin ettiğiniz laflara bakıp karakollara yığılsa, hesap sorsa o karakollar başka hiçbir iş yapamaz hale gelirdi. O kadar çok kadın var ki bu karakollardan geri gönderilen, şiddete itilen. 6284 sayılı kanundan haberi olmayan, yasayla ilgili yanlış bilgi veren, kadınları şikayetten caydırmaya çalışan, iş çok diye başka karakola yollayan o kadar çok kolluk personeli var ki... Bütün şikayetlere rağmen soruşturma geçirmiyor bu personel. Bundan aldığı güçle keyfe davranmaya devam ediyor. Sayın Bakan size bunları defalarca sorduk, siz, 'Eğitim verdik' diyorsunuz. Bu eğitimlerinizin içeriği de bomboş. Neden kolluk eğitimlerini sahada bizzat kadınlarla çalışan hak örgütleriyle birlikte vermemekte ısrar ediyorsunuz" diye konuştu.
"Bu ülkenin huzuru ve halkın güvenliği için bu iç güvenlik anlayışının yıkılması şarttır"
EMEP İstanbul Milletvekili İskender Bayhan, iktidarın iç güvenlik politikalarını eleştirerek Bakan Yerlikaya için "Ekonomik, sosyal, sendikal, siyasal demokratik hak ve özgürlüklerin kırıntısını bile yok sayıyor" dedi. Bayhan, milli iradeden bahseden iktidarın kayyım uygulamasıyla halkın iradesini gasp ettiğini belirterek şunları söyledi:
"İktidar olmadan önce mevcut devlet düzenine karşı büyük büyük demokrasi nutukları atanlar, şimdi durmadan devletin kutsallığı ve değişmezliği üzerine söylevler veriyorlar. Bizi millet getirdi diyor ve sık sık yerli ve milli iradeden bahsediyorlar. Ama bakın Sayın Bakan, siz 5 yılda bir, 5 dakika süren oy kullanma hakkı üzerine kurulmuş tek adam düzeninin atadığı bir bürokratsınız. Siz seçimle gelmediniz. Halkın büyük çoğunluğunun iradesiyle seçilmiş temsilcileri görevden alıp, tutuklayıp, kayyım atıyorsunuz. Yani halkın iradesi işinize gelince var oluyor, işinize gelince yok oluyor.
Birkaç gün önce çıktınız, 'Bizim davamız fakirin, fukaranın, öğrencinin, işçinin; hülasa, imtiyazlı elitlere karşı garip gurebanın davasıdır' dediniz. Ama haklarını isteyen işçilerin, emekçilerin karşısına ilk önce sivil ve silahlı bürokratlarınız, mülki amirler, jandarma ve kolluk komutanlarınız çıkıyor Sayın Bakan. Yani bu ülkede bir terörden söz edilecekse bunun gerçek adı sermayenin, sömürücülerin estirdiği terördür. Onların çıkarlarını korumak için yapılan baskılardır. Sizin iç güvenlik stratejiniz, Anayasa ve yasalarda kırıntı halinde olan hakları bile ortadan kaldırıyor. Ekonomik, sosyal, sendikal, siyasal demokratik hak ve özgürlüklerin kırıntısını bile yok sayıyor. Bu ülkenin huzuru ve halkın güvenliği için bu iç güvenlik anlayışının yıkılması şarttır." (ANKA)
'Görünmeyen Cemaat: Mürideler'in yazarı ve ‘Kızıl Goncalar’ dizisinin danışmanı Filiz Gazi, tarikatlarda kadınlara biçilen hayatları anlattı |