Türk Silahlı Kuvvetleri Sağlık Yeteneği Yönetmeliği’nde ‘psikoseksüel bozukluk’ olarak kabul edilen eşcinsellik, askerlikten muafiyet gerekçesi sayılmakta. Ancak eşcinselliğin tespiti, pratikte keyfiyete terk edildiği anlaşılan uygulama nedeniyle yüz kızartıcı bir duruma dönüşmekte. Kimliklerini açıklamak istemeyen üç homoseksüel ve eşcinselliğini askerlikten muaf gerekçesi saydırmayan firari vicdani retçi Mehmet Tarhan’la görüşerek, asker doğmayan Türk erkeklerinin akıbetini araştırdık.
Görüştüğümüz eşcinseller her Türk erkeğinden farklı erkekler olduklarını ispat etmeye çalıştıkları bu süreçte, uygulanıp uygulanmaması tamamen askeri doktorun inisiyatifindeki onur kırıcı aşamalara dikkat çekiyor. Bunlar arasında anal muayene, ilişkinin fotoğrafla belgelenmesi, ‘Minnesota testleri ve çocukluk analizleri’ gibi geçerliliği tartışmalı metotlar bulunmakta. Yaşadıklarını anlatan İ.B. ve E.O. pasif anal cinsel ilişki sırasında çekilmiş fotoğraflarını heyete sunduklarını iddia ediyorlar. E.O. yayımlanmamak şartıyla bizimle paylaştığı fotoğraflarında kendisinden yaşça oldukça büyük bir başka erkekle ilişki sırasında görülüyor.
Hemcinslerinden şanslı bir diğer eşcinsel T.S., kendi tabiriyle hiçbir onur kırıcı davranışa maruz kalmadan 500 soruluk bir testin ardından argo ismiyle ‘Pembe Teskere’ye hak kazandığını belirtiyor. T.S.’nin yakın zamanda aldığı raporun çeşitli aşamalarına tanıklık ettik. T.S. askeri kurumlarla ilişki kuracağı zamanlarda normalde olduğundan çok daha fazla feminen görünme gayreti taşımaktaydı.
T.S. ve diğer eşcinseller askeri hastanelerle ilişkiye geçtikleri andan itibaren gündelik hayatta olmadıkları kadar ‘psikoseksüel sapkınlık’ yaşadıkları izlenimi yaratmak zorunda olduklarını belirtiyorlar.
Yaklaşık altı ay önce İstanbul’da bulunan bir askeri hastaneden ‘homoseksüel bozukluk’ nedeniyle ‘Barışta ve seferberlikte askerlik yapmaya uygun değildir’ raporu alan T.S. bu süreci şu şekilde anlatıyor:
‘Çocukken silahlarla mı
oynardın bebeklerle mi?’
“Karşınızdaki kurum askeriye, burada hak hukuktan bahsetmek ahmakça. Orada çizmeniz gereken yarı mağdur, apolitik, işe yaramaz bir eşcinsel profilidir. Ben bu raporu almaya niyetlendiğimde yüzlerce insanın deneyimlerini dinledim, okudum. Bana soracakları her şeye hazırdım. Fotoğraf isteme ihtimallerinin yüksek olduğunu biliyordum. Haftalar öncesinden bunları hazırladım. Çekim için, iki yıl önce askere giden ve ordu mensubu olduktan sonra eşcinselliğini kullanarak çürük raporu almaya çalışan bir arkadaşımdan yardım aldım. O benden kendisiyle cinsel ilişki halindeyken fotoğraf çektirmemi istemişti. Ben de ondan istedim. Fotoğrafları dijital makineyle çektik. Benden istedikleri an kendi yazıcımla basıp verecektim. Buna gerek bile kalmadı. Normal giyimimle askerlik şubesine gittim. Burada eşcinsel olduğumu gizleyerek, sadece askeri hastanede muayene olmak istediğimi belirttim. Raporun hangi hastanede daha kolay verildiğini araştırmıştım. Beni önce başka bir hastaneye sevk etmek istediler. O hastanede muayene olmak istediğim bölümün olmadığını söyledim. Ve sevkimi gitmek istediğim hastaneye aldırdım. Ertesi gün yine normal kıyafetlerle hastaneye gittim. Buradaki ilk günün prosedür işlemlerini halletmekle geçeceğini biliyordum. Bu işlemler sırasında gereksiz tacizlere uğramamak için erkeksi giyindim. İlk gün psikiyatri servisine muayene olmak için randevu aldım. Bu aşamada normalden çok daha fazla feminen giyindim. Burada sizin ordunun işine yaramayacak, kışlaya girdiğinizde mevcut düzeni bozacak kadar seks tutkunu olduğunuzu görmek istiyorlar. Bana ilk olarak Minnesota testi yaptılar. Bu test üç saat sürdü. Aynı soruların tekrarından oluşuyordu. ‘Çocukken silahlarla mı oynardın yoksa bebeklerle mi?’ ya da ‘Tiyatrocu mu olmak istersin yoksa gazeteci mi?’ gibi sorular vardı. Bu gibi soruların hepsini karşımdakilerin eşcinsel algısını göz önünde bulundurarak yanıtladım. Bu algı da avam, yarı mağdur, sürekli gülen, asosyal, efemine, ailesi ve çevresiyle problemli, şaşaalı yaşamayı seven, bencil gibi sıfatlardan oluşuyor. Politik bir eşcinsel profili kesinlikle değil.”
Minnesota testinin ertesi günü sözlü muayeneye alınan T.S. ordunun eşcinsel algısını göz önüne alarak sergilediği davranışların ikna edici olduğunu belirterek yaşadıklarını anlatmaya devam ediyor: “İlk ilişkime ne zaman girdiğimi sordular. ‘Valla’ dedim, ‘kendim bile hatırlamıyorum.’ Halbuki gerçek yanıt bu değildi. Ama algıları bunu gerçek sayabilirdi. Oradakilere ‘Tecavüze uğradım ve eşcinsel oldum’ deyince bunu anlayabiliyorlar, ancak ‘Ben bilerek ve isteyerek hayatı böyle yaşıyorum’ deyince kafaları karışıyor. Karşınızdaki insanların eşcinsellikle ilgili bilgileri medyadan edindikleriyle sınırlı ve siz de o profili seçmek zorundasınız. Raporu alırken yaşadığım tek sorun, benim gibi rapor almaya çalışan bir başka kişinin bana saldırısı oldu. Anladığım kadarıyla bu kişi psikopat raporu almaya çalışıyordu. Askeri hastanede sıra beklerken birden küfretmeye başladı. İbne, g..veren, vatan haini gibi şeyler söyleyerek üstüme yürüdü. Ona gerekli tepkiyi gösterdim.”
‘Süre gittikçe azalıyordu
Viagra aldık’
Muafiyet sürecinde T.S. kadar şanslı olmayan diğer iki eşcinsel ise sürecin hastaneden hastaneye değiştiğini ifade ediyor. E.O. ve İ.B. muayeneler sırasında yüzlerindeki memnuniyet ifadesi anlaşılacak şekilde fotoğraflarının istendiğini iddia ediyor. E.O., bu fotoğrafları yayımlanmaması şartıyla bizimle paylaştı. Fotoğraflarda E.O. kendisinden yaşça oldukça büyük olduğu anlaşılan ancak hiçbir karede yüzü görülmeyen bir başka erkekle pasif anal ilişkide bulunuyor.
E.O. fotoğrafları hazırlarken oldukça zorlandığını ancak askere gitmektense her şeyi göze aldığını söylüyor ve hikâyesini şöyle anlatıyor:
“Muafiyet sürecim sekiz gün sürdü. Bu süreçte bir sonraki aşamanın ne olacağını hiç bilmiyordum. İnsanlardan duyduklarım da birbirinden çok farklı şeylerdi. İlk olarak askerlik şubesinde eşcinsel olduğumu belirterek, askeri hastaneye sevkimi istedim. Doktorun karşısına çıktığımda bana herhangi bir test yapmadı, eşcinsel olduğuma ikna olmak için ilişki sırasında çekilmiş fotoğraflarımı istedi. Bunları temin için bana sadece iki gün süre verdi. Karşımdaki insan rütbeli bir asker olduğu için ve yaşamanız gereken süreç açık olmadığı için herhangi bir şeye itiraz edemedim. Ankara’da ilk önce sevgilimden bana bu konuda yardımcı olmasını istedim. Bu haldeki fotoğraflarının askeriyenin elinde olmasını istemediği için kabul etmedi. Bu arada bir yandan fotoğraf makinesi bulmaya çalışıyordum. Makineyi bir yakınımdan temin ettikten sonra eskiden aramızda cinsel ilişki olan birinden yardım istedim. Uzun süredir görüşmediğim biriydi, ertesi sabah için evimde randevulaştık. Sabah erkenden bana geldi. Panik haldeydim, sinirlerim çok bozuktu. Bu durum partnerime de yansıdı, ereksiyon sorunu yaşadı. Her şey üst üste geliyordu. Süre gittikçe azalıyordu. O an için Viagra kullanmasının sorunu çözeceğini düşündük. İlaç aldık ve içti. Tekrar denediğimizde iyice heyecanlandı ve küçük bir kriz yaşadı. Çok kötü oldu her şey, onu hastaneye kaldırdık. Ardından ben tekrar sorunumla baş başa kaldım. Geri kalan tüm günümü, internette partner aramakla geçirdim. Böyle bir taleple tanımadığınız bir insanın karşısına çıktığınızda çok çeşitli tepkiler alabiliyorsunuz. Dalga geçtiğimi ya da benim öldürülmesi gereken bir mahluk olduğumu düşünüyorlar. En sonunda mesleğinden dolayı bana güven veren biriyle tanıştım. Kendisi İstanbul’da akademisyendi. Hemen yola çıkıp aynı gün apar topar İstanbul’a gittim. Yaşı benden çok büyüktü, ama kibar bir insandı. Onun evinde cinsel ilişkiye girdik, fotoğrafları da kendisi çekti. Birkaç saat sonra tekrar Ankara’ya döndüm. Gün ağarmıştı ve son günümdeydik. Tekrar askeri hastaneye giderek, doktora fotoğrafları gösterdim. Baktı, gülerek ‘Vay be, ne adammışsın’ dedi. Beni birkaç gün sonra heyetin karşısına çıkardılar. Onlar da fotoğrafları incelediler, aile yapımla ilgili birkaç soru sorup. Bana ileri derecede psikoseksüel bozukluk tanısı koyup askerlikten muaf kalmamı sağladılar.”
‘Fotoğrafları bastırırken
çok sorun yaşadım’
T.S. ve E.O. gibi rapor almaya çalışan bir diğer homoseksüel olan İ.B. de izlemesi gereken yolu hukuki bir yönlendirmeyle değil, başkalarının deneyimiyle bulmuş. İ.B., Ankara’da yaşarken rahat rapor alırım diye düşünerek Antalya’da muayeneye girdiğini söylüyor. Antalya’dan Isparta’daki askeri hastaneye sevk edilen İ.B., yine arkadaşlarının önerileriyle hazır bulundurduğu cinsel ilişki fotoğraflarını kendisinden istenildiği zaman askeri doktora sunmuş. Bundan sonra yaşadıklarını şöyle anlatıyor: “Doktor fotoğraflarıma baktı ve yüzümün açıkça belli olmadığını söyledi. Ardından benden yeni fotoğraflar çektirmemi istedi. Fotoğraflar konusunda bana yardımcı olan arkadaşım Ankara’daydı. Yanımda sadece güvendiğim, ancak aramızda cinsel ilişki bulunmayan bir dostum vardı. Çaresizlikten bu işi onunla yaptık. Fotoğrafları bastırırken de çok sorun yaşadım. Her şeye rağmen fotoğrafları alıp doktora verdim. Birkaç gün sonra heyet karşısına çıkmam için randevu verdiler. O gün gelip de beni çağırdıklarında önlerinde fotoğraflarım vardı. Bana ilerleyen yıllarda transseksüel ameliyatı olup olmayacağımı sordular. Arkadaşlarım bu soru için beni uyarmıştı. Eğer ‘Ameliyat olmayı düşünüyorum’ deseydim ‘Ameliyattan sonra gel, belgeni verelim’ diyeceklerdi. Bu nedenle onlara ‘Hayır’ dedim. Birkaç soru daha sorduktan sonra bana rapor verdiler.”
Firari Mehmet Tarhan
muayeneyi kabul etmiyor
Eşcinsellik gibi Anayasa’da tanımlanmayan bir diğer kavram olan ‘vicdani ret’ açıklamasını 2001 yılında yapan, ardından ‘emre itaatsizlik’ suçlamasıyla askeri cezaevine konulan Mehmet Tarhan, bu süreçte eşcinselliğinin muafiyet gerekçesi sayılmasını kabul etmedi.
Altı ay tutulduğu Sivas Askeri Cezaevi’nden birliğine teslim olması için mevcutsuz olarak bırakıldığında bu eylemi de gerçekleştirmeyerek firar eden Tarhan’ı bulup tavrının nedenini konuştuk. Tarhan şöyle anlatıyor:
“Eşcinsellik, Dünya Sağlık Örgütü tarafından da kabul gördüğü gibi, bir hastalık değildir. Ordunun Sağlık Yetenek Yönetmeliği’ne göre ise bir psikoseksüel bozukluk olarak kabul ediliyor. Anal muayane, pornografik fotoğraflar, çeşitli testlerle bu hal tespit edilmeye çalışılırken, eşcinsellere yönelik bir cezalandırma mekanizması da oluşuyor. Eşcinsellerin büyük kısmı bu süreçleri göze alamadığı için orduya katılıyor. Eşcinselliğin hastalık olduğunu düşünmediğim için bu konuda muayeneye girmedim. Ordu kavramına karşıyım, kendimi bir asker olarak tanımlamıyorum. Bağımsız olmayan hekimlerin herhangi bir nedenle beni muayene etmesine izin veremem. Antimilitarizm ve savaş karşıtlığı ile gelişen vicdani ret sürecimi başka bir boyuta çekmek istemediğim için çürük raporu almadım.”
Vicdani ret deklarasyonunda eşcinsel olduğunu belirttiği için muayeneye sokulmak istenen Tarhan, bu nedenle altı gün boyunca hastanede yatırıldığını söylüyor. Bu sürede kendisine sadece bir defa muayene isteyip istemediğini sorduklarını, geri kalan sürede ise yönergeler gereği gözlemde bulunduklarını anlatıyor. Tarhan “Hastanede tutulduğum sürece sözde bana uygulanan gözlemle kimse eşcinsel olup olmadığımı anlayamazdı. Burada çağ dışı teknikler yerine kişilerin beyanları ön plana alınmalı” diyor.