Poster 4 Tomorrow bunun için yarışmacılardan ifade özgürlüğü olmayan insanlar yerine konuşmalarını istedi. 1836 posterin yarıştığı yarışmada 100 tane poster seçildi. Şimdi bu 100 poster Türkiye’de Ankara olmak üzere Beyrut, Buenos Aires, Lima, Los Angeles, Montreal gibi tüm dünyadan 24 ayrı şehirde aynı anda sergilecenek.
Bu yarışmaya Türkiye’den katılan ve çalışması en iyi 100 poster içine giren tasarımcı Beril Ateş ntvmsnbc’ye yarışmaya neden katıldığını ve çalışmasında neyi vurgulamaya çalıştığını anlattı.
Beril Ateş yarışmaya katılmasının nedenini, “Hepimiz düşünebiliyor ve konuşabiliyoruz. Ancak dünya da bazı insanlar var ki onlar düşündüklerini hiçbir şekilde ifade edemiyorlar. Bazıları onlara engel oluyor ve bu engel onların özgürlüklerini tamamen alıp götürüyor. Batı ülkelerinde insanlar gönüllerince tartışıp konuşabiliyorlar ancak çoğu Doğu ülkesinde kadınların konuşmaları hatta düşünmeleri bile hükümetlerce engelleniyor.
Vücutları çarşaf parçasına sarılmış, gözlerini dudaklarını bırakın saçlarının telini bile göremiyorsunuz. Onların insanlıkları ellerinden alınmış. Ben de onlar adına bir şey söyleyebilmek için katıldım bu yarışmaya. Onların isteyipte gösteremediklerini, söyleyemediklerini insanlara duyurabilmek için” diyerek açıklıyor.
İnsanı diğer canlılardan ayıran en önemli özelliğinin düşündüklerini ifade edebilmesi olduğunu söyleyen Ateş, eserindeki temel fikrin buradan çıktığını söylüyor. Çarşaf altında sadece boyalı dudakları görünen bir kadını tasfir eden posteriyle alakalı olarak Ateş, “Çarşafın sadece ağız kısmını açtım ki kadın konuşabilsin, düşündüğünü söyleyebilsin. Tabii ağzını açmam sadece onu duyabilmemize değil aynı zamanda kendini ifade biçimi olan kırmızı dudaklarını görebilmemize de yarıyor” diyor.
Türkiye’de ifade özgürlüğü hakkında ne düşündüğü sorulunca, “Ülkemizde bu derece bir kapalılık olmasa da özgürlüğümüz tartışılır bir konu bence. Haklı insanların özgürlükleri ellerinden alınan haksızlara bol bol özgürlük tanınan bir memlekette yaşıyoruz. Bizdeki özgürlüğün bir tanımı yok artık. Biz bağırıyoruz birileri susturuyor. Eskiden de bu böyleydi. ‘Tarih tekerrürden ibarettir’ diye bir söz vardır, şimdi aynen onu yaşıyoruz. Tek değişen engelleyiş biçimleri” yanıtını veriyor.
İfade özgürlüğünü “başkalarına zararı dokunmadıkça kendin olabilmek” olarak tanımlayan Ateş, “Önce kendi içinde özgür olacaksın. Sorgulayacaksın. Anlayacaksın. Kendini bulacaksın sonunda. Zaten sen kendini bildikten sonra devamı kolay. İnsanlarla iletişimin de rahatlayacaktır. Daha açık ve net ifade edeceksindir kendini. Tabii bunu başkalarının haklarını ihlal etmeden yapmalı.
Kendin olabilmek ve kendini iyi anlatabilmek, ifade özgürlüğüne yardımcı elemanlar sadece. Asıl engel özgürlüğümüzün başka bir beyin tarafından kısıtlanması. Çünkü insanoğlu önüne engel konmadan anlayamıyor” diyerek kendi ifade özgürlüğü anlayışını açıklıyor.