Yaşam

Parayla doktor olmak 150, hukukçu olmak 265 puan daha kolay!

Vakıf üniversitelerinde okuyacak parası olanlar, yüz binlerce adayın önüne geçip tıptan hukuka her fakülteye daha düşük puanla girme imkânı yakalayabiliyor

05 Ağustos 2014 15:15

Devlet ve vakıf üniversiteleri arasında puan farkları şaşırtıcı boyuta ulaştı. Öğrencilerin en çok tercih ettiği tıp fakültelerinde fark 150 puana kadar çıkarken, hukukta puan farkları 265’i aşıyor. Parası olan üniversitede istediği bölüme girebiliyor.

Üniversitelerde merkezi yerleştirmeler tamamlandı. Ölçme, Seçme ve Yerleştirme Merkezi’nin (ÖSYM) yayınladığı sayısal veriler, üniversitelerin aynı bölümlerindeki puan farklılıklarını gözler önüne seriyor.

Milliyet gazetesinden Mine Özdemir’in haberine göre, devlet ve vakıf üniversiteleri arasındaki puan makası her geçen yıl açılırken, vakıf üniversitelerinin burslu, burssuz programları arasındaki farklar da giderek büyüyor.

Öyle ki öğrencilerin en çok tercih ettiği, önceki yıllarda kazanmanın çok zor olduğu tıp, hukuk gibi fakültelerde dahi bu farklar dikkat çekiyor.

Bu yıl vakıf üniversitelerinin tıp fakültelerinde burslu ve burssuz programlar arasındaki fark 240’a kadar ulaşıyor. Tıp fakültesi olan tüm üniversiteler arasındaki puan farkı ise 241’e kadar çıkıyor. Yine öğrencilerin en çok tercih ettiği bölümlerden hukuk fakültelerinde de puan farkları 265’e kadar ulaşıyor.

Yani bir anlamda ilk 10 bindeki öğrenci ile bir milyonuncu öğrenci aynı sınıfta okuyacak. Bu durum sınıftaki öğretim kalitesinin en iyi öğrenciler aleyhine bozulmasına neden oluyor. Yüzde 100 burslu pek çok öğrencinin, sonraki yıl, üniversite değiştirmesinin ve özellikle de vakıflardan, devlete yönelmesinin en önemli nedeni bu. Kısacası parası olan üniversitede istediği bölüme girebiliyor.

 

256 puanlı hukuk fakültesi

 

Hukuk fakültelerinde en yüksek puan 521 puanla Galatasaray Üniversitesi’ne ait, en düşük puan ise 256 ile İstanbul Şehir Üniversitesi’nde. Devlet üniversiteleri arasındaki en düşük puan 393 ile Atatürk Üniversitesi’nde. Yani en düşük puanlı devlet üniversitesiyle vakıf üniversiteleri arasındaki fark 137.

Yine vakıf üniversitelerinin burslu burssuz programları arasında çok yüksek farklılıklar bulunuyor. En yüksek puan farkı 228 ile İstanbul Şehir Üniversitesi’nde. Üniversitenin hukuk fakültesi tam burslu programına 484 ile öğrenci alırken, burssuz (ücretsiz) programına 256 puanla öğrenci alıyor. Yine Fatih Üniversitesi de 210 puan farkıyla dikkat çekiyor. Üniversitede tam burslu programın taban puanı 500 iken yüzde 25 burslu öğrenci alan programın puanının 290 olduğu görülüyor.

 

Psikolojide fark 280’e ulaştı

 

Gözde bölümlerden olan ve her yıl neredeyse kontenjanlarının tamamını dolduran psikoloji bölümünde de 280’e ulaşan puan farklılıkları dikkat çekiyor. Psikoloji bölümünde en yüksek puan 484 ile Boğaziçi Üniversitesi’ne ait, en düşük puan ise 204 ile Uluslararası Kıbrıs Üniversitesi’nde. Devlet üniversiteleri arasında en düşük puan ise 395 ile Bingöl Üniversitesi’nde. Bu durumda en düşük puanlı devlet üniversitesiyle vakıf üniversiteleri arasındaki fark 191.

Vakıf üniversitelerinin burslu burssuz programları arasındaki puan farkı da 225’e kadar çıkıyor. Psikoloji bölümünde en yüksek puan farkı 225 ile İstanbul Şehir Üniversitesi’ne ait. Üniversite İngilizce Psikoloji Bölümü’ne 457 puanla öğrenci alırken, burssuz programına 256 puanla öğrenci alıyor. Yine Üsküdar Üniversitesi’nde 220, İstanbul Bilgi Üniversitesi’nde 210, Bahçeşehir Üniversitesi’nde 210, İstanbul Ticaret Üniversitesi’nde 200, Fatih Üniversitesi’nde 204, Doğuş Üniversitesi’nde 200 puan farkı dikkat çekiyor.

 

Tıpta makas açılıyor

 

Devlet üniversiteleri arasında en yüksek puan 531 ile İstanbul Üniversitesi Cerrahpaşa Tıp Fakültesi İngilizce programına ait. Vakıf üniversitelerinde ise en yüksek puan 541 ile Koç Üniversitesi’nde, en düşük puan da 300 ile Yakın Doğu Üniversitesi İngilizce Tıp Fakültesi’nde yer alıyor. 

Tıp fakültesinin burslu burssuz programlarındaki en fazla fark 221 ile Bahçeşehir Üniversitesi’nde. Diğer üniversitelerdeki puan farkları ise şöyle: Yakın Doğu Üniversitesi’nde (İng) 147, Fatih Üniversitesi 114, Şifa Üniversitesi’nde 110, Yakın Doğu Üniversitesi’nde 98, Turgut Özal Üniversitesi’nde 95, Acıbadem Üniversitesi’nde 94, Zirve Üniversitesi’nde 93, İstanbul Bilim Üniversitesi’nde 88, İstanbul Kemerburgaz Üniversitesi’nde (İng) 85, Yeni Yüzyıl Üniversitesi’nde 82, Yeditepe Üniversitesi’nde 79, TOBB Ekonomi ve Teknoloji Üniversitesi’nde 78, Maltepe Üniversitesi’nde (İng) 76, Mevlana Üniversitesi’nde 68, Bezmialem Üniversitesi’nde 54, Maltepe Üniversitesi’nde 55, Ufuk Üniversitesi’nde 47, Başkent Üniversitesi’nde 44 oldu. Tıp fakültesindeki bütün programlarına burslu öğrenci alan Koç Üniversitesi’nde tam burslu ve yüzde 50 burslu programları arasındaki fark da 33’e kadar çıktı.

Öte yandan, Milliyet gazetesi yazarı Abbas Güçlü, vakıf üniversitelerinde 40 matematik sorusundan 8-10'unu yapan adayların, mühendislik fakültelerine alınabildiğini belirtti. Güçlü, "180 puan barajını aşmak için ise yüzde 20’lik bir başarı yetiyor da artıyor. Yani, 40 matematik sorusundan 8-10 tanesini yapan rahatlıkla mühendisliğe, iktisada girebiliyor" dedi.

Abbas Güçlü'nün Milliyet gazetesinin bugünkü (5 Ağustos 2014) nüshasında yayımlanan, "Parayı veren üniversiteye rahatça giriyor" başlıklı yazısı şöyle:

 

Abbas Güçlü: Parayı veren
üniversiteye rahatça giriyor

 

Hakkın, hukukun, adaletin en fazla olması gereken yerlerden biri de, hiç kuşkusuz, liselere ve üniversiteye giriş sınavları. Ama sanki en büyük çelişkiler burada yaşanıyor. Şişirilmiş puanlar ve ekonomik üstünlük, fırsat eşitliğine adeta darbe vuruyor.

Örneğin vakıf üniversitelerinde okuyacak paranız varsa, yüz binlerce adayın önüne geçebilir, tıptan mühendisliğe, eczacılıktan hukuka hemen her fakülteye çok rahat girebilirsiniz...

Yaşanan adaletsizliği tüm çıplaklığıyla görmek için üniversitelerin taban puanlarına bakmak yeter de artar. Örneğin tıp fakültelerini ele alalım. Bu yıl Ankara Tıp’a 496, Hacettepe’ye 517, Antalya’ya 476, Kocaeli’ne 474, Manisa’ya 466, Yozgat’a 467, Erzurum’a 456, Sivas’a 454 puanla öğrenci alınırken, vakıf üniversitelerinin paralı bölümlerinde, tıp puanları 300’lere kadar indi. Çok daha çarpıcı olan ise vakıf üniversitelerinin tam burslu öğrencileri ile paralı öğrencileri arasındaki puan uçurumu. Puan makası tıplarda 150, mühendislik ve diğer alanlarda ise 200 puana kadar çıktı.

Bir puanda on binlerce kişinin yer değiştirdiği dikkate alındığında, aynı üniversitenin, aynı fakültesinin, aynı sıralarında öğrenim gören öğrenciler arasındaki seviye farklılığının yaratacağı kaosun boyutlarını da artık siz düşünün.

Sınıfa giren hoca, 500 puanlı öğrenciye göre mi ders verecek, yoksa 300’lü puanlardaki öğrencilerin seviyesine mi inecek?

Genelde büyük çoğunluk alt puan düzeyinde olduğu için çıta hep aşağı iniyor ve en büyük sıkıntı ve pişmanlığı da dereceye giren yüksek puanlı öğrenciler yaşıyor!..

İşte size çok çarpıcı birkaç ayrıntı:

Devlet tıp fakültelerinde 450 puanın altına inilmezken, Yakındoğu Tıp 300’e, Bahçeşehir 309’a kadar indi.

Hukuk fakültelerinde de durum farklı değil, Ankara Hukuk 450, Eskişehir 415, Antalya 409, Erzurum 397, Afyon 380 puanla öğrenci alırken, Şehir 256, Aydın 273, Okan 272, Girne Amerikan 261 puanla öğrenci aldı..

Mühendisliklerde ise makas daha da açılıyor.

Örneğin, bilgisayar mühendisliğinde, devlet üniversiteleri 400’lü puanlarla öğrenci alırken, pek çok vakıf üniversitesi ücretli bölümlerinde, kontenjanlarını dolduramadığı için barajı aşan herkesi yani 180 puanı olan ve başvuran her adayı bu bölümlere öğrenci olarak kabul etti.

180 puan barajını aşmak için ise yüzde 20’lik bir başarı yetiyor da artıyor. Yani, 40 matematik sorusundan 8-10 tanesini yapan rahatlıkla mühendisliğe, iktisada girebiliyor...

 

Puan aralıkları

 

Vakıf üniversitelerinin en büyük handikaplarından biri de burslu ve paralı öğrenciler arasındaki puan uçurumu. Bazı fakültelerde puan aralığı 200 puana kadar çıkıyor. Bunun anlamı, ilk 500’e giren öğrenci ile bir milyon 500 bininci öğrenci aynı sınıfta, aynı dersi izleyecek, yorumlayacak, aynı sınava girecek ve aynı performansı sergileyecek.

Bu mümkün mü? Elbette mümkün değil ve yıl ortasına gelindiğinde, ya tam burslu öğrencilerin çoğu benim burada ne işim var demeye başlıyor ya da yıl sonuna gelindiğinde düşük puanlı öğrencilerin yarıdan fazlası sınıfta kalıyor...

İşte bazı üniversitelerdeki tam burslu ve ücretli öğrenciler arasındaki puan aralıkları:

Fatih Tıp 392-506, Bahçeşehir 309-530, Yakındoğu 300-447...

Aydın Hukuk 273-411, Bilkent 402-515, Özyeğin 288-470, Uluslararası Antalya 296-475, Kültür 318-421, Şehir 254-484...

Gelelim mühendisliğe:

Okan Bilgisayar 233-473, Özyeğin 246-430, Bilkent 369-503 puan aralığında öğrenci aldı...

 

Parayı veren girdi

 

Ortaya çıkan bu tablo da şu soruları beraberinde getiriyor:

- Bu kadar puan farklılığı, eğitimde fırsat eşitliğini, parası olan lehine bozmuyor mu?

- Düşük puanla öğrenci alan üniversiteler, düşük eğitim kalitesi uygulayarak, vasıfsız mühendisler ya da diğer meslek adamları yetiştirirse ne olacak?

- Bu sakıncaları ortadan kaldırmak için en azından kamuya açık mesleklerde yeterlilik sınavı uygulamasına geçilecek mi?

- Aralarında büyük puan farklılığı bulunan sınıflarda öğretim düzeyi kime göre belirlenecek? Burslu öğrencilere göre mi, yoksa paralı ve puanı dibe vurmuş öğrencilere göre mi?..

 

Kademeli burs sevildi

 

Tam paralı bölümlerini dolduran vakıf üniversitesi yok gibi. Yine aynı şekilde tam burslu bölümlerinde kontenjan açığı kalan üniversite de bulunmuyor. Kademeli burslarda ise yüzde 75 ve yüzde 50 oranındaki burslu bölümlerin de tamamına     yakını birkaç üniversite     dışında dolmuş vaziyette. Yüzde 25’lik burs uygulamasına ise çok az ilgi var. Görünen o ki onlardan önemli bir bölümü de kayıt yaptırmayacak.

Vakıf üniversitelerine önerimiz, birinci kayıt döneminde fazla fire vermemek için ihtiyacı olanlara daha fazla burs vermeleri. Ek yerleştirmede ise, boş kalmaktansa, burs oranlarını en azından yüzde 50’ye yükseltmeleri. Yoksa toplam boş kontenjan sayısı 100 bini aşarsa hiç şaşırmamak gerekir...

Akademik çevreler gibi kamuoyu da günlerdir üniversiteye girişteki puan barajını tartışıyor.

Özetin özeti: Bu çok önemli konu enine boyuna tartışılmalıdır. Bu konuda ne adaylar, ne üniversiteler, ne de ülkemiz zarar görmemeli. Ama hak, hukuk, adalet kavramları ve mesleki yeterlilikten de taviz verilmemelidir...