Genel Yayın Yönetmeni Tuncay Mollaveisoğlu ile iplerin kopmasına kadar giden, "Cumhuriyet'te para karşılığı manipülatif haber" iddiası hakkında tartışmalar sürerken, gazetenin sahibi konumundaki Cumhuriyet Vakfı’nın başkanı Alev Coşkun'un istifasını isteyen yönetim kurulu üyelerinden biri olan Barış Doster'in yazısı yayımlanmadı.
E Ticaret Yasası aleyhine haber yapılması için bir firmadan çikolata kutusunda, kayıt dışı para alındığı iddialarıyla sarsılan Cumhuriyet gazetesinde geçtiğimiz günlerde yazısı yayımlanmayan Genel Yayın Yönetmeni Tuncay Mollaveisoğlu'nun görevine son verilirken; Cumhuriyet Vakfı Yönetim Kurulu üyeleri Turan Karakaş, Birol Başaran ve Barış Doster, "Paranın kendi inisiyatifiyle alındığını söyledi, üstünün örtülmesini istedi" diyerek Coşkun'un istifasını istemişti.
Krizin etkileri sürerken, Barış Doster'in kaleme aldığı köşe yazısı bugün Cumhuriyet'te yayımlanmadı.
Gerçek Gündem'de yer alan habere göre; Doster'in yayımlanmayan "Gazetecilik nedir? Ne değildir?" başlıklı yazısı şöyle:
"İster alaylı olsun ister mektepli, tüm gazeteciler bilirler mesleğin en temel kurallarından birinin haber kaynağıyla ilişkilerdeki temas-mesafe kuralı olduğunu. Çünkü bu temel ilke gözetilmeyince, bu kurala uyulmayınca, mesafe ortadan kalkınca, yapılan iş gazetecilik olmaktan çıkar. Tetikçiliğe kadar uzanır. Örnekleri çoktur maalesef. Gazetecilik; siyasi veya iktisadi herhangi bir güç odağının, kurumun, kuruluşun, örgütün, şirketin halkla ilişkiler ve tanıtım danışmanlığı değildir. Metin yazarlığı değildir. Propaganda başkanlığı değildir. Sözcülüğü değildir. Kampanya yöneticiliği değildir. Basın danışmanlığı değildir. Eğer bu temel kural ihmal edilirse savrulma kaçınılmazdır.
Bunun da örnekleri yaygındır ne yazık ki. Gazetecilik; toplumun, kamunun, halkın, emekçilerin, kimsesizlerin, geniş kitlelerin, sesini duyurma olanağı bulamayanların yanında olmayı gerektirir öncelikle, hem mesleki hem ahlaki hem de siyasi olarak. Bu nedenle mesleki çerçevesi çok net, etik kodları çok kesindir.
Gazeteci, kamu adına, halk adına, gerçeğe ulaşmak adına soru sorarken, araştırma yaparken, haber kovalarken, bir konunun izini sürerken, onu güçlü kılan da budur zaten. Kurumlarla birlikte kişilerin de hızla yozlaştığı günümüzde, gazeteci; bir konunun, bir sorunun, bir olayın, bir haberin, bir bilginin kamuoyuyla paylaşılması, kamuoyunda yayılması, bu sayede kamuoyu oluşturulması için herhangi maddi ya da manevi bir çıkar elde edemez. Meslek ilkelerinden ödün veremez. Çalıştığı kuruma reklam verenlere, ilan verenlere, haber yapma taahhüdünde bulunamaz.
Bu kişi ve kurumlardan talimat, tavsiye, telkin alamaz. Eğer bu temel kurallar yok sayılırsa hukuki, siyasi, ahlaki ve mesleki anlamda savrulma, çürüme, yozlaşma kaçınılmaz olur. Bunu da gizleyebilecek hiçbir gerekçe, saklayabilecek hiçbir ideoloji, örtebilecek hiçbir mazeret yoktur."