Politika

Ahmet Özer'i 30 gün sonra ziyaret edebilen Özgür Özel, "Düşman ceza hukuku uygulanıyor" dedi, Akın Gürlek'e seslendi: Aparat olma, istifa et!

“Ahmet Özer’e 4 sayfalık savunması okutmayan hâkim ‘cezaevinde var o beni bulur’ dedi, tutukluluğa devam kararı verdi”

29 Kasım 2024 08:25

T24 Haber Merkezi

CHP Genel Başkanı Özgür Özel, "terör örgütü üyeliği" suçlamasıyla tutuklanan ve yerine kayyım atanan Esenyurt Belediye Başkanı Ahmet Özer'i 30 gün sonra Silivri Cezaevi'nde ziyaret edebildi. CHP lideri, İstanbul Başsavcısı Akın Gürlek'e sert sözlerle yüklendi. "Ahmet Özer suçsuzdur, yaratılan algı operasyonu onur kırıcı! Akın Gürlek eliyle parti üyemiz Ahmet Özer’e düşman ceza hukuku uygulanmaktadır!" diyen Özel, "Seni uyarıyorum, bir ülkenin kaderiyle oynama, birilerinin aparatı olma" diye seslendi.

Adalet Bakanı Yılmaz Tunç'a "Haftalardır telefonlarımıza çıkmıyor" tepkisi göstermesinden bir gün sonra görüşme izninin çıktığına işaret ederek "Ne oldu Akın Bey, hani arkanızda duruyorlardı? Zekeriya Öz’e de zırhlı araç veriyorlardı, altından çekiverdiler. Senin de şimdi arkandan çekildiler, göreceksin günü gelince arkanda kimse kalmayacak. Onun için tövbe et, istifa et, onurunla bir kasabada avukatlık yap, hiç olmazsa senin de hukukunu biz savunuruz, yoksa sonun son değil!" ifadelerini kullandı.

Ayrıca Özel, tutukluluğunun birinci ayında uttukluluk durumunun değerlendirilmesi evresinde SEGBİS ile hâkim karşısına çıkarılan Özer'in 4 sayfalık savunmasının okutulmadığını açıkladı. Hâkimin, "Sen onları cezaevine ver o savunma beni bulur. Ama kararım tutukluluğun devamıdır" dediğini aktaran Özel, "Böyle bir düşman hukukuyla karşı karşıyayız" dedi.

"FETÖ’vari kumpaslarla iş görenler FETÖ’vari sonu görürler" diyen Özel, gizli tanığın, yerine kayyım atanan Özer'in tutuklanmasından sonra ortaya çıktığına işaret ederek "Bir an önce iddianameyi yazın" çağrısı yaptı.

İlerleyen saatlerde CHP lideri hakkında Akın Gürlek'e yönelik sözleri dolayısıyla resen soruşturma başlatıldı.
 
 
Özel'in açıklamalarından öne çıkanlar şöyle:

“Muhalif tutumdan dolayı burada tutuluyorlar”

“Bu cezaevinde şu anda Hatay’ın seçilmiş Milletvekili Can Atalay, partimizin mensubu İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin Daire Başkanı Tayfun Kahraman, Sayın Osman Kavala, Selçuk Kozağaçlı, Nasuh Mahruki gibi toplumun çok yakından takip ettiği ve tek suçları bu ülkede hak ve adalet mücadelesine nefes vermiş olan kişiler, söyledikleri sözlerden dolayı, yaptıkları herhangi bir eylemden değil söyledikleri sözlerden ve muhalif tutumlarından dolayı burada tutuluyorlar. Malum bugünkü ziyaret, neredeyse bir ay sonra gerçekleşmiş bir ziyaret. Milletvekilleri ziyaretle ilgili taleplerini bildirirler, bu ülkenin yerleşmiş kamu yönetimi anlayışı gereğince bekletmeksizin gerekli işlemler yapılır ve görüşmeler yapılır.

“Bir kumpasla burada tutulduklarını biliyoruz; şimdi Erdoğan yine durmuyor"

“Ben bu cezaevinde daha önce, terör örgütü lideri olduğu iddiasıyla bu cezaevinde bulunan bu ülkenin Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ’u ziyaret etmiştim. Partimizden seçilmiş milletvekilleri Mustafa Balbay’ı, Tuncay Özkan’ı, Milliyetçi Hareket Partisi’nin Milletvekili Engin Alan’ı, Mehmet Haberal’ı burada ziyaret etmiştim. O dönemde onların hepsi teröristti. Ama şu anda hepsinin bir yalana, bir kumpasa ve siyasi çıkarlara alet edilecek bir takım oyunlara argüman olarak burada tutulduklarını hepimiz biliyoruz. Bizim o dönem ‘kumpas’ dediğimiz davalara darbeden sonra Sayın Erdoğan, ‘Milli ordumuza kumpas kurmuşlar, hepimize kumpas kurmuşlar’ demişlerdi. Şimdi Erdoğan yine durmuyor. Savcı değişik, devletin içindeki yapılanma değişik, adları değişik, mantık aynı devam ediyorlar. Ahmet Yavuz’lar, İsmail Hakkı Pekin’ler, Cem Gürdeniz’ler, Murat Sabuncu’lar, Barış Terkoğlu’lar, Barış Pehlivan’lar, Murat Ağırel’ler, Merdan Yanardağ’lar, buradan geldiler ve geçtiler. Onların içinde şu anda itibarı yerinde olmayan kimse yok, hiç kimse yok. Onlar şu anda toplumun dikkatle dinlediği, değer verdiği, kendilerine saygı duyulan insanlar. Ama onları o günlerde buraya tıkanlara da saygı duyan yok. Bir kısmı şimdi burada yatıyor. O günlerde söylediğimiz gibi. O kumpasları kuranlar şimdi devlete karşı darbe girişiminden burada yatıyorlar. Kurdukları kumpasların cezasını çekiyorlar. Bavul bavul taşıdıkları sahte delillerin, kendilerine getirilen sahte delillerle tutuklama yapmanın cezasını çekiyorlar. Onların o suçu işlediklerine dair de bu toplumda genel bir kanaat var zaten. O günlerde söylediğimiz zaman gülüp geçenler, küçümseyenler şimdi ne durumdalar düşünsünler.

“FETÖ’vari kumpaslarla iş görenler, FETÖ’vari sonu görürler”

“Son söyleyeceğimi en başta söyleyeyim. FETÖ’vari kumpaslarla iş görenler FETÖ’vari sonu görürler. Ya kaçarak, sıçan gibi bu ülkeyi terk eden Zekeriya Öz’ü hiçbirimiz unutmadık. Ya günü gelince o çok güvendikleri arkalarından çekilirler, ya kaçarak giderler ya da burada ettiklerinin cezasını çekerler. Bu yüzden tutuklamanın, gözaltının ilk anından itibaren çalınıp da açılacak kapıya çilingirle, balyozla gelenleri, belediye kapısını balyozla kıranları, aramaları FETÖ’nün ilk dönemi gibi avukatsız yapanları. Hukuksuz delilleri avukatsız koyanları, oradan alanları, ilk gün soruşturmayı başka delille açıp, sonra o delillerin altı boşalınca gizli tanıkla oraları doldurmaya çalışanları gördük. Sonlarını da biliyoruz. Şimdi aynı şeyleri yapanlara şunu söyleyim: Sonunuz aynı olur. Hukukun dışına çıkmayın. Sizi dikkatle izliyoruz, dikkatle takip ediyoruz. Hukukun dışına çıkanın, günü geldiğinde hukuk arkasında da duramıyor. Çünkü diyor ki ‘Sen de bunları yaptığına göre bir suç örgütünün mensubusun. Avukatsız arama mı olur?’ diyor. ‘Gizli tanık bulup da gizli tanığa ne söyleyeceğini söyleyen savcı mı olur, başsavcı mı olur?’ diyor. Bugün birileri için suçlu yaratmaya çalışanlar, o gün dünya kadar suçun hesabını veremez duruma geliyorlar. Bunu açıkça söylemek durumundayım.

“Ahmet özer, ‘çalışmalar durdu, kahroluyorum’ diyor”

“Burada 30 gündür tuttuğunuz Ahmet Özer, kısa sürede üç aşevi açmış, ‘6 tanesinin daha inşaatı sürüyordu’ diyor. ‘Bir kreş açtım. Dördünün temelini attım. Bir yılda 15 kreş hedefim vardı. Belediye meclisinin hepsi biliyor bunları, planladık, kararlarını aldık’ diyor. ‘70 caddeye asfalt attık. 8 bin 500 ayrı noktada onarım yaptık. Esenyurt gibi yerde, bir karış yeşil alanı kalmayan yerde 100 bin metrekarelik devasa bir park yaptık. Esenyurt, temiz yurt dedik. Kaymakamla, valilikten gelenlere kol kola kampanyalar başlattık. Heyecanlıydım, Esenyurt’a hizmet veriyordum. Şimdi görüyorum, duyuyorum ki bunların hepsi durmuş. Kahroluyorum’ diyor. ‘Esenyurt’un hizmete ihtiyacı var. Esenyurt’ta iki kişiden biri beni seçti hizmet edeyim diye. Bunlar nasıl olur inanamıyorum’ diyor. 40 yıldır bu ülkeye hizmet eden, dekanlık yapmış, rektör yardımcılığı yapmış, 10 bin öğrencinin diplomasında imzası olan, Devlet Planlama Teşkilatı’nda yerel yönetimler bölümünde başkanlık yapmış, GAP Master Planı’nı hazırlamış, Güneydoğu Anadolu’nun belediyeler birliğinin genel sekreterliğini yapmış, Birleşmiş Milletler Habitat 2’de Türkiye delegesi olmuş, 38 kitap, 350 uluslararası bildiri, 200 makale yazmış, beş büyük ödül almış, yılın bilim insanı ödülünü almış birisi kendisi. Deniz Baykal döneminde partiye üye olmuş, Kemal Kılıçdaroğlu’na, bana Ekrem İmamoğlu’na sayısız raporlar yazmış, 16 yıldır partinin üyesi, parti meclisine aday olmuş, belediye başkan adayı olmuş, milletvekili adayı olmuş, en nihayetinde belediye başkanı olmuş birisi bir algı operasyonuyla, bir terör örgütünün üyesi gibi suçlanıyor.

“‘Ben ne zaman terörist oldum?’ diye soruyor”

“Dediği şu: ‘Yahu ne terör örgütünün üyesi? DEM bir siyasi partidir ama DEM’in de hiçbir zaman üyesi olmadım. Benim partim Cumhuriyet Halk Partisi’ diyor. ‘16 yıldır bu partideyim, çabalıyorum. Çalıştığım üçüncü genel başkansınız’ diyor. ‘Hayatım boyunca hep teröre karşı oldum, yazdığım bütün kitaplar çatışmalı süreçlerin terörün mutlaka ve mutlaka demokrasi yoluyla alt edilmesi, durdurulması, barışın sağlanmasıdır’ diyor. Bir yöntem terörü bastırmaktır. 40 yıldır olmadı, şimdi Devlet Bey başka bir adım atmaya çalışıyor. Ya da ayrılmadır. Kürtlerin yüzde 85’i benim çalışmalarımda ayrılmaya hep karşıydılar. Ben de ayrılmaya karşı, birlikte yaşamı, demokrasiyi savundum’ diyor. Bunun için Cemil Çiçek çağırdı Anayasa Komisyonu’na, 5 saat sunum yaptım. Bunun için Naci Bostancı çağırdı komisyona, 3,5 saat sunum yaptım. Süleyman Soylu bunun için beni çağırdı, raporlar istedi, onlarla çalıştım. Recep Tayyip Erdoğan bunun için bana her bayram tebrik yollar, her süreçte mutlaka görüşüme başvurur’ diyor. Bugünkü İçişleri Bakan Yardımcısı Van Valisi iken Münir Bey, benden Kürt sorununun çözümüne dair rapor aldı. Üst yazı ile hazırlattığı raporu Ankara’ya yolladı’ diyor. Şimdi ben ne zaman terörist oldum?’ diyor. Münir Bey’e soruyor, ‘Sen Van Valisi iken beni tanıyorsun. Ben ne zaman terörist oldum?’ Naci Beye soruyor, Cemil Çiçek’e soruyor, Tayyip Bey’e soruyor. Bu yüzden partimizin 16 yıldır üyesi, her kademede görev talep etmiş. Seçilmiş belediye başkanımıza yapılan bu muameleyi kabul etmiyoruz. Şunu söylemek gerekiyor. Hepimiz biliyoruz ki hepiniz biliyorsunuz ki Ahmet Özer suçsuzdur.

“Gizlilik olan dosyadan sürekli basına bilgi sızdırılıyor”

“Bir şafak operasyonuyla evine gelip, belediyeye gelip balyozlarla kırıp yaratılan operasyon, yaratılan algı operasyonu onur kırıcıdır. Yatak odasına eşinin sokulmayıp, uykusundan polisler tarafından kaldırılarak gözaltına alınması onur kırıcıdır. Türkiye’de kimseye yapılmamış muameledir. Avukatsız işlemler hukuksuzdur. Dosyada gizlilik vardır. Ahmet Özer’in aktarımı ile söylüyorum: ‘Dosya bana gizli, avukatlarıma gizli. Basına açık. Ben altyazıdan okuduğumu ertesi gün avukatlarımdan duyuyorum. Sürekli basına gizlilik olan dosyadan bilgi sızdıran bir iletişim var’ diyor. İstanbul Başsavcısı’na sesleniyoruz: Bu dosyanın basın iletişimini kim yapar, niye yapar, ne amaçla yapar? Gizlilik olan dosyada bizlerin duymadığı şeyleri, ya da sonradan duyacağı şeyleri iktidara yakın medya nasıl yazmaktadır? Buradaki amaç nedir? Bunu konuşmak lazım. Önce televizyondan, sonra avukatlardan duyulan bir bilgi dosyanın maksatlı olarak manipüle edildiğini kanıtlamaktadır.

“Düşman hukuku uygulanıyor, ön infaz uygulanıyor”

“Burada şunu bir kez daha hatırlatalım. İstanbul’un başka bir başsavcısı vardı. Ona Sayın Ahmet Özer ile ilgili efendim 10 yıl önce taziye telefonu açmış, 10 yıl önce filanca makalesini yazmış. Efendim hesabına bu para gelmiş, kaynağı belli değil. Terör bağlantısı olabilir diye gitmişler. Adamcağız bunu atmış. ‘Yahu arkadaşlar bununla soruşturma mı olur?’ demiş, 10 yıl önce taziye telefonuyla. Onun üzerine geçmişte burada Çağlayan Adliyesi’nde hakimler başarılıysalar oturdukları yerde oturdukça güçlenecekken, terfiyen tayin görecekken, kötü işler yaparsa başka mahkemeye sürülecekken, mahkeme mahkeme gezdirilen ve her mahkemede birinin adaletini katleden Akın Gürlek, artık hukuk bitti, siyasi bir makam olan bakan yardımcılığına atanmışken… Sayın Erdoğan’ın ifadesidir; ‘Bakanlarımız teknik kişiler. Bakan yardımcılarımız siyasi olacak ve örgütümüzle, teşkilatımızla siyasetin bağını kuracak’ demişken Akın Gürlek, bu işleri yapacak başka bir elverişli emir eri bulunamadığı için bir telefonla ‘Sen İstanbul’a lazımsın’ denilip, geldi İstanbul’a başsavcı oldu. Kendinden öncekilerin ‘Olmaz arkadaşlar’ dediği soruşturmayı açtı ve bu felakete yol açtı. Şimdi geldiğimiz noktada Akın Gürlek eliyle belediye başkanımıza, parti üyemiz Ahmet Özer’e düşman hukuku uygulanmaktadır. Düşman ceza hukuku uygulanmaktadır.

"Vazgeçin!"

"Tutuklarken ki deliller haksız ama bir kere içeri alalım sonra suçu uydururuz bir gizli tanık bulalım. Bu gizli tanık ne uyduracaksa uydursun bir an önce iddianamenin yazılması lazım. İçine delil bulamadıkları için iddianameyi yazamıyorlar. İddianameyi bir an önce yazın, dosya mahkemeyi görecek hakimini bulsun orada suçsuzluğumuzu ilan edelim. Daha önce FETÖ’ünün yaptığı gibi yalancı şahide, buradan bir kez daha söylüyorum ona attıracağınız ne yalanlar uyduracaksanız uydurun bunun hesabını siz de o tanık da verir. O tanığı koruyan kanun bulursunuz tanığa bir şey olmasa o tanığa onu attıran savcıya bir şey oluyor. Vazgeçin.

"Özer 4 sayfa savunmasıyla geldi, hâkim dinlemedi"

Ahmet Özer’in tutukluluk durumunun değerlendirme evresi var biliyorsunuz 30 günde bir rutin bir uygulama. Gizli tanık icadı olduğu için avukatları duruşma istedi, duruşma kurmadılar açmadılar SEGBİS karşısında Özer’i çağırdılar. Özer 4 sayfa savunmasıyla geldi, kimlik tespiti yapıldı söze başladı sayın hakim diye, şu yaşandı dün, Ahmet Bey tutukluluğunuzun devamına karar verdim. Dedi ki beni dinlemeyecek misiniz, 4 sayfa savunmam var, dedi ki sen onları cezaevine ver o savunma beni bulur. Ama kararım tutukluluğun devamıdır. Böyle bir düşman hukukuyla karşı karşıyayız. Bu 4 sayfanın okunmasına zaman olmadığından değil, bir akıl Ahmet Özer’i seçenlerle onun partisiyle psikolojik harp yürütüyor. Direncimizi kırmaya çalışıyorlar.

"Akın Gürlek, cürmün kadar yer yakarsın; birilerinin aparatı olma"

"Akın Gürlek, cürmün kadar yer yakarsın. Gün gelir ben yine burada dimdik dururum, sen kim bilir yurtdışında hangi sosyal medya hesabından bize saldırırsın. Ya da o günlerde bu yaptığın hukuksuzlukların cezasını çekersin. Sen bi hukuksuzluğa tabi olsan senin hukukunu da biz savunuruz. Buradan Akın Gürlek'e sesleniyorum; hukuk içine dön, anayasa sınırları içine gir, verilen talimatlarla suç işleme bundan sonra senin de hukuki ortamdaki güvencen biz olalım. Tövbe et ve istifa et. Eğer bu yaptıklarını itiraf eder ve istifa edersen git avukatlık yap bir köşede. Onurunla simit sat. Seni uyarıyorum, bir ülkenin kaderiyle oynama, birilerinin aparatı olma.

"Ne yaparsanız yapın biz haklı bir zemindeyiz"

"Biz size teslim olmayız, olmayacağız. Bundan sonra eğer bu iddianamenin yazılması biraz daha gecikirse, aralık ayına giriyoruz, tek kişilik bir iddianame bu, gecikirse hukuki ve siyasi yönden çok daha aktik ve çok daha etkin yollarla bu işle mücadele etmeye devam edeceğiz. Ne yaparsanız yapın biz haklı bir zemindeyiz. Esenyurt'taki anket Ak Parti'nin de elinde var, yüzde 80 Ahmet Özer'e haksızlık yapıldı diyor. Biz CHP olarak bundan sonraki süreçte de hukuk zemininde kalarak ülkenin gerçek sorunlarını konuşmaya devam ederken ama hakkımızı da yedirmeyemeye devam edeceğiz. 

Abdullah Öcalan çıkışı

"Bakın ne yaparsanız yapın sabahın 7'sinde gelir bu işimizi yaparız sokağa çıkar orada derdimizi anlatırız. Siz dünyada olabilecek en sefalet ücretlerini insanımıza reva görüp de ülkenin gündemini başka tarafa çekmeye uğraşmayın. Bir tarafta Abdullah Öcalan'a özgürlük diyerek terörü böyle bitireceğiz diyerek algı yaratacak gündemi ele alacaksınız, bir tarafta Kürtlerin seçtiği belediye başkanlarına sadece Kürt oldukları için ya da Esenyurt'ta hem Türkler hem Kürtlerden oy alan belediye başkanına sırf hesabınıza gelmediği için operasyon yapıp o insanların seçtiklerinin yerine kayyum atacaksınız. insanların belediye başkanı seçme hakkını ekinden alacaksınız öbür tarafta Abdullah Öcalan'ı Meclis'e davet edeceksiniz! Bunu millet görmüyor mu?

Aynı cümle içinde Öcalan gelse konuşsa umut hakkını alı gitse bu sırada anayas değişse erdoğan bir daha seçilse dediğinizi duymuyorlar mı? Devlet Beyin hesabını duymuyorlar mı?

Osman Yalçın’ın gözaltı kararına ilk açıklama

Esenyurt’a operasyona devam etmek için, Ahmet Özer üzerinden yaratamadıkları algı için yeni bir algı yaratmaya çalışıyorlarsa onu bilmem!

Akın Gürlek'e Zekeriya Öz hatırlatması: Göreceksin günü gelince arkanda kimse kalmayacak

Ne oldu Akın Bey hani arkanızda duruyorlardı, hani size karşı böyle söylendi diye bize görüş izni verilmeyecekti ne oldu? Zekeriya Öz’e de zırhlı araç veriyorlardı altından çekiverdiler. Senin de şimdi arkandan çekildiler, göreceksin günü gelince arkanda kimse kalmayacak onun için bir daha söylüyorum tövbe et, istifa et, onurunla bir kasabada avukatlık yap hiç olmazsa senin de hukukunu biz savunuruz yoksa sonun son değil!"

Milli Eğitim Bakanı'na: En çok şuurdan yoksun

Özel, Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin'in kreşlerle ilgili açıklamalarına ilişkin gelen soruya karşılık da şunları kaydetti:

"Çok şeyden yoksun ama en çok şuurdan yoksun. Çok lazımsa aç her mahalleye bir tane elinden tutan mı var? Şu anda kreş işletecek adama değil kreş açacak yiğide ihtiyaç var. Bu kreş meselesinde dün İzmir’de gerçekten trajikomik, 9.52’de yazı yolladırlar, 10.00’a kadar kreşlerin sayısını bildirin diyorlar. Bildirmeyin dedik, bekleyin dedik. Resmi yazılara cevap verme sürelerinden bile haberleri yok. Panik halinde korkuyla iş yapan valilikler savcılıklar ve onların tepesinde emirler yağdıran kızgın bir hükümet ve başı."

 

Adalet Bakanı ile "izin" polemiği

CHP Genel Başkanı Özgür Özel, salı günü partisinin TBMM Grup Toplantısı'nda "Artık bir rezaleti ifşa etmenin zamanı geldi" diyerek, "terör örgütü üyeliği" suçlamasıyla tutuklanan ve yerine kayyım atanan Esenyurt Belediye Başkanı Ahmet Özer'le görüşmek için 28 gündür Adalet Bakanlığı'ndan izin beklediklerini söylemişti. Özel, "Adalet Bakanı'nı defalarca aradım. 'Bu haftayı çıkaralım, pazartesiyi görelim' dedi her seferinde. 1 aydır o pazartesi gelmedi. Haftalardır telefonlarımıza çıkmıyor" diyerek, "Bizden bekliyorlar ki; Akın Gürlek'e laf söylemeyeceğiz. İlk gün de söyledim, ikinci hafta da üçüncü hafta da söyledim, aha şimdi yine söylüyorum; Akın Gürlek, bu sarayın celladıdır, seyyar giyotinidir. Akın Gürlek'e bu bakanın gücü yetmemektedir. Savcıdır o. Bakan HSK'nın başkanıdır. Onun sicil amiridir. Ama bunların geldiği yer belli ya, aynı FETÖ'deki abileri gibi bu bakanın imamı Akın Gürlek'tir" ifadelerini kullanmıştı.

Özgür Özel'e yanıt veren Adalet Bakanı Yılmaz Tunç ise "İzin istiyorsanız, düzgün bir şekilde izin istersiniz, adam gibi istersiniz" demişti. Tunç, Özel'in hedef aldığı İstanbul Cumhuriyet Başsavcısı Akın Gürlek'e sahip çıkarak, "Dün grupta yaptığı konuşmayı kabul etmek mümkün değil. Burada 'Adalet Bakanlığı'nın imamı', 'FETÖ imamı' vesaire gibi lafları reddediyoruz" şeklinde konuşmuştu. 

TIKLAYIN - Özgür Özel'den Ahmet Özer'le görüşme talebine cevap vermeyen Bakan Tunç'a tepki

TIKLAYIN - Bakan Tunç'tan "Ahmet Özer'le görüşmemize izin verilmiyor" diyen Özgür Özel'e yanıt: İzin istiyorsanız, adam gibi istersiniz

 


CHP'li Esenyurt Belediye Başkanı Ahmet Özer, "örgüt üyeliği" iddiasıyla tutuklandı, yerine kayyım atandı

Prof. Dr. Ahmet Özer, 31 Mart seçimlerinde CHP ve DEM Parti'nin "kent uzlaşısı" kapsamında, CHP'nin Esenyurt adayı olmuş ve yüzde 49 oy oranıyla belediye başkanı seçilmişti. Özer, 30 Ekim sabahı hakkında yürütülen "PKK/KCK örgüt üyeliği" soruşturması kapsamında ev baskınıyla gözaltına alındı. Evinde, arabasında ve belediye binasında arama yapıldı.

İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı'nın açıklamasına göre, aynı zamanda akademisyen olan Özer'in, geriye dönük yapılan 10 yıllık inceleme kapsamında, görüştüğü 694 kişinin "örgüt mensubu olduğu" iddia edildi. Açıklamaya göre, belediye başkan adayı olduğunda adli sicili soruşturulan Özer'in, hakkında telefon dinlemesi uygulandığı, konuşma dökümlerinin oluşturulduğu, fiziki takibe alındığı ve hesap hareketlerinin incelendiği öğrenildi. Soruşturmanın üç ay önce başlatıldığı, Özer'in KCK'lı Remzi Kartal'la yapılan görüşmesinin ise çözüm süreci zamanı 2015'te gerçekleştiği öğrenildi. 

CHP'li Esenyurt Belediye Başkanı Ahmet Özer, "örgüt üyeliği" iddiasıyla tutuklandı: Soruşturma 3 ay önce başlatılmış, 10 yıllık inceleme yapılmış

Ahmet Özer'in ifadesi ortaya çıktı: Hepsi uydurma, kayyım atanmasının alt yapısı oluşturuldu; Remzi Kartal Van vekiliydi, aynı aşirete mensubuz, ailesini tanırım

Özer'in ifadesi: Hepsi uydurma, kayyım atanmasının alt yapısı oluşturuldu

Özer, yaklaşık 12 saatlik gözaltı süresinin ardından gece yarısı "örgüt üyeliği" iddiasıyla tutuklandı. Hakimlik ifadesinde suçlamaları kabul etmediğini söyleyen Özer, "Ben 1,5 milyonluk şehrin belediye başkanıyım, çağrılsaydım koşa koşa ifade vermeye gelirdim. Bunların hepsi uydurma, zorlama siyasi atraksiyonlar ile görevden alınmam için uydurulmuştur. Kayyım atanmasının alt yapısı oluşturulmuştur" dedi.

Özer, "10 yıldan fazladır CHP'ye mensubum, en son seçimde aday oldum, İmamoğlu'nun danışmanlığını yaptım, Devlet Planlama Teşkilatı'nda Recep Yazıcıoğlu ile görev yaptım, bugüne kadar bir şey yok, 10-15 yıl önceki bir takım olaylar gündeme getirilerek görevimden uzaklaştırılmaya çalışılıyor" diye ifade verdi. 

Esenyurt Belediye Başkanı Ahmet Özer'in avukatı: Kumpas çok açık; evini kiraladığı öğrencinin amcasının 'örgütten davası var' diye örgütle ilişkili gösteriliyor

İmamoğlu: Ahmet Özer aday olduğunda adli sicilini soruşturdunuz, temiz kâğıdı verdiniz; 6 ayda ne değişti?

"Terör örgütüyle bağını" gösteren “en önemli görüşme” başsağlığı konuşmasıymış

İstanbul Başsavcılığı’nın Özer hakkındaki tutuklamaya sevk yazısında, Özer’in “Terör örgütüyle bağını gösteren en önemli telefon konuşmasının”, üç kardeşi hakkında "örgüt üyeliği"nden işlem yapılan Mehmet Kaya isimli kişiyle, annesinin vefatından sonra başsağlığı için yaptığı telefon görüşmesi olduğu belirtildi.

Özgür Özel: Erdoğan'ın bu işi bildiği ortada, Esenyurt ile başlayan adımın İBB üzerinden devam ettirilebilmesi, kötücül aklın yapmayacağı iş değil!

 
 

Savcılık ifadesi sürerken "Esenyurt Belediyesi'ne kayyım atandı" iddiası

Özer'in savcılık ifadesi sürerken, İçişleri Bakanlığı tarafından Esenyurt Belediyesi'ne Beşiktaş Kaymakamı Oğuzhan Bingöl'ün kayyım olarak atandığı öne sürüldü. Haber ilk olarak, Sabah gazetesi ve TGRT Haber Ankara Temsilcisi Fatih Atik tarafından servis edildi. Ancak Atik, 15 dakika sonra yeni paylaşımda düzeltmeye gitti. T24'e açıklama yapan CHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın, "Biraz evvel TBMM'de iktidar kulisinde konuştuğumuz İçişleri Bakanı böyle bir işlemin yapılmadığını söyledi. Ancak Sulh Ceza Hakimliği'nden tutuklama kararı çıkarsa daha sonra işleme bakacaklarını ifade etti. Biz hepimiz bu memlekette bu cümlelerin satır aralarının ne anlama geldiğini biliyoruz" dedi.

Avukatı: Kiracısı olan öğrencinin amcasının 'davası var' diye ilişkili gösteriliyor

T24'e açıklama yapan Ahmet Özer'in avukatı Şevket Tuci, "Müvekkilimize kumpas kurulduğu açık. Örneğin Mehmet diye biriyle görüşüyor. Mehmet'in kardeşi örgütle ilişkili ama Mehmet'in sicili temiz, bundan suçlanıyor. Mesela Ahmet Özer evini kiraya veriyor. Kiralayanlar öğrenci, ev kirasını da öğrencilerden birinin amcası ya da babası. Kirayı ödeyen kişinin örgütten davası var diye bununla ilişkili gösteriliyor" dedi. 

Tutuklanan Ahmet Özer hakkındaki “en önemli görüşme” başsağlığı konuşması çıktı

Beyoğlu Kaymakamı özel onaylı terfi aldı, bir gecede vali yardımcısı olup kayyım atandı

Özer'in 30 Ekim'de tutuklanmasının ardından 31 Ekim sabahı yerine kayyım atandı. Önceki geceye kadar Beyoğlu Kaymakamlığını yürüten Can Aksoy’un kayyım olarak atandığı İçişleri Bakanlığı’nca duyuruldu. Esenyurt Belediyesi’ne Beyoğlu Kaymakamı Can Aksoy’un getirilmesi kararı sonrasında Aksoy, İçişleri Bakanlığı’nca özel vekalet onayı ile İstanbul Vali Yardımcılığı’na terfi ettirildi. Vekaletli terfi onayının İstanbul Valiliği’ne ulaşmasının ardından, bu kez valilik onayı ile Esenyurt Belediye Başkanlığı’na kayyım atandı.

Esenyurt kayyımına “özel onaylı terfi”: Bir gecede vali yardımcısı yapıldı, sonra kayyım olarak atandı

 

Ahmet Özer kimdir?

Prof. Dr. Ahmet Özer, lisans eğitimini Hacettepe Üniversitesi’nde tamamladı. Ardından, Hacettepe ve ODTÜ’de sosyoloji ve bilim felsefesi alanlarında yüksek lisans yaptı ve Hacettepe’de “Güneydoğu Anadolu Projesi'nin (GAP) Sosyo Ekonomik ve Politik Boyutları” başlıklı çalışmasıyla doktora derecesini aldı.

1991-1997 yıllarında 145 belediyeyi içeren GAP Belediyeler Birliği'nin Genel Sekreterliği görevini yürüttü. Ayrıca akademik hayatı boyunca Mersin Üniversitesi, Süleyman Demirel Üniversitesi ve Toros Üniversitesi gibi çeşitli üniversitelerde öğretim üyeliği yaptı, bu kurumlarda rektör yardımcılığı, dekanlık ve bölüm başkanlığı gibi görevler üstlendi.

Ulusal ve uluslararası alanda 30’dan fazla kitap yayımladı, kentleşme ve yerel yönetimler üzerine çalıştı. 31 Mart 2024 yerel seçimlerinde, DEM Parti'yle yapılan "kent uzlaşısı" kapsamında CHP’nin Esenyurt Belediye Başkan adayı oldu. Yüzde 49 oy olarak sandıktan çıkan birinci isim oldu.

Esenyurt Belediye Başkanı Ahmet Özer kimdir?


Hakkari Belediyesi'nden sonra ikinci tutuklama

31 Mart'taki seçimde Hakkari Belediye Başkanı seçilen Mehmet Sıddık Akış da yargılandığı dava kapsamında 3 Haziran'da Van'da gözaltına alınmış ve İçişleri Bakanlığı tarafından aynı gün görevden alınarak yerine Vali Ali Çelik kayyım olarak atanmıştı. İçişleri Bakanlığı, görevden almaya ilişkin Akış hakkında "terör örgütü üyeliği" ve "Örgüt propagandası yapmak" iddiasıyla açılmış bir davayı ve sürmekte olan bir soruşturmayı gerekçe göstermiş, Akkış 5 Haziran'daki duruşmada ise 19 yıl 6 ay hapis cezası alarak tutuklanmıştı.