Sosyal Güvenlik Yasası’na 3 yıl önce ilave edilen bir madde ile artık özel hastaneler kadrolu doktorların yanı sıra şirket kurup fatura kesen doktorlardan da hizmet alıyor. Fatura, hastanelerin masraf kalemine yazılıyor. Şirket sahibi olan doktorlar Bağ-Kur’lu göründüğü için sigorta primi, yıllık izin, tazminat, doğum izni gibi özlük haklarından yararlanamıyor. Doktorun tıbbi hata yapması durumunda hastane sorumluluktan kurtuluyor. Yüzlerce doktor, söz konusu düzenlemeyle ilgili İstanbul Tabip Odası’na şikâyette bulunurken, Habertürk'ten Öznur Karslı'ya konuşan bir doktor, "Baş belası bir konu. Vergi daireleri artık özel hastanede çalışan doktorlar için ikametgâhlara ve özel hastanedeki bir odayı kiralama şeklinde bir mükellefiyet tesis etmediklerini söylüyor. Şu an şirket kurmaktan başka çare yok gibi duruyor. Şirket kurmak da çok saçma. İleride çıkacak sıkıntıları düşünemiyorum” dedi. Nöroloji uzmanı Ö.D. de "Her ay 600 liralık Bağ-Kur ödemesi, muhtasar ve gelir vergisi ödüyoruz. Bu işlerimizi takip eden muhasebecimiz var. Esnaf gibiyiz. Ayda 1500 liranın üzerinde giderimiz oluyor" diye konuştu.
Habertürk'ten Öznur Karslı'nın haberinin bir bölümü şöyle:
Özel sağlık hizmetinde doktorları taşeron gibi çalıştıran durum, 2015’te 5510 sayılı Sosyal Güvenlik Yasası’na ilave edilen 10. madde ile yasalaştı. Bu düzenlemeyle, özel hastanelere fatura karşılığı dışarıdan doktor çalıştırma imkânı tanındı. Böylece işveren, kıdem tazminatı, fazla mesai ve yıllık izin gibi yükümlülüklerden kurtuldu.
Düzenleme, en çok doktorları mağdur etti. Şirket kurarak hastanelere hizmet veren doktorlar, bu düzenlemeden beri yüzde 20 stopajın dışında, belli bir tutarı aşan geliri için yıl sonunda gelir vergisine tabi oldu. Birtakım vergiler ve muhasebe masrafları gibi gider kalemleri oluştu.
Fatura kesen doktor; kıdem tazminatı, fazla mesai, yıllık izin, doğum izni gibi haklarından mahrum oldu. Bu durumdaki doktorların gelirleri sabit olmaktan çıktı.
Düzenlemede özel hastaneler için en büyük avantaj, doktor hatalarındaki sorumluluğu üzerlerinden atmaları oldu. Bu düzenlemeyle tıbbi hatalardaki sorumluluk da büyük oranda doktorların üzerine kaldı. Sözleşmelerinde özel madde olmadıkça doktorlar hastane ile sözleşmelerini kolayla feshederken, aynı şekilde hastaneler de doktorlarla çalışmalarına kolaylıkla son verebilir. Hastalar için olumsuz olan ise her zaman gittiği bir doktoru aynı hastanede bulamayabilir.
Yüzlerce hekim, söz konusu düzenlemeyle ilgili İstanbul Tabip Odası’na şikâyette bulundu. Limited şirket kurmaya zorlandıklarını savunan birçok hekim, hakları konusunda odadan bilgi aldı. Uygulamayı eleştiren doktorlar, internetteki forumlarda da şikâyetlerini dile getiriyor. Bir doktor şöyle diyor: “Baş belası bir konu. Vergi daireleri artık özel hastanede çalışan doktorlar için ikametgâhlara ve özel hastanedeki bir odayı kiralama şeklinde bir mükellefiyet tesis etmediklerini söylüyor. Şu an şirket kurmaktan başka çare yok gibi duruyor. Şirket kurmak da çok saçma. İleride çıkacak sıkıntıları düşünemiyorum.”
'Kayıt dışını önlüyor'
Özel Hastaneler ve İşletmeleri Derneği Başkanı Reşat Bahat ise özel hastanelerin şirket kurup fatura kesen doktorlardan hizmet almasıyla ilgili düzenlenin kayıtdışına engel olduğunu savundu. Yeni düzenlemeye göre çalışacak her doktorun şirket kurmasının zorunlu olmadığını söyleyen Bahat, “Serbest çalışma hakları var. Burada hastane ya da hekimin herhangi bir zararı bulunmuyor. Hekim SGK’lı ise ona göre ödeme yapılıyor, Bağ-Kur’lu ise vergiler düşüldükten sonra hakedişi ödeniyor” dedi.
Nöroloji Uzmanı Ö.D., yaşadıkları sıkıntıları şu sözlerle anlatıyor: “İstanbul’da butik bir özel hastanede çalışıyorum. Hastanede çalışan ben dahil 30 hekimin sigortası SGK’dan Bağ-Kur’a dönüştürüldü. Bu yöntem biraz da hastane yönetiminin inisiyatifine bırakılan bir konu. Her ay 600 liralık Bağ-Kur ödemesi, muhtasar ve gelir vergisi ödüyoruz. Bu işlerimizi takip eden muhasebecimiz var. Esnaf gibiyiz. Ayda 1500 liranın üzerinde giderimiz oluyor.”
‘Mecbur bırakılıyorlar’
İstanbul Tabip Odası Başkanı Selçuk Erez, genellikle kamudan ayrılan ya da KHK ile ihraç edilenlerin özel hastanelerde bu yönteme mecbur bırakıldıklarını belirterek şunları söyledi: “Torba yasa ile birlikte hastaneler hekimlere ‘Sen artık bizim çalışanımız olma, şirket kur’ diyor. Hekimin çalıştığı işyerinden doğan hakları kendisine yüklenmiş oluyor. Hastane hekimlik hizmetini kurulan şirketten alıyor, hekim de hastaneye fatura kesiyor, şirketinin vergisini ödüyor. Hekimler şirket kurmaya mecbur kalıyor, kamuyu bırakıp özel sektöre geçenler, KHK ile mesleğinden uzaklaştırılan hekimler bu yönteme başvurmak zorunda kalıyor. Hekim değil hastane kazanıyor.”
Haberin tamamını okumak için tıklayın