İzmir’in Bornova ilçesindeki Ertuğrul Gazi İlkokulu Otistik Çocuklar Eğitim Merkezi sınıf öğretmeni Mehrem Kurt, Sıfır Atık Projesi'nden yola çıkarak öğrencileriyle birlikte tasarladığı 'OÇİ Bebek' (Otistik Çocuklar İçin) karakterinin farkındalık oluşturması amacıyla kamu spotlarında kullanılmasını istedi.
"Sokakta OÇİ Bebeği neler bekliyor, anlatılsın"
OÇİ bebeğin kamu spotlarında kullanılmasını isteyen Kurt şöyle konuştu:
"Ailelerin yaşadığı dramlara şahit oldum. Çocukların nasıl yalnız kaldığını, toplumda nasıl izole edildiklerini ve bu yolda yapılması gereken çok şey olduğunu fark ettim. Sınıfımızdaki çocukların aileleriyle birlikte bir atölye çalışması yaptık. Sıfır Atık Projesi'nden yola çıkarak bir bebek oluşturduk. Yapılması çok kolaydı. Çoraptan yaptık. Öğrenci ve velilerimizin yardımıyla içine pamuk doldurduk. Bu bebeği önemli kılan en belirgin özellik bir kahramana dönüşmesiydi. Adını 'otizmli çocuklar için' kelimelerinin baş harflerinden alarak 'OÇİ Bebek' koyduk. Kulağa çok hoş geldiği, akılda kaldığı ve çok da güzel duygular uyandırdığı için de bebeğe 'OÇİ Bebek' ismini uygun gördük. OÇİ Bebek, dile gelsin istiyorum. Kamu spotlarıyla, çizgi film kahramanı olarak kendisini anlatsın. Sokakta OÇİ Bebeği neler bekliyor? OÇİ Bebek ne istiyor? Dolmuşta, otobüste, metroda, alışveriş merkezinde, parkta OÇİ Bebeği görenler ona nasıl yardımcı olabilirler? Onun farklı olduğunu ama ilgiyle, alakayla, eğitimle şifa bulabileceğini herkese kendi diliyle anlatmasını istediğim için bir farkındalık oluşturmak için yola çıktım. Toplumdaki her bireyin de bu konuda yardımcı olması gerektiğine inanıyorum" dedi.
"Aileleri sadece; herhangi bir çocuk gibi, sevgi, saygı, ilgi görmesini, eğitim almasını istiyor"
Kurt diğer çocukların otizmli çocuklara tuhaf gözlerle baktıklarına dikkati çekti:
"Bazı ailelerin diğer çocuklarla konuşmayan çocukları için 'Biz yurtdışından geldik. Yabancı uyrukluyuz. Çocuğum yabancı dil konuşuyor, Türkçe bilmiyor. O yüzden sizi anlamıyor. O yüzden konuşmuyor' diye cevap vermesi beni çok etkiledi. Bir annenin kendisini böyle hissetmesi, böyle hissettirilmesi toplum olarak hepimizin hatası olarak düşünüyorum. Bu konuda hepimizin mutlaka yapacağı bir şey var. Sadece özel günlerde, Otizm Haftası'nda anmak, onları çok yaralıyor. 'Bu özel günlerde bu çocuklarımızı anmak, kendi kişisel vicdanlarımızı rahatlatmaktan başka bir şey değil' diyorlar. Aileleri sadece; onların herhangi bir çocuk gibi, sevgi ve saygı görmesini, ilgi ve eğitim almasını istiyor. Diğer çocuklar sınıfın düzenini bozduğunu iddia ederek otistik çocukları sınıflarında istemiyor. Oysa eğitim onların da hakkı. Biz birlikte olursak, el ele verirsek, birbirimize şifa oluruz. Birbirimize dokunmak zorundayız. En çokta bu çocuklara."