T24 Haber Merkezi
Bursa Mudanya’ya yapacağı ortopedi ve travmatoloji hastanesi projesini belediyenin çeşitli gerekçeler göstererek geciktirdiği gerekçesiyle 6 gündür belediye binası önünde açlık grevi yapan Ortopedi ve Travmatoloji Uzmanı Dr. Kayhan Turan, kendisi için endişelenen yakınlarına “İster açlık grevi yapsın, ister takla atsın, ne yaparsa yapsın” diyen Başkan Hayri Türkyılmaz’ın sözlerini yakışıksız ve konuya son derece duyarsızca bulduğunu söyledi. Turan, "‘İster açlık grevi yapsın ister takla atsın, ne yaparsa yapsın’ gibi yakışıksız ifadeler kullanarak konuya son derece duyarsız olduğuna tanık olmuşlar. En asgari insani duygulardan bile uzak böyle bir yaklaşımın bir zamanların ‘asmayalım da besleyelim mi’ şeklindeki darbecilerin zihniyetinden ne farkı var? Bir önceki basın açıklamamda Başkan'ın gerçek dışı açıklamalarına cevap vermiştim ve sorular sormuştum. Tekrar soruyorum; hastane projemizin 8 kat olduğunu bildiği halde neden halka 11-12 kat olduğunu söylemektedir? Kim halkı yanıltıyor ben mi kendisi mi? Gazetecilerin önünde projeyi açıp katları sayalım mı?" dedi.
Nihai amacı Mudanya’da, Sağlık Bakanlığı’nın kendisine verdiği ve son 3 yılına giren süre içinde, depreme dayanıklı modern bir ortopedi hastanesi yaptırmak olduğunu belirten Dr. Turan sorunu da şu sözlerle açıkladı:
“Buna engel ise Mudanya Belediyesi'nin 1/1000 ölçekli uygulama imar planını yapmakta gecikmesidir. Tüm taleplerime rağmen, işi çabuklaştırmak için yasal mevzuatta belediyelere verilen yetkiyi kullanmaya yanaşmamaktadır. Oysa, uygulama imar planının Mekansal Planlar Yapım Yönetmeliğinin 24. Maddesine göre etaplar halinde yapılması mümkündür. Yani bütün bölgenin planlaması uzun vakit alacağından parçalara bölünerek, yapılabilir. Buna göre hastane yapacağımız parsel bazında plan yapılması halinde, sürecin çok daha çabuk sonuçlanacağı açıktır."
Başkan Türkyılmaz’ın, yetkilerini kullanıp sorunu çözmeye çalışmak yerine, basından duyduğuna göre kendisi hakkında suç duyurusunda da bulunduğunu söyleyen Dr. Turan, şu ifadeleri kullandı:
"Açlık grevine giderek ve basın açıklaması yaparak, belediyeyi itibarsızlaştırıyormuşum"
“Meğer ben halkı kin ve düşmanlığa tahrik ediyormuşum. Açlık grevine giderek ve basın açıklaması yaparak, belediyeyi itibarsızlaştırıyormuşum. Açlık grevi adı altındaki eylemimi sürekli kılarak belediyeyi hedef gösteriyormuşum. Kamuoyunda yanlış anlaşılmaya yol açıyormuşum. İftira suçu işliyormuşum. Halkı yanıltıyormuşum. Dahası, halkı kin ve düşmanlığa tahrik ediyormuşum.
"Benim açıklamalarım ortada, içerisinde ne hakaret ne de başka bir suç var"
Benim açıklamalarım ortada, içerisinde ne hakaret ne de başka bir suç var. Bu nedenle hakkımda suç duyurusunda bulunulmasını önemsemiyorum. Ama önemsediğim ve bana acı veren çok daha önemli bir şey var: Açlık grevi yapmanın veya basın açıklaması yapmanın suç olmadığını, anayasal hak olan ifade özgürlüğü kapsamında bir hak olduğunu hatırlatmak zorundayım. Bunu halkın oylarıyla seçilmiş ve görevi Mudanya’da yaşayan herkesin esenliğini gözetmek olan bir yöneticiye hatırlatmak bana acı veriyor.
"'Asmayalım da besleyelim mi’ şeklindeki darbecilerin zihniyetinden ne farkı var?
Öte yandan başkanın bu yaklaşımı, her vesileyle insan hakları ve demokrasi vurgusu yapan bir görüş mensubu olması nedeniyle kendilerine de acı vermelidir. Dün sağlık durumumdan endişe eden ve benim açlık grevinden vazgeçmeye ikna etmeye çalışan yakınlarım, bir çözüm arayışına girmişler ve randevu alarak Belediye Başkanını ziyaret etmişler. Daha ziyaretin başında konu açılır açılmaz Başkanın takındığı tavır ve konuşmaları ile yakınlarımın sağlığım ile ilgili endişelerini önemsemediğini, ciddiye almadığını görmüşler. ‘İster açlık grevi yapsın ister takla atsın, ne yaparsa yapsın’ gibi yakışıksız ifadeler kullanarak konuya son derece duyarsız olduğuna tanık olmuşlar. En asgari insani duygulardan bile uzak böyle bir yaklaşımın bir zamanların ‘asmayalım da besleyelim mi’ şeklindeki darbecilerin zihniyetinden ne farkı var? Söylediği bazı sözleri ise, bana söyleyemeyeceklerini belirttiler. Tabii ki ben o sözlerin hakaret içerdiğini anladım.
"Kim halkı yanıltıyor?"
Bir önceki basın açıklamamda Başkanın gerçek dışı açıklamalarına cevap vermiştim ve sorular sormuştum. Özetleyerek tekrar soruyorum:
- Hastane projemizin 8 kat olduğunu bildiği halde neden halka 11-12 kat olduğunu söylemektedir? Kim halkı yanıltıyor ben mi kendisi mi? Gazetecilerin önünde projeyi açıp katları sayalım mı?
- Çağrışan’a uygun olmadığını söylediği projeyi neden onaylamış? Önce uygun bulup onayladığı projenin şimdi neden uygun olmadığını söylüyor?
- Neden parselimizden yapılaşmaya kapalı alan olarak söz ediyor? 1/5000'lik planda bu parsel Özel Sağlık Alanı değil mi?
"Mudanyalılara depreme dayanıklı bir Ortopedi Hastanesi kazandırmak önemli değil mi?"
- Neden parselimizden geçen yıllarda yangın çıkan alanmış gibi söz ediyor. Bizim parselimizin yangın olan bölge ile ilgisinin olmadığını ve hazine arazisi de olmadığını, özel mülkümüz olduğunu bilmiyor mu?
- Ve en önemlisi; depreme hazırlığın ne kadar önemli olduğunu bir kere daha, acı bir şekilde, anladığımız bu günlerde, Mudanyalılara depreme dayanıklı bir Ortopedi Hastanesi kazandırmak önemli değil mi?
Öyleyse neden zaman darlığı sorunumuzu aşmak için, Mekansal Planlar Yapım Yönetmeliğinin 24. Maddesine göre parselimize ayrı bir etap olarak plan yapmıyor?
"Başkanın, bana saldırmak ya da bu çağrımı kötülemek yerine, harekete geçmesinin halkımıza karşı bir borç olduğunu hatırlatıyorum"
Ben, taleplerimi aynen tekrar ediyor ve açlık grevime devam ediyorum. Ben bir vatandaş olarak, şehrin seçilmiş yöneticisine ,“tüm halkımızı ilgilendiren hayati bir sorunu hatırlatma ve göreve davet” çağrısı yapıyorum. Bunu da demokratik bir yöntemle gerçekleştiriyorum. Bir zarardan söz edilecekse, kendi sağlığıma vermiş olacağımdır-ki deprem tehlikesinden korunacak binlerce can karşısında bunun önemi yoktur. Başkanın, bana saldırmak ya da bu çağrımı kötülemek yerine, harekete geçmesinin halkımıza karşı bir borç olduğunu da ayrıca hatırlatıyorum.
Bu çağrım, tüm yurttaşlar için mutlu bir gelecek isteğidir.”