Türkiye Sağlık-İş Sendikası ile Türk Ağır Sanayi ve Hizmet Sektörü Kamu İşverenleri Sendikası (TÜHİS) arasında anlaşma ile sonuçlanan görüşmelerin imza töreni, Sağlık Bakanı Akdağ'ın katılımıyla, Bakanlık Toplantı Salonunda yapıldı.Akdağ, imza törenin ardından gazetecilerin gündeme ilişkin sorularını yanıtladı.
Domuz gribi aşında ruhsatlandırma çalışmalarının ne durumda olduğu ve aşının bu ay içinde kesin Türkiye'ye gelip gelmeyeceğine ilişkin bir soru üzerine Akdağ, “Görüştüğümüz firmaların ikisinin ruhsatlarını aldığı bilgisi bize ulaştı, diğeri de zannediyorum süreci tamamlamak üzere” dedi. Türkiye'deki ruhsat prosedürünün yurt dışındaki gelişmelere paralel devam ettiğini ifade eden Akdağ, “Avrupa Hastalık Kontrol Merkezi'nden bir ruhsat alınsa da tabii ki bizim bilimsel kurullarımızın onayından geçmesi gerekiyor. İlaç Eczacılık Genel Müdürlüğümüzde ruhsatlandırmaya ilişkin prosedürler devam ediyor” diye konuştu.
Akdağ, domuz gribi aşısının bu ayın sonuna kadar temin edilerek Türkiye'ye getirilmesini ümit ettiklerini hatırlattı.
"Hızlı bir biçimde bunun sonuçlarını alacağız"
Bir gazetecinin, “Organ nakli konusunda müfettişler görevlendirdiğinizi açıklamıştınız. Bu konuda son gelişmeler nedir?” sorusu üzerine de Akdağ, şunları söyledi:“Müfettişler, organ naklinin özellikle akraba olmayan kişilerden yapılan kısmıyla ilgili bir soruşturma yapıyorlar. Özellikle Antalya'da yapılan akraba dışı canlı nakillerle ilgili bir araştırmamız var. Çünkü, çoğunlukla orada yapılmıştır bu nakiller. İstanbul'da bir hastanede de çok sayıda yapılmış nakil var. Özellikle bu iki noktada yoğunlaşmak suretiyle, son yıllarda yapılan bütün dosyaları müfettişlerimiz teker teker inceliyor. Dolayısıyla, biraz zaman alacak olan bir iş, ama çok sayıda müfettiş görevlendirdim. Bu nedenle hızlı bir biçimde bunun sonuçlarını alacağız.
Daha önce de ifade etiğim gibi burada etik kurallar veya akraba olmayan kişilerden nakilleri gerçekleştiren ekipler, eğer meselenin içine bir şekilde karışmışlarsa, bu hususta çok ağır bir yaptırımlarız olacak.”
Bu hususta bilim kurulunun kararının belli olduğunu da anımsatan Akdağ, şöyle devam etti:
“Canlı nakillerle ilgili olarak, yerel etik kurullarının yani nakilin yapıldığı hastanedeki etik kurulların kararıyla yapılmasına yönelik uygulamayı sonlandırdık. Artık, hastanenin etik kurulu bir karar verecek ve bunu daha geniş bir kurul olan, içinde hukukçuların ve başta hastane dışı unsurların da yer aldığı bölgesel etik kurulu değerlendirecek. O da uygun bulursa, dosyayı Ulusal Koordinasyon Kurulumuza gönderecek. Ancak bu şekilde akraba olmayanlar arasındaki nakillere izin vereceğiz. Şu anda süreci buna dönüştürmüş olduk, daha önce sadece hastanenin üç kişiden oluşan etik kurulu karar verebiliyordu.
Buradaki mesele, organların parayla alınıp satılmasını, hem etik olarak kabul etmiyoruz, hem de hukuki değil. Bu tür bir uygulamayla bunun yapılmasını engellemeye çalışıyoruz.”
Akdağ, “IMF heyetinin protesto edildiği gösterilerde, bir vatandaşın kalp krizi geçirerek yaşamını yitirmesinde polisin kullandığı biber gazı tetikleyici olabilir mi? Kullanılan gazın toplum sağlını olumsuz etkileyebileceği için kullanım miktarı ile ilgili İçişleri Bakanlığı ile bir çalışma yapılabilir mi?” sorusu üzerine, şu yanıtı verdi:
“Ben konunun uzmanı değilim. Kuşkusuz, İçişleri Bakanlığı bu işle ilgili olarak bilimsel esaslar çerçevesinde hareket etmektedir. Bu tip gösterilerde, eylemciler tarafından şiddet unsuru öne çıkabiliyor. O zaman polis, bir şekilde belli enstrümanları kullanarak engellemeye çalışıyor. Burada, polisimizin de işinin ne kadar zor olduğunu anlamak lazım. Karşınızda size veya topluma şiddet uygulayan veya uygulamaya niyetinde olan insanlar var ve polis bunu durdurmaya çalışıyor. O zamanda teknolojinin imkanlarından da yararlanmak gerekiyor.
Bu çeşit şiddet olayları bir yönüyle Sağlık Bakanlığı'nı da ilgilendiriyor. Çünkü, insanların bu olaylarda bedenen veya ruhen travma görmesi mümkün. Gerçekten, polis bir taraftan dengeli güç uygulayarak şiddeti engellemeye çalışacak, bir taraftan kendini, bir taraftan da şiddetin yönelebileceği vatandaşları koruyacak. Bu kolay değil, ama polis teşkilatımızın bu hususta her türlü teknolojiyi ve teknik bilgiyi kullanarak çok hassas davrandığını ben görüyorum. Zaman zaman, çok istisna olarak ferde bağlı bazı yanlışlar olabiliyor. Şiddet olaylarında polisimizin yaklaşımı, çağdaş bir ülkenin polisinin yaklaşımı tarzındadır.”