Yaşam

'Ordu yeniçeri geleneğinden kopamıyor'

15 Kasım 2009 02:00
T24 - Tarihte askerlerin önayak olduğu adımları işaret eden Prof. Dr. İnalcık, "TSK, Yeniçeri geleneğini bugün de sürdürmek istiyor" dedi. "Artık demokratik bir devletiz. Sivil idare, otorite esastır. Fakat bütün tarihinde öyle bir gelenek olduğu için ordu, bunu bugün yapamıyor" diyen İnalcık, diplomatik anlamda Türkiye'nin yüzünü Doğu'ya dönmesini de doğru bir hamle olarak belirtiyor.

Bugün gazetesi yazarı Serbest Özden'in Prof. Dr. Halil İnalcık ile gerçekleştirdiği "Ordu yeniçeri geleneğinden kopamıyor" başlıklı söyleşi şöyle:

'Ordu yeniçeri geleneğinden kopamıyor'

Osmanlı tarihçisi Prof. Dr. Halil İnalcık, günümüzde yaşanan asker sivil tartışmalarına ilişkin çarpıcı tespitlerde bulundu.

İnalcık, Osmanlı'da sultanların tahta oturmasını tayin eden en güçlü faktörün Yeniçeri ordusu olduğunu belirterek, "TSK, yeniçeri geleneğini bugün de sürdürmek istiyor" dedi. Dünyaca ünlü tarihçi İnalcık, Bugün'e özel açıklamalar yaptı. Tarihi perspektiften asker sivil ilişkilerini değerlendiren İnalcık, dünyanın ilk düzenli ordusunun Yeniçeriler olduğunu kaydetti. Yeniçeri ordusunun Osmanlı’da sultanı tayineden en kuvvetli amillerden biri olduğuna dikkat çeken İnalcık, "Sultanların tahta oturmasını tayin eden en kuvvetli faktörlerden birisi yeniçeri ordusunun yanına almaktır. II. Selim karşısında rakip şehzadeler Ahmet ve Korkut'u yeniçerileri yanına alarak yenmiştir" dedi.

Artık sivil otorite esastır

Tarihte askerlerin önayak olduğu önemli süreçlere işaret eden İnalcık şöyle konuştu: "Bakınız 2. meşrutiyeti kim yaptı? Ordu yaptı. Kanuni Esasi'yi kim getirdi? Ordu getirtti. Anadolu'da Kuvayi Milliye teşkilatını kim kurdu? Yunanlıları kim döktü denize? Bütün bunları yapan ordunun subaylarıdır. Ordu bu amilden kopamıyor. Artık demokratik bir devletiz. Sivil idare, otorite esastır. Fakat bütün tarihinde öyle bir gelenek olduğu için bunu bugün yapamıyor."

Tartışmaların kaynağı o

Türk tarihinde ordunun önemli olduğunu ifade eden İnalcık, "Fakat bugün Türk Milleti milli idareye dayanan bir devlet sistemine sahiptir. Askeri kuvvete değil. Kırılgan nokta budur. Ergenekon sürecinde orduyla olan bu çekişmeler, albayı veririz vermeyiz tartışmaları bütün bu geleneğin devamıdır. Ama Demokrat Parti'nin iktidara gelmesinden beri biz çok şey başardık" dedi.

Yeniçerilere Fatih dersi

Yeniçeri ordusunun Osmanlı Padişahları'na karşı ayaklanmalarının nasıl bertaraf edildiğine ilişkin tespitlerde bulunan İnalcık, Fatih döneminde yaşanan bir olayı örnek verdi: "Tahta çıktığı zaman ilk Karaman seferini yapan Fatih, sefer dönüşünde Yeniçeriler’in kılıçlarının arasından geçti. Bağırdılar 'Bizim cülüs bahşişini vereceksin' diye. Fatih sesini çıkarmadı. Sonra İstanbul'a gelir gelmez bu işe ön ayak olan Yeniçeri ağasını ve hepsini bertaraf etti. Yeniçeri ordusuna saraydaki sekban bölüklerine ilave etti. Yeniçeri ordusunun bünyesini tamamen değiştirdi. Kendi iradesine tabi bir alet haline getirdi. Fatih büyük adamdı."

Bürokrasiyi Çandarlılar kurdu ama...

İnalcık, bürokrasinin Çandarlı Halil ve Oğulları tarafından kurultuğunu belirterek, "Bizans'a karşı diplomasiyi yürüten Çandarlı Halil ve oğullarıdır. Çandarlı ailesi babadan oğlu veziriazam olarak Fatih'e kadar gitti. Fatih, İstanbul fatihi olarak otoritesini başkasıyla paylaşmak istemedi. Fatih onun otoritesini çekemediği için fethin hemen ertesi günü onu idam etti ve kendisi mutlak iktidarı aldı." dedi.

AB’ye karşı ‘Doğu’ açılımı doğru

Ünlü tarihçi Halil İnalcık, AB üyesi bazı devletlerin Türkiye'ye önerdiği 'imtiyazlı ortaklık' teklifine de karşı çıktı. İmtiyazlı ortaklığın bir kandırmaca olduğunu belirten İnalcık şunları söyledi:

"Kapitülasyon rejiminin devamını istiyorlar. Avrupa bizi kapitülasyon sistemiyle asırlarca sömürdü. Bu müzakereler sonunda belki de kabul etmeyiz diyor. Söz de vermiyor. Önümüzde Kıbrıs ve Yunan'ın vetosu var. Hükümet uyandı şimdi, diplomasiyi doğuya yönlendiriyor. Doğu'da bir kuvvet şekilde denge kuruyor. Çok güzel ve doğru bir politika. Eşit olarak müzakere yapacaksınız, dizçökerek yalvararak bir şey alamazsınız." AB'nin Yunan politikalarının esiri olduğunu ifade eden İnalcık, şöyle konuştu:

Doğru diploması...

"AB'nin bütün politikasını Yunan idare ediyor. Bakın Kıbrıs'ı aldık. Buna itiraz edenler var. Yunan’ın oyununa geldik Kıbrıs'ı almayacaktık diye. Ama Yunan Kıbrıs'ı soktu oraya ki AB, Kıbrıs meselesinin arkasında olsun. Papa açıkça ilan etti: Türkler’i aramıza almayız... Merkel, Sarkozy aynı şeyi söylüyor." Osmanlı'nın azınlık politikasının bugüne uygulanmasına ihtiyaç olmadığını belirten Prof. Halil İnalcık şunları söyledi:

"Demokratik bir rejimde bu kendiliğinden olur. Yani azınlıkların haklarını garanti alan maddeler anayasada vardır. Eğer yoksa da anayasaya konmalı. Osmanlı'nın Anayasasını taklit etmek manasızdır ama dış politikada evet. Mesela Osmanlı'da yakın doğuda bu türlü katliamlar olmuyordu. Onu canlandırarak Arap dünyasını yanımıza almak Batı’nın Yunan’ın baskısını dengelemek bakımından çok önemlidir. Son zamanlarda çok doğru bir diplomasi yürütülüyor. Bunu yapan da Boğaziçi mezunu Davutoğlu'dur."

Fatih Sultan Mehmet 7 dil bilmiyordu

Osmanlı hakkında doğru bilinen yanlışlara da değinen Halil İnalcık, "Osmanlı'nın kudretini kuran Hıristiyanlar’dır" tespitinin yalan olduğubelirterek "Bir Amerikalı çıktı bu imparatorluğu kuran istila etmiş Rumlar’dır diye bir teori ortaya attı. Kendisi de bir misyonerin oğludur" dedi. Fatih'in 7 dil bildiği yönündeki iddiayı da yalanlayan Halil İnalcık, sözlerini şöyle sürdürdü: "Her şey yalan bizim tarihte. Onun Hocası Molla Hüsrev'dir. İlk tahsilini din ve din dilleri üzerinde yani Farsça ve Arapça'da yapmıştır. Sarayda birçok Sırp içoğlanları vardı. Sırpça ve Rumca’yı da anlayacak kadar öğrenmiş olabilir ama onun yanında felsefe okurdu, Yunanca'yı bilirdi yalan. Ama onun ötesinde tarihi bir filolog gibi dillere hakim falan değildi."