Eski Genel Başkan Yardımcısı Onur Öymen, eski CHP Genel Başkanı Deniz Baykal'ın kaset komplosundan sonra istifa etmesiyle 22 Mayıs 2010 CHP genel başkanı olan Kemal Kılıçdaroğlu'nu ABD'nin istediğine dair önemli iddialarda bulundu. Öymen, "ABD’nin Baykal’dan rahatsız olması 1 Mart tezkeresiyle zirve yaptı. Biz görüşmelerden önce 90 tane AK Partili'yi ikna ettik. Amerika rahatsız olunca muhalefeti değiştirmeye karar verdiler. Siyasette değişiklikler olacak, Baykal istifaya zorlanacak. Bunu yazdıkları tarih ise Ekim 2008. 60-70 sayfalık bu raporu 2009 başlarında bana getirdiler. Bu raporları hem Baykal hem de Kılıçdaroğlu’na okuttum. Sivil toplum kuruluşunun hazırladığı bir rapor diye bir değer vermediler. Kemal Bey, ‘Aaaa öyle mi?’ diye tepki gösterdi. Kaset komplosu yokken belgeler vardı" dedi.
Akşam'dan Ercan Öztürk'e konuşan Öymen'in açıklamaları şöyle:
"ABD birliktelik istemedi"
"ABD’nin Deniz Baykal’dan rahatsız olması 1 Mart tezkeresiyle zirve yaptı. Biz görüşmelerden önce 90 tane AK Partili'yi ikna ettik. Amerika rahatsız olunca muhalefeti değiştirmeye karar verdiler. ABD iki şey gördü. Hükümet her istediğini yapmayacak. Onun için hükümete tepki göstermeye başladılar. Doğrudan Cumhurbaşkanı ve hükümete yönelik yazılar yazıldı. İkincisi de muhalefet. Çünkü muhalefet bütün bu konularda Türkiye’nin çıkarlarını savundu. Bir anlamda bunlara tepki göstererek iktidarın da kendileriyle birlikte hareket etmesini sağlamış oldular. Amerika’da bu defa da farklı yazılar yazılmaya başlandı. 'Erdoğan gitsin AK Parti kalsın' şeklinde. Her istediklerini yaptıramadıkları için Erdoğan’dan rahatsız oldular. Olay böyle olunca da muhalefetten başladılar.
"Darbe 2011’de söylenmişti"
"Üç senaryodan bahsediliyor. Birinci senaryo Türkiye bir İslam devleti olacaktır. İkinci senaryoda 2011'de darbe olacak. Üçüncü senaryo ise iç siyasette değişiklikler olacak, Baykal istifaya zorlanacak. Bunu yazdıkları tarih ise Ekim 2008. 60-70 sayfalık bu raporu 2009 başlarında bana getirdiler.
"İsmini ilk Clinton zikrediyor"
"Bu raporları hem Deniz Baykal hem de Kemal Kılıçdaroğlu’na okuttum. Sivil toplum kuruluşunun hazırladığı bir rapor diye bir değer vermediler. Kemal Bey, ‘Aaaa öyle mi?’ diye tepki gösterdi. Kaset komplosu yokken belgeler vardı. Arkasından CHP’de yönetim değiştikten sonra Wikileaks belgeleri sızdı. 248 bin sayfanın 48 bini Türkiye’yle, 6 bini ise CHP’yle ilgiliydi. CHP’den bahsederken de sürekli ‘Kemalist’, ‘Milliyetçi’ diye sıfatlar koyuyor. Orada dönemin Amerika Büyükelçisi “Bütün kötülüklerin sebebi Deniz Baykal’dır. Onun için Baykal gönderilmelidir. Yerine de makul biri getirilmelidir” deniliyor. Daha sonra Hillary Clinton bir telgraf gönderiyor ve Kılıçdaroğlu’nun adını zikrediyor. Bu telgraftan anlıyoruz ki Amerika, Türkiye için yeni bir muhalefet lideri arayışına girmiş. Direk ‘Kılıçdaroğlu gelsin’ denmiyor ama adı ilk defa orada zikrediliyor.
"Clinton sorularının yanıtı belgelerde yok"
"Sadece muhalefet değil iktidar için de arayış içinde olduklarını gördük. Clinton’un telgrafında 'İktidarda umduğumuzu bulamadık. Muhalefetten de bizi rahatsız eden gelişmeler oldu. Türkiye nasıl şekillenebilir?' sorularına yanıt istiyor. Amerika Ankara Büyükelçiliği’nin bu telgrafa verdiği yanıt Wikileaks’te yok. Ankara ne cevap verdi bilemiyoruz. Çok sayıda ülkede görev yaptım ama bir defa bile ‘Şu partinin lideri gitsin’ diye telgraf yazmadık. Değerlendirme yapılabilir ama ‘Bu adam gitmeli’ diye yazamazsınız. Bunlar sızdığı zaman Türkiye’de kimse durmadı.
"Kaset yabancı devletlerin komplosu"
"Bu gelişmelerden sonra muhalefette bulunan partiler kaset skandalıyla çalkalandı. Bu kasetlerin arkasında yabancı devletlerin olmadığını söylemek gerçekçilikten uzaktır. Cumhurbaşkanı Erdoğan önceki gün “Bizi ekonomi, mezhep çatışmasıyla karıştırmaya çalışacaklar” şeklinde bir açıklama yaptı. Şimdi bir olayda dış bağlantı varsa hep birlikte bunun üzerine gitmeliyiz. Ecevit, Kıbrıs harekatını yaptı, Süleyman Demirel bir cümle eleştirmedi. Daha sonra Demirel’in yaptıklarını Ecevit destekledi. Çünkü milli menfaatler söz konusuydu. 2002’deki Meclis'te bu hava vardı. Ermeni meselesinde iktidarla birlikte hareket ettik. Baykal ile Erdoğan aynı metni imzaladı. Erdoğan AB müzakerelerine giderken Baykal, “Arkanızda muhalefetin desteğini hissederek gidin” dedi. Türkiye böyle bir noktadaydı.
"En önemlisi 2010 Ankara ziyareti!"
"Amerika Savunma Bakanı’nın Şubat 2010’da Ankara ziyareti var. Orada İsrail ile İran arasında bir savaş çıkacağını söylüyor. Türkiye’nin bu savaşın dışında kalamayacağını söylüyor. Bence Wikileaks içerisindeki en önemli belge buydu. Ama hiçbir yerde tek satır çıkmadı. Ergenekon’u destekleyen sözler vardı.
"Esas mesele İhsanoğlu'nu kim aday yaptı?"
Yabancılar Türkiye’nin tam bağımsızlığından rahatsız oluyorlar. Dış güçler kendisi gibi düşünen kişiler tutuklandığında ortalığı ayağa kaldırıyor ama şu an kılını kimse kıpırdatmıyor. Şu anda CHP içinde FETÖ’yle ilişkili olan biri var mı yorum yapamam. Esas merak ettiğim 'Ekmeleddin İhsanoğlu’nun Cumhurbaşkanı olması kimin tercihiydi?'
"2 farklı FETÖ raporu"
"Fetullah Gülen'in CHP'de etkinliği hiç yoktu. Biz cemaatin yapılanmasının araştırılması için önerge bile verdik. Gülen’in Amerika’yla ilişkilerini bilemeyiz. Gülen ile ilgili iki farklı büyükelçinin raporları var. Bir tanesi Gülen’in dini cemaat lideri olduğu, bir diğeri de çok sayıda insanın ABD'ye giderek bunun bir sorun olacağı. Neticede bu örgüt faaliyetini sürdürüyor."