İstanbul'un tarihini ve bugününü yansıtan 'yaşayan' haritaların yaratıcısı çizer Tarık Tolunay, eserlerini NFT dünyasında sattı.
Kendisini 'kentçizer' olarak tanımlayan sanatçı Tarık Tolunay'ın karantina sürecinde tamamladığı ve Eminönü, Tarihi Galata Köprüsü ve Karaköy'ü resmeden 'Pandemi' eseri geçtiğimiz günlerde yaklaşık 36.000 dolara (yaklaşık 260.000 TL) İranlı bir koleksiyonere satıldı.
Çizerin 2019 sonlarında tamamladığı İstanbul'un sembol yapılarından Haydarpaşa Garı ve çevresini konu alan "Haydarpaşa Panorama" çalışması ise yaklaşık 90.000 dolara teklif aldı.
Bu satışlar Türkiye'den yapılan ilk büyük çaplı NFT satışları arasında yer alıyor. İnternet üzerinden satılan dijital eserler NFT aracılığı ile, yani İngilizce açılımı ile 'non-fungible token' ile sertifikalandırılıyor.
NFT, geçtiğimiz günlerde 'Beeple' ismiyle de bilinen Mike Winkelmann adındaki sanatçının tamamı dijital ortamda yer alan eserini 69 milyon dolara satması ile gündeme gelmişti.
Dijital ortamda yer alan eserlerin varlığını ve gerçekliğini temsil eden sertifikalar olarak da tanımlanabilen NFT'ler aynı zamanda nadirliği ve mülkiyeti de temsil ediyor.
https://www.youtube.com/watch?v=JFPFFfv_CY8&feature=youtu.be
İstanbul'da yaşayan ve uzun yıllar çeşitli gazete ve mizah dergilerinde çizerlik yapan Tarık Tolunay, son yıllarda yaptığı çalışmalarla İstanbul'daki tarihi detayları ve şehrin günlük yaşamına dair ayrıntıları hikayelerle birleştirerek kendi yorumu ve figürleriyle haritalarına aktarıyor ve illüstrasyonlardan oluşan İstanbul haritalarını 'Fractal İstanbul' isimli projesinde birleştiriyor.
Tolunay, diğer eserlerini de çok geçmeden NFT olarak satışa sunmayı planladığını belirtiyor:
"Fractal Istanbul birçok mecraya uygun olarak hazırlanmış bir proje. Aslında NFT olarak üretilmedi ama o mecra için de çok uygundu. Kripto dünyasını uzun süreden beri izliyorum. Son 2-3 aydan beri de bu NFT dünyasını araştırdım, içime sindirdim ve başladım. Bundan sonraki eserleri de yavaş yavaş satışa çıkarmayı düşünüyorum"
- NFT nedir: İnternetten kolayca indirilebilen bir dijital eser, nasıl 70 milyon dolara alıcı buldu?
- Hızla büyüyen kripto sanat dünyası: Sanatçılar ve koleksiyoncular ne diyor?
'NFT daha adil bir sistem vadediyor'
Günümüzde kullanılan şekli ile NFT, sanatçılara hem ekonomik anlamda hem de erişilebilirlik anlamında pek çok avantaj sağlıyor.
Örneğin bu sistem sayesinde sanatçı, müzayede şirketlerini ya da sanat galerilerini aradan çıkararak, doğrudan alıcılara ulaşabildiği gibi, satılan dijital eser yeniden el değiştirdiğinde de değişen yüzdelerde pay alabiliyor.
Tolunay bütün bu gelişmeleri olumlu karşılıyor:
"Galericiler, yayıncılar gibi aracılardan kurtulmuş oluyoruz. Bu tarz aracılar ana aktör olan yaratıcıya çok küçük rakamlar layık görüyor. Galeriler yüzde 60-70 civarında komisyon alıyor. Ama şimdi bu yeni platformlarda benden yüzde 15 komisyon alındı. Az değil ama şu anki sistemdeki komisyon oranlarına göre daha az can acıtıcı. NFT bize daha adil bir sistem vadediyor, bu güzel bir önerme" diyor.
NFT'ler tıpkı Bitcoin ve diğer kripto para birimleri gibi, blockchain (blok zinciri) teknolojisini kullanıyor ve yapılan alışverişler bu teknoloji üzerinden kayıt altına alınıyor.
Tolunay, 'Pandemi' eserinin blockchain üzerinden satılmasını sanatın değerinin ispatlanması anlamında önemli olduğunu da vurguluyor:
"Bu satışla Fractal İstanbul'un değeri de günlük hayatta ispatlanmış oldu ve benim adım da dijital sanat dünyasında bir yere oturmuş oldu. Bu gurur verici bir şey. Tabii, tedirginlik de vardı. O mecraya girdiğinizde beklentilerinizin karşılığını alamayabilirsiniz ve hayal kırıklığı da yaşayabilirsiniz. Ama ben iyi konumlandığımı hissediyorum ve beklediğim bir sonuçla karşılaştım."
'Pandemi' eserinin satışa koyulduktan birkaç saat sonra alıcı bulduğunu söyleyen Tolunay bu başarının sebebini bir kent olarak İstanbul'a bağlıyor.
"İstanbul o kadar bilinir ve büyülü bir şehir ki kendisini nerede gösterse ilgi topluyor. Başka açıdan bakacak olursak da NFT dünyasında yer alan fütüristik işlerin içine camileri ve köprüleriyle susam kokulu İstanbul'u koymak onu diğerlerinden ayırdı tabii."
https://twitter.com/tariktolunay/status/1370183245753679875
'NFT bir amaç değil bir araç'
Geçtiğimiz Ekim ayında BBC Türkçe'ye verdiği bir röportajda aylar süren çalışmalarla tamamladığı 'yaşayan ve zamansız' İstanbul haritalarının hikayesini anlatan Tolunay, bir sanatçı olarak çağa ayak uydurmanın önemli olduğunu düşünüyor, NFT'nin bir amaç değil bir araç olduğunu söylüyor:
"Ben hala kendimi kentçizer olarak ifade ediyorum. Bir NFT artisti değilim, kentçizerim. NFT bir amaç değil bir araç olmalı. Ben ilkel çağlarda yaşasam mağara duvarına resim çizerdim, Ortaçağ'da olsam yağlıboya resim yapardım. 1800'lerde yaşasaydım matbaa ile eserlerimi insanlara ulaştırmaya çabalardım. Bu çağda yaşıyorum ve bugün yeni bir araç çıktı, bunu da kullanıyorum. Bunların hepsi bir araçtır. Üzerine resim çizildiğinde duvar bir araçtı, şimdi de NFT de bir araç. Amaç para kazanmak da değil, amaç iletişim" diyor.
'Görsel sanatlar buzkıran rolünü üstlendi'
Tolunay dijital dünyadaki bu yeniliğin görsel sanat dalları adına önemli bir gelişme olduğunu da savunuyor:
"Bu konularda genelde müzik ve sinema sektörü önde gider ama biz şu anda bu konuda öncü olarak konumlandık bu da büyük bir şansımız. Görsel sanatlar olarak bir nevi bir buzkıran rolünü üstlendik. Dünyada yükselen bu trende Türk sanatçılar da çok hızlı uyum sağladılar" diye ifade ediyor.
Refik Anadol ve Murat Pak gibi isimler de kripto sanat dünyasında isminden söz ettiren iki Türkiyeli sanatçı.
Son günlerde NFT'lerin geleceği üzerine farklı yorumlar yapılıyor. NFT'leri pandemi nedeniyle daha fazla dijital dünyada olunmasının tetiklediği ve bu hevesin adeta bir 'balon' gibi söneceği görüşü oldukça yaygın. Ancak NFT furyasının devam edeceğine inananların da sayısı az değil.
Tolunay NFT'nin sanat dünyasını olduğu gibi pek çok sektörü etkileyeceğini ama bu değişim konusunda temkinli olunması gerektiğini düşünüyor.
"NFT'nin bir yenilik olduğu açık, şu anki sisteme göre daha adil işlediği de söylenebilir. Ama bunu kutsal bir kurtarıcı olarak görmemek lazım, ya da bir 'devrim' olarak nitelendirmememiz lazım. Sanat dünyasında şu an kullanmakta olduğumuz, aksayan tarafları olan sistemi düzeltebilir. Ama bu tatlı rüyaya hemen inanmamalıyız. Gerçek hayatta bunun nasıl şekilleneceğini önümüzdeki günlerde göreceğiz" diye açıklıyor.