Yaşam

New York Times'ın ilk kadın yayın yönetmeni: Jill Abrahamson

The New York Times gazetesinin 160 yıllık tarihinde ilk kez bir kadın genel yayın yönetmeni oldu.

30 Ekim 2011 03:00

T24 - The New York Times gazetesinin 160 yıllık tarihinde ilk kez bir kadın genel yayın yönetmeni oldu. New Yorker dergisi, 24 Ekim'deki kapağına New York Times Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Jill Abrahamson'u taşıdı. Abrahamson'un nasıl genel yayın yönetmenliği koltuğuna oturduğu yazıyı Milliyet gazetesi yazarı Mehveş Evin özetledi.


Mehveş Evin'in Milliyet Cadde'de "Basının en güçlü kadını" başlığıyla yayımlanan (30 Ekim 2011) yazısı şöyle:


BASININ EN GÜÇLÜ KADINI

New York Times, beş aydır Jill Abramson’un yönetiminde. Gazetenin ilk kadın yayın yönetmeninin hikayesi, gazetenin yakın tarihiyle ve basının geçirdiği büyük değişimle bağlantılı.



Bilmem kaç kişi farkında, yahut kaç kişinin umurunda? Dünyanın en saygın, Türk basınının en çok alıntılanan gazetelerinden The New York Times’ın yayın yönetmeni, artık bir kadın. Gazetenin 160 yıllık tarihinde bir ilk bu! Düşünün, bu kadar liberal bir ülkede, bu kadar liberal bir şehirde çıkan ‘demokrat’ tandanslı bir gazetede bile düşünülemez bir şey bu. New Yorker dergisi, 24 Ekim sayısının kapak konusunu Jill Abramson’a ayırmıştı. Doğrusu, Ken Auletta’nın kaleme aldığı 18 sayfalık yazının tadına doyamadım.

Zira yazı, sadece Abramson’un nasıl bu göreve geldiğini anlatmıyor. Gazetenin yakın tarihini, basının dijital devrimle başa çıkma çabalarını ve de patron-yayın yönetmeni ilişkilerini mercek altına alıyor. Her gazeteci ve medya patronu bu hikayeyi okumalı. Tabii kimse bunu yapmayacak, biliyorum. O zaman hizmet benden.



Hiçbir kadın yönetmen olamaz


* Çok değil, 40 yıl önce bir kadının yayın   yönetmeni olması düşünülemezdi bile. 1962 tarihinde Eileen Shanahan, gazetenin yazı işleri müdürü Clifon David’le görüşmeye gider. “Tek istediğim iyi bir muhabir olmak” der, editör olma isteğini  gizler. Clifton “Çok güzel. Çünkü bu gazetede hiçbir kadın editör olamaz” der.

* 1970’lerde gazetede kadın ve azınlıklar, ikinci sınıf vatandaş muamelesi görür. 425 muhabirin yalnızca 25’i kadındır. Ne yazar, ne fotoğrafçı, ne de temsilci olarak vardır kadın. Tek bir zenci, muhabirlikten ötesine yükselemez.

* Harvard mezunu Jill, mesleğe Time dergisinin Boston bürosunda çalışan bir arkadaşı vasıtasıyla, dışarıdan iş yaparak başlar.  1980’deki başkanlık seçimlerinde NBC’de araştırmacı olarak çalışır. Saygın bir hukuk dergisinde editörlüğe yükselir, kitap yazar.



Yayın yönetmeniyle kapışma


* Abramson, 1986’da Wall Street Journal’da muhabir olur, önemli bir davayla ilgili bir kitap daha yayımlar. 1997’de New York Times’a çağırılır ve 2000’de gazetenin Washington büro şefi olur. Böylece ilk kez bir kadın, NYT’da bu görevi üstlenir.

* Washington kulislerine hakim, 20 yıl önceki detayı bile hatırlayan Jill Abramson, şefliğinde daha fazla kadına yer açar. Ancak aptallığa tahammülü yoktur, sert çıkışlarıyla tanınır.

* Ancak Howell Raines’in 2001’de yayın yönetmenliğine gelmesiyle istifa etme noktasına gelir. Patronu Arthur Sulzberger’e konuyu açtığında, Sulzberger kalması için onu ikna eder.



Patronumun dostu demedi


* Raines döneminde skandallar patlar, bir muhabirin asparagas haber yapması gazetenin şöhretini iki paralık eder. Sonuçta Raines gider ve Abramson rahat bir nefes alır.

* Bill Keller koltuğa oturduğunda, iki sağ kolundan biri olarak Jill’i seçer. Şahane bir ikili olurlar. Hatta patronun dostu, yatırımcı Steven Rattner hakkında kritik bir dosyayı birinci sayfadan yayımlar.

* Sulzberger, dostuyla papaz olur ama yazı işlerinin kararına karışmaz! Abramson, yazı işleri ekibiyle New York Valisi Spitzer’in istifasına yol açan skandalları ortaya çıkarır.

* Abramson, köpeği hakkında bir köşe yazmaya başlar. 2010’da kendini yenilemek, gençlerin önünü açmak için gazetenin online baskısıyla ilgilenmeye başlar.



Nasıl seçildi?


* Yazı işleriyle internetin birbirinden çok kopuk olduğunu fark eden Abramson, enerjisini bu işe verir. İki ekibi başarılı bir şekilde kaynaştırır.

* Keller, emekliliğini istediğinde gazetenin yayın yönetmenleri adayları arasında Abramson’un adı geçer.

* Sulzberger, görüşmelerin neticesinde Abramson’u seçer. Gazetecilik ve yöneticilik yetenekleri tartışmasız olan Abramson, çocukluğundan beri hayranı olduğu gazetenin başına geçmeyi ‘gururla’ kabul eder.

* Gazetedeki değişim bununla da sınırlı kalmaz. Abramson, adaylar arasında adı geçen Dean Baquet’i ikinci adamı yapar. Baquet, NYT’da bu pozisyona yükselen ilk siyah...