T24 çeviri*
Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın, Donald Trump'ı basın toplantısında CNN muhabiriyle konuşmayı reddetmesinden dolayı övmesi şaşırtıcı olmamalı. Erdoğan otoriter bir kontrol sağlamak için daha geniş kapsamlı bir çaba ile bağımsız sesleri yıllardır ezmekte…
Bir zamanlar müttefik olan Erdoğan ve Gülen şiddetli bir şekilde rakipler ve Erdoğan Gülen’i Temmuz ayında başarısızlığa uğrayan darbeyi tezgâhlamakla suçluyor.
Darbe girişimi her ne kadar kabul edilebilir bir tehdit olsa da Erdoğan bu dönemi kendi kontrolünü sağlamlaştırmak için kullandı. Olağanüstü hal ilan ederek idari kontrolünü büyük bir şekilde genişletti, binlerce askeri tutukladı, yüzlerce şirketi kuşattı ve Gülen destekçisi olmakla suçlanan polis, öğretmen, hâkim ve savcılardan oluşan binlerce memuru tasfiye etti. Birçoğu, delil eksikliğine rağmen hâkim karşısına çıkmadan tutuklandı.
Bay Erdoğan’ın basın üzerindeki baskısı da hızlandı. 120 civarında gazeteci darbe girişiminden beri tutuklu ve Gazetecileri Koruma Komitesi’ne göre Türkiye gazetecileri tutuklamada Çin’i geçmiş durumda.
Doğan Holding’in sahibi olan aile Türkiye’nin seküler düzeninde uzun zamandır söz sahibi olan bir aile ve 2009’dan beri Erdoğan’ın İslamcılığa dayanan AKP’siyle ters düşmekte. Bir kez daha hedef alınan şirketin daha fazla varlık kaybetme korkusuyla Hürriyet’in gazetecileri kovarak ve hafif derecedeki haberlerden bile vazgeçerek Erdoğan’ı yatıştırmak için yumruklarını çekmekte olduğu yaygın bir biçimde görülüyor.
Gülen’in yolsuzluğa ve Erdoğan’ın demokrasiyi baltalama çabalarına dikkat çekerek Türkiye’de fesat karıştırmaya çalıştığı hakkında pek şüphe yok. Ancak şu ana kadar Erdoğan, Gülen’in sınır dışı edilmesi için ihtiyaç duyulan bir kanıt sunamadı. Hiç şüphe yok ki Bay Erdoğan, Bay Trump’ın bu talep karşısında daha makul olacağına inanıyor.