Oyuncu Necati Şaşmaz'ın kardeşi Raci Şaşmaz ve senarist Bahadır Özdener’le olan birliktelikleri geçen yıllarda yaşadıkları anlaşmazlık nedeniyle parçalandı. Raci Şaşmaz ve Bahadır Özdener yollarına, "Eşkıya Dünyaya Hükümdar Olmaz"la devam ederken, Necati Şaşmaz bu hafta vizyona giren “Kurtlar Vadisi Vatan”la tek başına ilerliyor. Kardeşiyle arası bozulan Şaşmaz, "Ortanca kardeşimle (Raci Şaşmaz) görüşmedim. Ben kaza geçirdim. Gelmedi, aramadı. İkinci çocuğum oldu. Gelmediler. İlk çocuğum olduğunda bir kere gelip görmüştü. Ama açıkçası bunlar umurumda değil. Gelmezsen gelme anlamında değil. Gelemeyebilir, bunları kin yapmam. Onlar her zaman için çocuklarımın amcalarıdır" dedi.
Hürriyet'ten Cengiz Semercioğlu'nun sorularını cevaplayan Necati Şaşmaz'ın yanıtları şöyle:
Yurtdışında çeşitli projelerin olacakmış. Doğru mu?
- Evet. İngiltere’de görüşmelerimiz oldu. Bütün o coğrafyaya yönelmiş ve sevilmiş olan Polat Alemdar karakterini nasıl bir James Bond gibi yapabiliriz diye düşündüm. Tabii bu projenin İngilizce olması gerekiyor.
* İngiliz prodüksiyonu bir filmde yan karakter olarak mı göreceğiz Polat Alemdar’ı?
- Hayır. Ortak prodüksiyon olmasını istedim. Ben orada ana karakter olmalıyım ki bu çıkışı yapabileyim. Diğer türlü ne onlar amaçladıkları gibi Ortadoğu, Balkanlar ve Türk Cumhuriyetleri’ndeki geniş coğrafyaya hitap edebilirler ne de bana yarar. Çünkü o insanlar beni ikincil derecede görmek istemiyor.
* Orta Doğu’nun James Bond’u mu Polat Alemdar?
- Şu anda öyle. Doğunun yeni kahramanı. Polat Alemdar’ın Balkanlar, Türk Cumhuriyetleri ve Arap ülkelerinde gördüğü ilgiyi global hale dönüştürme çabasıyla İngiltere’de görüşmelerde bulundum. Aslında onun öncesinde Bollywood’la bir şey yapalım dedim. Daha çok kesime hitap ettiğimizi gösterelim.
* Bollywood daha mı yakın bize?
- Şu an için evet. Bizim bahsettiğimiz coğrafyaya onlar da açılmak istiyor zaten.
"Kore'de teklif geldi"
* İş mi yapacaksın onlarla?
- Evet. İki sinema filmi sözleşmemiz oldu. Birisini onlar yazmaya başladı, diğerini biz. Kore de bunu duyduktan sonra ortaklaşa bir yapım çekmeyi teklif etti. Onlarla görüşmelerimiz devam ediyor. Bunlar çok olumlu ve güzel şeyler. Onların sinema sektöründe yaptıklarını izleyerek bizim manifestomuzun ne olacağına karar vermemiz lazım. Niye biz İran sineması gibi olamıyoruz?
Niye Bollywood olamıyoruz?
Niye Çin aksiyon filmlerinin markaları gibi olamıyoruz? Bizim markamız ne olmalı? Acaba aksiyon mu? Drama mı?
* Türkler iyi aksiyon filmi çekebiliyor mu sence?
- Bizde o teknoloji ve imkanlar olsa çok daha iyisini yapabiliriz. Özellikle figürasyon eğitimi çok önemli. Dublör ve figürasyon eğitimi bizim en büyük kaybımız. Türkiye’de figürasyon ekibini eğitirsek bu sanayi çok büyür.
* Yurtdışında bunun özel eğitimleri var...
- Aylarca koreografi çalışıyorlar. Benim sahnelerimde mesela koreografiyi ben yaptım. Bugüne kadar yer aldığım dövüş sahnelerinin koreografilerini de ben yapıyordum.
"Ölmeyi de yaşadım, dirilmeyi de"
* 15 senede neler yaşadın kim bilir...
- Neler yaşamadım ki... Ölmeyi yaşadım, tekrar dirilmeyi yaşadım... İğne ile öldürüldüm. Zehirlenerek öldürüldüm. Tekrar adrenalin verilerek uyandım. Yaralanmalarım var. Çok yaralandım.
* Bu sahneleri profesyonel destek almadan oynayabiliyor musun artık sen?
- Oynadım. Şimdi öğretmeye çalışıyorum figürasyon arkadaşlara.
Bu yeni filmdeki bütün koreografiyi yabancı ülkede işin eğitimini almış birinin yapmasını çok isterdim.
Ama işte anlaşmazlıklarımız var. Dil büyük sorun. İngilizce ya da Türkçe bilecek o insan. Ya da buradan biri yurtdışına eğitim almaya gidecek ama sadece bu branşta.
Çünkü oraya giden, dublör yetiştirme eğitimi bile alsa, Türkiye’ye geldiğinde yönetmen olmak istiyor. Kimse bulunduğu yerde durmak değil, bir sonraki adıma geçme peşinde.
* Kalifiye olmuyor o zaman...
- Olmuyor. Büyük kayıplarımız da oradan kaynaklanıyor bence. Sanayi olarak da kayıplarımız oradan kaynaklı. Figüran bile “Ben ne zaman başrol oynayacağım?” diyor. Öyle geliyor zaten sete.
"Kurtlar Vadisi normal bir dizinin 5 katı masraflı"
* “Kurtlar Vadisi” neden iki yıldır yok ekranda? Bölüm başı çok para istediğini duyuyorum...
- Tekrar bölümlerin transferinden dolayı kanal kavgasına şahit olmuşsunuzdur. Demek ki değerli bir şeyden bahsediyoruz. Bir markayı almış oluyorsun. Sadece bir marka yüzü almak bile bedeldir aslında. Biz öyle bir bedel istemiyoruz... İkincisi, uluslararası bir iş yapıyoruz. Bulunduğunuz kanal bile internet üzerinden sonrasında izlenme kapasitesini doldurmuş oluyor.
* Peki diğer giderler?
- Dizi, bir mekanda geçiyor. Nedir o mekan? Bir köşk var mesela. Beş tane de oyuncu var. Köşkün kirası aylık 20-30 bin TL diyelim. Beş oyuncunun ücretini de veriyorsunuz. Dizinizi çekmeye başlıyorsunuz. “Kurtlar Vadisi” bir bölüm içerisinde minimum 24 mekan kullanıyor. 24 mekandan sadece birinin aylığı 30 bin lira. Ben normal bir dizinin yaptığının beş katı ücret çıkarıyorum prodüksiyon olarak. Örneğin ben senaryo yazmaya başladığım, yapımcılık yaptığım ilk zamanlarda, “Denizaltı istiyorum” dedim. Yazarken fark etmiyorsunuz maliyeti. Sonradan “Nereden çıktı bu denizaltı!” dedim.
* Sen yazdın bir de...
- Evet ama sonra tokat gibi çarpıyor bunlar yüzüne. Çünkü işin bütçesini yükseltiyor. Ben de bu durumu göz önünde bulundurarak “Bana bu bütçeyi verir misiniz?” diyorum kanallara.
Bir de zaten o dönemler benim ayrılık dönemlerimdi. Pana’nın hisselerini devraldığım için onların paralarının yatırılması gerekiyordu. Önceden yüzde 20’si benimdi, yüzde 80’ini almak zorunda kaldım.
* Raci ve Bahadır dışında kim vardı o dönemde?
- Cüneyt (Aysan), kardeşim Zübeyr ve Mehmet (Canpolat). Yani bu arkadaşlarla ayrıldığım dönemde benim zaten finansal desteğe ihtiyacım vardı.
"Türkiye'deki en iyi aksiyon oyuncusu benim"
* Türkiye’deki en iyi aksiyon oyuncusu sen misin?
- Ben miyim? Serdar (Akar) Hoca ile beraber benim evet.
* Bir önceki kuşakta Cüneyt Arkın vardı...
- Evet. Oynadığı Malkoçoğlu’dur, Kara Murat’tır ama adı Cüneyt Arkın’dır. Bende tam tersi. Ben ne oynarsam oynayayım Polat Alemdar’ım. Ya da Memati’yi oynayan arkadaşım Gürkan Uygun, ne oynarsa oynasın Memati’dir. O çizgiden sapamıyorsun.
* Peki, bundan sonra hep böyle mi olacak?
- Yok. Çünkü ben güzel projeler hazırladım. Sadece zamanım yok. O kadar güzel projelerim var ki, keşke onları çekmiş olsaydım.
* Türk televizyonlarının en çok para kazanan oyuncusu sensin...
- Diyorlar.
* Ben de diyorum!
- Öyle mi? Yok ya, ben Kenan’ı (İmirzalıoğlu) geçemem.
* İşte şimdi yakalamaya başladılar seni. Yıllarca Necati Şaşmaz 1 numaraydı.
- Öyle derler de benim boşluklarımı kimse hesap etmedi.
Onlar hiç boş kalmadı.
* İki sezondur “Kurtlar Vadisi” ekranda yok ama ondan geriye dönersen, gerçekten de Türk televizyonunda en çok kazanan isimsin...
- O da yapımcı ortaklığım olmasından kaynaklanıyor.
* Seni “Necati büyük bir şans yakaladı ve buradan yürüdü gitti. Başka bir şey yapsın da görelim” diye eleştiriyorlar.
- Biliyorum. Ben de keşke bunu gösterebileceğim imkanlarımı değerlendirebilseydim diyorum. Bunu yapabilmem için son iki yılım vardı. Ama o da benim çocuklarıma ayırmış olduğum zamandı. Yine de boş durmadım. Senaryo ürettim. 16 bölümlük bir dizi yazdım. İngilizce film yazdım. Ayrıca Hindistan için iki tane sinema filmi yazdım.
* Şimdi başka bir dramada ya da komedide oynasan çok rahat üstesinden gelebileceğine inanıyor musun?
- Tabii tabii. O donanıma sahip olduğuma inanıyorum.
"Oyunculuğu Kurtlar Vadisi okulunda öğrendim"
* İngilizcen iyi mi? İngilizce çekilecek bir filmde oynayabilecek durumda mısın?
- Evet. Ama uzun yıllar sadece yurtdışına çıktığımda kullanıyorum İngilizceyi, bu da hafif geri çekiyor. Dilin biraz nankörlüğü var ama çabucak düzelebilecek bir şey.
* Usta oyuncular senin oyunculuğunu da eleştiriyor, bu konuda ne diyorsun?
- Ben çok önemli bir okulda okudum. “Kurtlar Vadisi” okulunda. Burada oynadığım oyuncular devlet konservatuvarındaki hocalardı, başkanlardı. Bu insanlar bana çok şey öğretti. Normalde bir okulu bitirmek 4-5 yıl alır. Ben 10 yıl okudum. Çalıştığım yönetmenler; Osman Sınav, Serdar Akar, şu anda Sadullah Şentürk, Doğan Ümit Karaca... Onlardan çok şey öğrendim. Kurgudan da çok şey öğrendim. Türkiye’de şu anda yönetmen asistanlığı yapanlar maalesef kurguya girmiyor, tembel bir ekip oluşmaya başladı. Bu sebeple ben büyük bir donanım elde etmiş oldum.
* Kurguya meraklı mısın?
- Evet. Filmin kurgusunu da yapmak zorunda kaldım. Çünkü Serdar Hoca’nın diziye devam etmesi gerekiyordu, bazı sahneleri ben çektim. Hatta fragmanı da yaptım. Öğrendiklerimi güzel kullandığımı düşünüyorum ama kullanabileceğim başka alanlarım olmasına rağmen Polat’ın kısıtlı bir alanı var.
* Neden?
- Öncesinde daha geniş bir alana hitap ediyordu. Alan derken; karakteristik anlamda... Elif diye bir sevgilisi vardı ve duygusal sahneleri olabildiğince derindi. Elif öldükten sonra o anne, baba ve kız sevgisine dönüştürüldü.
* Kendi sesinle oynamadığın için de eleştiriliyorsun...
- İlk gün dublaja girdim. Osman Sınav geldi, “Arda diye bir arkadaş var, seni o seslendirsin” dedi. “Seslendirmemi kendim yapmak istiyorum” dedim, içeri girdim, denedim ve yaptım. Ama dublajımı yapmamın uzun zaman alabileceğini söylediler. Serdar Hoca da “Benim ona sette ihtiyacım var” dedi. 20 bölüm boyunca Arda seslendirdi beni. Sonra Osman Hoca’nın da kararıyla sesi değiştirmeye karar verdik. Ben tekrar denemek istedim ama şunu fark ettim; “Kurtlar Vadisi” o kadar yoğun ve zor çalışmalar altında çekiliyor ki, dublaja da gidersem soluk alamayabilirdim. Bir korku aldı beni ve Umut adında bir arkadaşımız seslendirmeye başladı.
* Artık pek çok iş sesli çekiliyor...
- Şu anda evet... Filistin filminde ben kendi sesimle oynadım. Umut sağ olsun şöyle demişti; “Senin kadar canlandıramamış olabilirim.” Çok iyiydi çünkü. İngilizce vardı, Arapça vardı. Bunların hepsini en doğalıyla konuşmuştum. Sadece o zaman kardeşimle konuştuk.
Dedi ki; “Seyirci sesini yadırgayacak. Dizinin birinci bölümü falan olsa olabilir de gel bu filmde yapmayalım.” Ben çok üzülmüştüm, çünkü çok emek vermiştim.
"Kimse direkt laf söylemiyor"
* Siyasi konularda son dönemde çok eleştirildin. Ne diyorsun?
- Çamur at izi kalsın politikası. Birincisi; kimse direkt laf söylemiyor. Kurşun askerle laf söylüyorlar. İkincisi söylenenler boş laflar. Ben sadece işimle cevap veririm. Beni tanıyanlar bilir. Kimse o sözlere inanmaz. Ben hiç kale almadım.
"Figüran, tüm bölümün kötü olmasına yol açabilir"
* Bugün ekranda “Söz”, “İsimsizler”, “Savaşçı” ve sizinkilerin çektiği “Eşkıya Dünyaya Hükümdar Olmaz” var. Nasıl bakıyorsun onlara? “Kurtlar Vadisi”nin boşluğunu dolduruyorlar mı?
- Boşluğu 5-6 tane işle doldurmak demek zaten başlı başına “Kurtlar Vadisi”nin ağırlığını göstermiş oluyor. Birazcık buradan, birazcık oradan derken boşluğu doldurmuş gibi hissedebilirler. Ama ben hiçbir işe kalitesiz demem. Niye demem? Çünkü emeğe saygım var. Her iş bence kalitelidir. Yeter ki bir bütünlük olsun.
* Seyrediyor musun o işleri? Arada bakıyor musun?
- Denk geldiğimde bakıyorum.
* Çatışma sahneleri falan çıktığında “Olmamış” diyor musun?
- Demiyorum, çünkü geçmişte bizim için de söylüyorlardı. “Allah kolaylık versin” diyorum zadece. Kolay iş değil çünkü. Zor iş. Bir figüran, bütün bölümün kötü olmasına ya da tam tersi bir figüran bütün bölümün iyi olmasına yol açabiliyor.
"Dizi için görüşmelerimiz devam ediyor"
* Hem dizinin bütçesi hem de senin oyunculuk kaşen yüksek. Bu şartlarda “Kurtlar Vadisi” yeniden ekrana gelecek mi?
- Filmden sonraya erteledim bu konuyu. TRT ve diğer kanallarla görüşüyoruz.
Görüşmelerimizin karşılıklı imkanlar doğurabileceğini düşünüyorum.
* Daha önceki filmler vizyona girdiğinde diziniz de ekrandaydı ve bu bir avantajdı. Şimdi ilk kez dizi olmadan filminiz vizyona girdi. Sence bu durum gişeyi olumsuz etkiler mi?
- Çok özlem olduğunu fark ettim. Bu nedenle olumlu etkileyeceğini düşünüyorum. Sonucunun iyi olacağını düşünüyorum. Filmi kurgu esnasında belki 20 kere izlemişimdir. İzlenebilecek bir film oldu. Hâlâ da izliyorum. Mesela dizide kendimi ikinci kez izlerken sıkılırım ama bunda sıkılmadım.
"Tehditlerden dolayı silah almıştım"
* Silahın var mı? Meraklı mısındır?
- Ruhsatlı bir silahım var. Bir dönem çok fazla tehdit aldığımız için almak zorunda kalmıştım.
* Polat Alemdar’ın etkisinde kaldığını düşünüyor musun? Polat, duruşuna yansıyor gibi...
- Bende hiç olmadı öyle bir durum. Sert ve dobra bir yapım var. Lafımı esirgemem. Hareketlerim ve tavırlarım belki ağır kalabilir. Ama birebir konuşmamda insanların algılarını yıkıp kalkmışımdır. İnsanlar önyargıyla bakıyor ama tanışınca önyargılar yıkılıyor.
"Çocuklarım büyüyünce 'Bizim amcamız mı var? Neden söylemediniz' diyecek"
* İki çocuğun var değil mi? Yıllar sonra ortak bir iş yapsa ve sonra küsseler, bir baba olarak ne yaparsın?
- Bu konuyu çok zor şekilde sordun... Evet, iki oğlum var, Ali Nadir ve Yusuf Emir. Sanırım bu konuda babamın yaptığını yaparım. Babam sabırla karşılık veriyor. Allah hiçbir babaya bunu yaşatmasın. Eşim de bana bir gün “Acaba çocuklarımız aynı şeyi yaşarlar mı?” dedi. “Kader bu, biz çizemeyiz kaderlerini, biz onlara sadece yol gösterebiliriz” dedim. Kaderi Hak yazmış, biz orada kendi rolümüzü oynuyoruz.
* Baban kulaklarınızdan tutup “Gelin bakalım, nedir sorununuz?” demedi mi?
- Zor durumda bıraktın beni. Sanki ben doğruyu, o (Raci Şaşmaz) yanlışı seçmiş gibi bir durumda bıraktın. Ben asla öyle bir şeye girmem. İnsanlar tercihleriyle yaşarlar. Ben onun da kendince doğru kararlar aldığına inanıyorum. Biz aynı işi aynı yerde yapmak zorunda değiliz. Belki de güçlü iki karakterin aynı yerde olması zıt kuvvetler oluşturabilir. Benim kırgınlığım yok.
* Yokluğu paylaşmak kolaydır da varlığı paylaşmak zordur. Varlığı mı paylaşamadınız Raci’yle?
- Benim varlığım yok ki... 250 gram midemiz var. Bunu toprakla da doldurabilirsin nihai olarak, şu anda yediğin yemekle de doldurabilirsin. Ben varlığı hayatım boyunca tatmadım. Geldiğinde de elhamdülillah, gittiğinde de elhamdülillah diyebilmiş insanlardanım.
"Kaza geçirdim aramadı, çocuğum oldu gelmedi"
* Kardeşlerinle görüşüyor musun?
- Küçük kardeşimle (Zübeyr Şaşmaz) birkaç kez nasip oldu. Ama ortanca kardeşimle (Raci Şaşmaz) görüşmedim. Ben kaza geçirdim. Gelmedi, aramadı. İkinci çocuğum oldu. Gelmediler. İlk çocuğum olduğunda bir kere gelip görmüştü. Ama açıkçası bunlar umurumda değil. Gelmezsen gelme anlamında değil. Gelemeyebilir, bunları kin yapmam. Onlar her zaman için çocuklarımın amcalarıdır.
* Senin yeğenlerin var mı?
- Yok. Ama olsaydı kimse görmeme engel olamazdı. Ben de kimseye engel olmam. Belki bunu yaşamış olduğum için. O (Raci) bu duyguları yaşamış olsa, ne demek istediğimi anlayacak. Çocuklar büyüdüğünde “Bizim amcamız mı varmış, niye söylemediniz?” sorusuyla karşılaşacağımdan eminim. O yüzden ileride nasıl açıklayacağım diye düşünüyorum bazen.
"Oğlumu severken özür diliyorum"
* Baba olmak hayatında neleri değiştirdi?
- Aslında çok şey değiştirdi ama bir taraftan da bir şey değiştirmedi. Hâlâ koşuşturma içerisindeyim.
* Çocuklarına zaman ayırabiliyor musun?
- Bazı pişmanlıklarım var. İlk çocuğum doğduktan sonra Pana’dan ayrılma cenderesinin içine düştüm. Gece ya da gündüz eve geldiğimde kucağıma alıp “Oğlum sana zaman ayıramadığım için hakkını helal et” diyordum. Özür diliyordum severken. İlk çocuğumda yaşayamadığım süreci ikinci çocuğumda yaşadım. O anlamda mutluyum. Şimdi zaman ayırıyorum onlara. Çok keyifli bir şey baba olmak. Bu yaşta baba olduğum için belki de babalığı idrak edebildim. Daha genç olsaydım bu kadar idrak edemeyebilirdim. Yusuf Emir gezmeyi seviyor. Kucağıma alıp gazını çıkarıyorum. Gece gündüz fark etmiyor. Yusuf Emir gece uyanınca Ali Nadir de uyanıyor. İkiz gibiler.
* Romantik bir adam mısın?
- Çok duygusalım ama romantiğim diyemem. İkinci çocuktan sonra duygusallığım daha da arttı.
* En son neye ağladın?
- Kendi filmimizdeki bir sahneye ağladım.
"Şöhret çok büyük bir bela"
* Çocukların oyuncu olmak istese ne dersin?
- Çocuklarımın oyuncu olmasını çok istemem. Şöhret çok büyük bir bela. Şöhretin sıkıntısını yaşamalarını istemem. Ben çok şükür yaşamadım. Onlar Necati Şaşmaz’ın çocukları olarak doğdular. İleride bununla yarış içerisinde olmalarını istemem. Ama sektörün içinde isteyecekleri herhangi bir alanda onlar için ne yapmam gerekirse hazırım. Onlar isterlerse tabii. Zorlayıcı olmam.
* Üçüncü çocuğu düşünüyor musunuz?
- Hanıma sormak lazım. Olacaksa bir tane daha olsun. Kız çocuğu isterdim. Nasip olur inşallah. Bu arada eşime hayallerimi desteklediği için çok teşekkür ediyorum.