T24 - Müzeyyen Senar'ın kızı Feraye, 93 yaşındaki annesinin artık hiç kimseyi tanımadığını, hatta her gördüğüne "anne" dediğini söyledi. Feraye, "Böyle yıldızlar, ellerinde mikrofonla ölmeli" dedi.
Sabah gazetesi yazarı Savaş Ay, Bodrum'da Müzeyyen Senar'ı ziyaret etti. Ay'ın sorularına cevap veren Müzeyyen Senar'ın kızı Feraye annesinin artık kimseyi tanımadığından, Ay'la görüşmesinin mümkün olamayacağını söyledi. İşte Savaş Ay'ın o yazısı:
Senar'ın kızı: Yıldızlar sahnede ölmeli
Müzeyyen Senar'ı görmeye gittim. Ancak kızı Feraye, "Annem kimseyi tanımıyor artık, en son 2 yıl evvel sen çekmiştin fotoğraflarını. Bırak hatıralarda öyle kalsın" dedi ve ekledi: Böyle yıldızlar, ellerinde mikrofonla ölmeli.
Müzeyyen Senar'ı görmeye gittim Bodrum'da. Lakin bu muhteşem kadının son halini fotoğraflamak, yaymak, yayınlamak en azından vefasızlık ve ayıp olur. Kızı Feraye ve oğlu Ömer de aynen böyle düşünüyordu. "Savaş, annemizin fotoğraflarını son olarak sen çektin 2 yıl önce. Bırakalım belleklerde o kareler kalsın" dediler. Amacım bu haftanın MOLA'sını "Diva'nın Kızı"yla yapmaktı zaten. Öyle de oldu. Feraye ilk kez anlattı kendi özellerini.
Artık kimseleri tanımıyor
Bir divanın kızı olarak büyümek nasıl bir şey?
Hem harika hem de taşıması ağır. Bazı konulara beş sıfır önde başlıyorsun. Bazen de "Eh tabii yapar Müzeyyen Senar'ın kızı" diyorlardı. Ben güzel sesime rağmen bir türlü yırtamadım mesela. 20 yaşında Clup 12'de İlhan Feyman orkestrasında caz söyleyerek başladım, sonra sanat müziğine de döndüm ama hep "Müzeyyen'in kızı olduğu için sahne veriyorlar" dendi.
İçeride bir çocuk kadar masum ve munis yatmış uyuyor şimdi kraliçe. 93 yaşına geldi Savaş. Artık hiç kimseyi tanımıyor. Hepimize, her gördüğüne "anne" diyor. Zeki Müren sahnede öldü diye kıskanmıştı. Aslında Müzeyyen Senar gibi bir kadının şu hallere düşmesi kötü. O da şarkı söylerken sahnede, elinde mikrofonla ölmeliydi.
'Derdime yanamıyorum'
Yine de çok yararı olmuştur onun kızı olmanın. Eğitiminiz süper mesela.
Bu tarafını senin gibi yakınlarımız dışında pek kimse bilmez. Malum annem beni ve kardeşim Ömer'i daha ortaokuldayken İngiltere'ye öğretime gönderdi. Benim payıma bir rahibe okulu düştü. 1 hafta sonra yattığım okul yatakhanesinin camlarına demir parmaklık takmak zorunda kaldılar.
Neden ki?
Kaçıyordum çünkü. Özgür ruhluyum, anama çekmişim ya, daha o yaşta barlara kafelere gidiyordum kaçıp. Bir firarımda âşık olduğum adama, Cliff Richard'a rastladım. Konserden çıkmıştı. Öpüşürken resim çektirdim, rahibeler kıyameti kopardı. Resimlerimi de yırtıp attılar.
Birbirinizin aşklarına, evliliklerine karıştınız mı?
Hayır asla. Ne ben annemim ne annem benim aşklarımıza karışmadık. Ara sıcakları saymazsak o da 3 kez evlendi Savaşçım.
Sen 2 evlilik yaptın diye biliyordum.
İlk evliliğim ayakkabı kralları Tanca'ların veliahtı Lemi Tanca'yla oldu. 7 ayda boşandık. Yıllar sonra da o devrin en yakışıklı başarılı sinema oyuncusu Kuzey Vargın'la evlendim. Ama pek bilinmeyen bir gizli evliliğim daha oldu. Annemin yaşlı şoförü Akif'le de evlendim. (Gülerek) Palavra evlilikti. Philip Morris'te çalışıyordum ve sıkılıp ayrılmak istedim. Kendi ayrılana tazminat vermiyorlardı. "Evli kadının kocası izin vermezse tazminatını alıp ayrılır" maddesi vardı. Annem plan yaptı. 20 yıllık şoförü Akif'le bana nikâh kıydırdı.
Evlilikler dışında güzel şeyler de vardır anlatacağın.
En önemsediği, eski devler bizim Boğaz'daki evde bir araya gelirdi. Hamiyet Yüceses, Perihan Sözeri, Zehra Bilir ve anam. 60'lık kadınlar buluşunca kız lisesi kantinine dönerdi ev. Birbirlerini mıncıra çimcire şakalaşır, 4'lü vokaller yaparlardı. En çok Ayşegül Durukan'ın sesini sevdi. O evlenip Amerika'ya gidince çok üzülmüştü.
Gelen giden çok mu?
En çok Tarkan ve Şevval Sam gelip gidiyor. Sezen Aksu her hafta telefon açar durum raporu alır. Sibel de çok arar sorar. Haa bu arada ben de mesane kanseri oldum ama annemin durumundan dolayı kendi derdime yanamıyorum bile.