Kültür-Sanat

'Mustafa Altıoklar'ın penisi nerede duruyor?

Film Yönetmenleri Derneği'nden küfürlerle istifa eden Altıoklar'a meslektaşı açıklamayla yanıt verdi.

21 Ocak 2011 02:00

T24 - Film Yönetmenleri Derneği'nden küfürlerle istifa eden Mustafa Altıoklar'a meslektaşı Handan Öztürk açıklamayla yanıt verdi.

Benim ve Roz'un Sonbaharı filmiyle tanınan yönetmen - yazar Handan Öztürk, Medyatava'ya gönderdiği email'le Mustafa Altıoklar'a cevap yazdı:

Mustafa Altıoklar'ın penisi nerede duruyor?

Modern çağda kurgulanmış kişilikler olarak bir insanın kendini ifade etme jargonundan yola çıkarak onun ahlaklı ve ahlaksız olduğunu söylemek çok zor.

Sonuçta dil düşüncelerin ifadesi olsa da kimi zaman düşüncelerimizin kırılma, zıddına dönme, delirme halleri olabiliyor. Daha da önemlisi günümüzde popülist dünyada kendimizi kabullendirmenin bir aracı haline gelerek “ben”den, esas niyetimizden fersah fersah uzaklaşabiliyor. Modern dünyamızda  “Dil’in Çatallanması”  da diyebileceğimiz bu sendromları,  büyük klanın suç sağaltıcı kuş tüyü yorganları altındaki uyku halleri de ne yazık ki artık rehabilite edemiyor.

“Ben”in ifadesi olma özelliğini, insanlık kültürü masumiyetini yitirdiği anda dil de yitirdi, saptamasına gönderme yapan bu girizgahtan sonra Mustafa Altıoklar’n yukarıdaki söylemini ahlaki açıdan eleştirisine girmeyeceğim belli olmuştur inşallah. Zaten ulaştığı her mecrada birileri zevkle, tadını çıkarta çıkarta bunu yapacaktır. Ahlak ve ahlaksızlık alanının hızla birbirine karıştığı giderek kocaman gri bölge oluşturduğu,  bu iki kavrama ait sahteliklerin üst gamdan kakfoni yarattığı ülkemizde detone bir koro daha oluşacaktır. O nedenle ben çok daha önemsediğim iki alt anlama dikkat çekmek isterim. Birincisi, söylenme monte edilmeye çalışılan anarşist eda.

İkincisi ise penisini fetişist bir baş aktör olarak gören “kutsal” önyargı… Resmi bir açıklamayı resmi olamayan bir dille yapmanın yaratıcılığı eğer lümpen mecralarda aranıyorsa  zaten o kafadan “resmi” olandan bile birkaç basamak tepetaklak aşağıya düşmüştür.

“Bu bir resmi açıklamadır” notunun,  erkek söylemlerinin ennnnn ana sayrıları olan,  anasını bacısını s….. tiğimin, A….. soktuğumun, s……tiğimin, G……..’ne koyduğumun kavramların kardeşi olan, s…….İmde değil ! iliştirmesi sahibini resmi bir anlayışı protestoya değil, direkt feodalizme ve onun anlı şanlı maço geleneğine bağlar. Protest olmak, anarşist olmak bir yana, burjuva kümesinden bile düşürür insanı. Olsa olsa dünyayı erkekliği ve erkeklik organı üzerinden algıladığı için erkeklikle ciddi meselesi olan lümpen ligine koyar.

Penisi fetişist baş aktör olarak görme kutsal önyargısına gelince… M. Altıoklar’ın beyanatındaki s… kim yerine bir kadın yönetmen vajinal argo kullanılsaydı  algılama normalitesi yine aynı düzeyde olur muydu acaba?

Kanıksanmanın hangi tuzaklarını hangi şiddetle aşıp bir bumerang gibi sahibine dönerdi? Beni bu yazıyı yazmaya iten ana ivme de bu zaten!

Sorumun ve benzetmemin oldukça naif kaldığının bilincindeyim. Ama işi tam da bu naifliğin çözeceğinin de bilincindeyim.  Kadınla erkek arasındaki bu basit ve doğal ayrım üzerinden hala asırlık insanlık kültürünün çözemediği, altında ezildiği kaoslar üretiliyorsa ve biz işimize geldiği zaman bu kaosları üreten anlayışın kavramlarına sarılıyorsak, bu kaosları ve bunların yol açtığı acıları güncellemekten ve bal kaymak ile beslemekten başka bir şey yapmayız.  Bu tavırla bulunduğumuz her yerde  demokrasi de kör topal ilerler sivil inisiyatifler de…

İşte bu nedenlerden ötürü,  bilinçaltı modellerini iktidar ve devlet kurumları oluşturduğu, sıkıştığında geleneksel ve feodal söylemlere başvurulduğu için doğru düzgün yol almayı beceremeyen ülkemizdeki sivil örgütlenmelere kuşkuyla bakan beni, M Altıoklar’ın dört yıl boyunca verdiği mücadelenin boşa çıkmasının ve onun bu mecradaki idealizmin yara almasının, ruhumda yarattığı ortaklık duygusunun dışında tutuyor. Beni, onun yanlış ifade edilmiş bu haklı delirme halinden beslenen öfkesinden, acından ve hayal kırıklığından uzak kılıyor.