Gazeteci-yazar Murat Yetkin, 103 emekli amiralin ortak imza attığı bildiriye ilişkin olarak, "Montrö tartışması ve emekli amirallerin açıklaması Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan ve hükümeti neden bu kadar öfkelendirdi? Emekli amirallerin açıklamasında hükümeti bu kadar öfkelendiren acaba, açıklamada Anayasanın temel ilkelerinin -ki burada ima edilenin laiklik ilkesi olduğu sonucu çıkarılabilir- değişmemesi gerektiği söylenmesi mi?" düşüncesini dile getirdi.
Yetkin yazısında, "İsim verilmeden Tuğamiral Mehmet Sarı’nın üzerinde üniformasıyla bir İslami cemaat toplantısına katıldığının ortaya çıkmasına tepki gösterilmiş olması mı? Atatürk’ün Türkiye’ye çizdiği çağdaş rotadan uzaklaşma çabalarının kınanması mı? Muhtemelen Montrö tartışmasının Cemaat toplantısında görüntülenen amiralle aynı metinde yer alması işi şirazesinden, tartışmayı Montrö tartışması olmaktan çıkardı. Yoksa emekli amirallerin ordu içinde 15 Temmuz 2016 askeri darbe girişimine yol açacağı endişesini mi taşıyor hükümet? Ya da bu açıklama üzerinden darbe tehdidini AK Parti (ve belki de MHP ve Saadet) tabanına hatırlatıp anketleri tersine çevirici yeni bir siyasi toparlanma hamlesi mi gözetiyor?" ifadesini kullandı.
Yetkin şunları kaydetti:
"Hükümet kanadı açıklamaya imza atan emekli subayları “FETÖ’cü” imasıyla suçluyor. Bu denizcilerin ciddi kısmı Fethullahçı savcı ve hakimlerin marifetiyle Ergenekon-Balyoz davalarında tutuklandığı, yargılanıp mahkûm olduğu için emekliliğe mecbur edilmişlerdi. O davalar sürerken bugün onları “FETÖ’cü” olmakla suçlayan AK Partili siyasetçilerin tamamı “kıblemiz bir” diyerek Fethullahçılara övgüler düzüyordu. Daha ilginci, imzacıların çoğunun “Mavi Vatancı” olması ve Erdoğan’ın son AB Zirvesine dek izlediği Doğu Akdeniz siyasetini desteklemesi.
Montrö Sözleşmesi, 1924 Lozan Antlaşması gibi, Türkiye Cumhuriyeti’nin iki kurucu anlaşmasından biri. Türkiye’nin deniz egemenlik haklarının temeli. Dönemi Dışişleri Bakanı İsmet İnönü başkanlığındaki müzakere heyetinde genç bir deniz subayı olarak yer alan, geleceğin Cumhurbaşkanı Fahri Korutürk’ün anılarından Montrö’nün neden bu kadar önem taşıdığını bu bağlantıdan okuyabilirsiniz.
Montrö tartışması bundan önce 2019’da Kanal İstanbul nedeniyle de alevlenmişti. Son Montrö tartılması ise Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın kadına şiddete karşı İstanbul Sözleşmesinden çıkma kararı üzerine TBMM Başkanı Mustafa Şentop’un -bir gazetecinin sorusuna verdiği cevap üzerine başladı. Şentop, konuya sadece hukuk tekniği açısından yaklaştığını söylese de kamuoyu algısı açısından tartışma önce Montrö’ye, şimdi de darbeciliğe kaydı.Şimdi herhalde Cumhurbaşkanı Erdoğan nelere muktedir olduğunu gösterip emekli bürokratlara haddini bildirmek için Montrö Sözleşmesi’nden çıkmaya kalkmayacaktır. Zaten öfkelerini emekli askerlerden çıkaran AK Partililerin çoğu dahi Lozan ve Montrö bağlılıklarını vurguluyor. Gündemi pandemi gibi, ekonomi gibi konulardan AK Parti sularına çeviren bir tartışma sürüyor."
Ne olmuştu?
103 emekli amiral imzasıyla, TBMM Başkanı Mustafa Şentop'un Montrö Boğazlar Sözleşmesi'ne ilişkin sözleri sonrası başlayan tartışmalara ve Deniz İkmal Komutanı Tuğamiral Mehmet Sarı'nın "takke ve cübbe" giydiği bir fotoğrafının basına yansımasına ilişkin olarak ortak bir bildiri yayımlandı. Bildiride "Montrö; sadece Türk Boğazlarından geçişi düzenleyen bir sözleşme değil, Türkiye'ye İstanbul, Çanakkale, Marmara Denizi ve Boğazlardaki tam egemenlik haklarını geri kazandıran, Lozan Barış Antlaşmasını tamamlayan büyük bir diplomasi zaferidir" denilirken, Tuğamiral Sarı'nın görüntülerine ilişkin olarak da "Kabul edilemez nitelikteki bazı görüntüler, haber ve tartışmalar ömrünü bu mesleğe adamış bizler için çok derin bir üzüntü kaynağı olmuştur" ifadesi kullanıldı. Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı Fahrettin Altun bildiriye "Haddinizi bilin" sözleriyle tepki gösterirken, TBMM Başkanı Şentop da bildiri için "darbe çağrışımlı" nitelemesi yaptı.
TIKLAYIN | 103 emekli amiralin 'Montrö' ve 'tarikattaki amiral' bildirisine soruşturma başlatıldı
3 Nisan 2021 Cumartesi saat 22.54'te, imza listesindeki emekli amirallerden Cem Gürdeniz, Turgay Erdağ ve Ali Sadi Ünal'ın da yazarları arasında bulunduğu VeryansınTV'de paylaşılan, 103 emekli amiralin adı eşliğinde yayımlanan 4 Nisan tarihli bildiride şu ifadelere yer verildi: "Yüce Türk Milletine, Son zamanlarda gerek Kanal İstanbul, gerekse Uluslararası Antlaşmaların iptali yetkisi kapsamında Montrö Sözleşmesi'nin tartışmaya açılması endişe ile karşılanmaktadır. Türk Boğazları, dünyanın en önemli suyollarından biri olup, tarih boyunca çok uluslu antlaşmalara göre yönetilmiştir. Bu antlaşmaların sonuncusu ve Türkiye'nin haklarını en iyi şekilde koruyan Montrö; sadece Türk Boğazlarından geçişi düzenleyen bir sözleşme değil, Türkiye'ye İstanbul, Çanakkale, Marmara Denizi ve Boğazlardaki tam egemenlik haklarını geri kazandıran, Lozan Barış Antlaşmasını tamamlayan büyük bir diplomasi zaferidir. Montrö, Karadeniz'e kıyıdaş ülkelerin güvenliğinin temel belgesi olup Karadeniz'i barış denizi yapan sözleşmedir. Montrö, Türkiye'nin herhangi bir savaşta, savaşan taraflardan birinin yanında istemeden savaşa girmesini önleyen bir sözleşmedir. Montrö, Türkiye'nin II. Dünya Savaşında tarafsızlığını korumasına imkân yaratmıştır. Bu ve benzeri nedenlerle, Türkiye'nin bekasında önemli bir yer tutan Montrö Sözleşmesinin tartışma konusu yapılmasına/masaya gelmesine neden olabilecek her türlü söylem ve eylemden kaçınılması gerektiği kanaatindeyiz. Diğer taraftan; son günlerde basında ve sosyal medyada yer alan kabul edilemez nitelikteki bazı görüntüler, haber ve tartışmalar ömrünü bu mesleğe adamış bizler için çok derin bir üzüntü kaynağı olmuştur. TSK ve özellikle Deniz Kuvvetlerimiz son yıllarda; çok bilinçli bir FETÖ saldırısı yaşamış ve çok değerli kadrolarını bu hain kumpaslara kurban vermiştir. Bu kumpaslardan çıkarılacak en önemli ders; TSK'nin, anayasanın değişmez, değiştirilmesi teklif edilemez temel değerlerini titizlikle sürdürmesi zaruretidir. Bu gerekçelerle, TSK ve Deniz Kuvvetlerimizi bu değerlerin dışına çıkmış, Atatürk'ün çizdiği çağdaş rotadan uzaklaşmış gösterme çabalarını kınıyor ve tüm varlığımızla karşı çıkıyoruz. Aksi halde, Türkiye Cumhuriyeti, tarihte örnekleri olan, bunalımlı ve bekası için en tehlikeli olayları yaşama risk ve tehdidi ile karşılaşabilecektir. Türk Milletinin bağrından çıkan şanlı bir geçmişe sahip, Ana ve Mavi Vatan'ın koruyucusu Deniz Kuvvetleri Komutanlığı personelinin Atatürk ilke ve devrimleri doğrultusunda yetiştirilmesi elzemdir. Ülkemizin her köşesinde denizde, karada, havada, iç güvenlik bölgesinde ve sınır ötesinde fedakârca görev yapan, Mavi Vatandaki hak ve menfaatlerimizin korunması için Atatürk'ün gösterdiği yolda canla başla çalışan cefakâr Türk Denizcilerimizin yanındayız." İmza atanlar:
VeryansınTV'de yayımlanan metine; daha sonra yapılan güncellemeyle "Deniz Şehitlerimizi anarak Saygıyla duyururuz" ifadesi eklendi. |