T24 Haber Merkezi
Gazeteci-yazar Murat Yetkin, AB Komisyonu Başkan Yardımcısı ve Yüksek Temsilcisi Josep Borrell'in Dışişleri Bakanı Hakan Fidan'ın Avrupa Birliği Dışişleri Bakanları Gayriresmi (Gymnich) toplantısına katılımından önce birliğin Türkiye ile ilişkilerini yansıtan ifadelerini yazdı.
"Borrell, Birliğin Türkiye’ye yönelik ortak düşüncesini nihayet açıkladı. AB’nin Türkiye’yi 5 yıl aradan sonra ilk kez davet edildiği toplantı öncesi Borrell’in verdiği mesaj Fidan’a pek de sıcak bir 'Hoş geldin' mesajı değildi" ifadelerini kullanan Yetkin, İspanya’nın Santander kentinde 25 Ağustos’ta düzenlenen “Quo Vadis Europa- Nereye Avrupa?” konferansında konuşan Borrell'in “Kuzey Afrika’da artan Rus ve Türk etkisinin AB’nin bölgedeki ‘Akdeniz düzenini’ rayından çıkardığına” dikkat çektiğini yazdı.
"Aday değil rakip görülüyor"
Borrell'in “Afrika’da olup bitenler konusunda endişelenmeliyiz. Brüksel’e ilk geldiğimde Libya’da Fransızlar ve İtalyanlar vardı. Her zaman uyum içinde değillerdi ama oradaydılar. Bugün ise Libya’da Avrupalı kalmadı, sadece Türkler ve Ruslar var. Libya kıyılarındaki üsler artık Avrupalılara değil, Türkiye ve Rusya’ya ait. Bu bizim öngördüğümüz Akdeniz düzeni değil” dediğini aktaran Yetkin, şu ifadeleri kullandı:
"Bu birkaç cümle iki şeyi göstermektedir. Birincisi, AB’nin Türkiye’yi bir aday olarak değil, bir rakip olarak gördüğü ve en önemlisi bir Avrupa ülkesi olarak görmediğidir. Türkiye ile Avrupa Birliği arasındaki ilişkiler Temmuz 2016’daki darbe girişiminden bu yana kötüleşti. Uzlaşma çabaları başarısızlıkla sonuçlandı. Birlik 2015 yazından 2016 baharına kadar büyük bir göçmen dalgası yaşarken, AB bu akışı durdurmak için Türkiye ile anlaştı. Müzakere edilen iki anlaşma yasadışı göçmen akışını kesti. Bunun karşılığında Türkiye de zaten bir süredir siyasi nedenlerle geriye giden ilişkilerini yeniden rayına oturtmak istiyordu.
Ana noktalar katılım sürecinin önündeki engellerin kaldırılması, Gümrük Birliği’nin modernleştirilmesi ve Türk vatandaşlarına vize muafiyeti sağlanmasının yanı sıra her düzeyde diyaloğun arttırılmasıydı. Sonuç olarak AB, Türkiye’de ikamet eden Suriyeliler için altı milyar avro sağladı ki bu aslında Brüksel için ucuz sayılırdı. AB, anlaşmanın kendisine düşen diğer kısımları yerine getirmemek için çeşitli nedenler buldu."
"İki nedeni var"
Bunun iki nedeni olduğunu ifade eden Yetkin, şu ifadeleri kullandı:
"Birincisi, Kıbrıs meselesidir. Bu sorun çözümsüz kaldığı sürece her zaman ilerlemeyi engelleyecek en az bir veto olacaktır.
İkincisi ise Türkiye’nin insan hakları, hukukun üstünlüğü ve ifade özgürlüğü konularındaki kötü sicilidir. AB bu konulardaki olumlu gelişmeleri, yukarıda bahsi geçen dosyalarda herhangi bir ilerleme kaydedilmesi için şart koşmuştur"
"AB'ye katılım artık akademik bir konu"
Yetkin ayrıca, bunun en büyük nedeninin kültürel olduğunu da ekledi. "AB’nin üyelik kriterleri arasında din ya da kültür yer almasa bile bu kriterler dolaylı olarak mevcuttur" diye yazan Yetkin, şu ifadeleri kullandı:
"Türkiye’nin AB’ne katılımı artık akademik bir konudur. AB ve Türkiye değişmediği sürece bu gerçekleşmeyecektir. Türkiye’nin sanki artık Batı’nın bir parçası değilmiş gibi açıklamalar yaptığı da doğrudur. Örneğin, üyesi olduğumuz NATO karşıtı ifadeler haliyle tuhaf karşılanmakta ama AB verdiği sözleri tutmuş ve Türkiye’yi uzaklaştırmamış olsaydı şu anda tamamen farklı bir durumla karşı karşıya olurduk"