Zaman gazetesi yazarı Prof. Mümtaz'er Türköne, Türkiye tarihinin en uzun süren ve Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan başkanlığında ilk defa toplanan(30 Ekim 2014) Milli Güvenlik Kurulu’nda alınan kararlarda "Fethullah Gülen cemaatinin 'Kırmızı Kitap' olarak bilinen Milli Güvenlik Siyaset Belgesi'ne giremediğini" söyledi. "Girdiğine dair en küçük işaret olsaydı Havuz medyası ortalığı gümbür gümbür yıkardı" diyen Türköne'ye göre, açıklamada geçen "Legal görünüm altındaki illegal yapılar" ibaresi, "akla daha çok PKK'nın devlet egemenliğine paralel yargı, asayiş gibi yapılar oluşturan Güneydoğu'daki KCK yapılanmasını getiriyor." "Erdoğan'ın Gülen cemaatini nitelemek için kullandığı bu tabiri hiç bir zaman 'paralel yapılar' olarak çoğul bir şekilde kullanmadığına" dikkat çeken Türköne, "MGK açıklamasındaki "paralel yapılar" ifadesi, Erdoğan'a değil Davutoğlu'na ait olmalı. Bu ayrıntı bize kapalı kapılar arkasında "paralel yapı" ve "kırmızı kitap" konusunda derin görüş ayrılıklarının ortaya çıktığını ve Erdoğan'ın istediği sonucu onca ısrara rağmen elde edemediğini gösteriyor" ifadelerini kullandı.
Türköne'nin Zaman'da "Paralel yapı' Kırmızı Kitap'a neden giremedi?" başlığıyla yayımlanan(31 Ekim 2014) yazısı şöyle:
Yaklaşık yarım gün süren MGK Toplantısında Erdoğan'ın bir aydır iddia ettiği istikamette bir karar alınmadı. "Paralel yapı" Kırmızı Kitap'a giremedi.
Girdiğine dair en küçük işaret olsaydı, Sabah gazetesinin çekingen ve ürkek haberi dışında Havuz medyası ortalığı gümbür gümbür yıkardı. Alınmaması, Kırmızı Kitap'tan veya Milli Güvenlik önceliklerinin yeniden kararlaştırıldığından yapılan açıklamada hiç bahsedilmemesinden belli. Türkiye'nin güvenlik öncelikleri ile ilgili bir gündem olsaydı, hiç olmazsa "güvenlik stratejisi müzakere edildi, öncelikler yeniden belirlendi" gibi bir ifade basın açıklamasında yer alırdı. Açıklamada "paralel yapılar ile mücadele"nin kararlılık ile sürdürüleceği vurgulanıyor. "Legal görünüm altındaki illegal yapılar" ibaresi, akla daha çok PKK'nın devlet egemenliğine paralel yargı, asayiş gibi yapılar oluşturan Güneydoğu'daki KCK yapılanmasını getiriyor. Ayrıca çok önemli bir ayrıntı var. "Paralel yapı" tabiri, 17 Aralık'tan sonra Erdoğan'ın cankurtaran simidi olduğu için özenle kullanılan bir tanımlama. Erdoğan yolsuzluk soruşturmalarına karşı Gülen Hareketi'ni "paralel yapı" tabiriyle düşmanlaştırarak bir cankurtaran simidi gibi kullanıyor, Erdoğan Hizmet Hareketi'ni nitelemek için kullandığı bu tabiri hiç bir zaman "paralel yapılar" olarak çoğul bir şekilde kullanmadı. "Paralel Yapılar" Davutoğlu'nun ifadesi. Başbakalık ve AK Parti genel başkanlığı görevini, Erdoğan'ın "paralel yapı ile mücadele kararlılığı"nı överek devir-teslim ettiği Davutoğlu başından itibaren "paralel yapılar"dan bahsetti, "her türlü paralel yapı" nitelemesini kullandı. Gece yarısı itibarıyla yayımlanan MGK açıklamasındaki "paralel yapılar" ifadesi, Erdoğan'a değil Davutoğlu'na ait olmalı. Bu ayrıntı bize kapalı kapılar arkasında "paralel yapı" ve "kırmızı kitap" konusunda derin görüş ayrılıklarının ortaya çıktığını ve Erdoğan'ın istediği sonucu onca ısrara rağmen elde edemediğini gösteriyor.
Erdoğan son bir ay içinde üç defa aynı cümlelerle dünkü MGK toplantısını kastederek, milli güvenliğe yönelik tehdit önceliklerinin yeniden belirleneceğini ve "paralel yapı"nın, yani doğrudan Hizmet Hareketi'nin Kırmızı Kitap'a gireceğini öne sürmüştü. Böylece savcıların soruşturma yürütürken bu yapıyı dikkate alacaklarını, Türkiye'ye dost devletlerin de bu tehdite karşı dikkatli olacaklarını söylemişti. Kırmızı Kitap'ın adli soruşturmaları etkileme ve dost ülkelerle paylaşılma özelliği olmadığı için bu sözlerin propaganda amaçlı olduğu belliydi. Nitekim Erdoğan Başbakan iken, Danıştay'ın yani en yüksek idarî mahkemenin bir dava dolayısıyla bu kitabı inceleme talebini "gizlilik" gerekçesi ile 2006 yılında geri çevirmişti. Aynı şekilde "gizli" olduğu için başka devletlerin bilgisine sunulamazdı. Milli Güvenlik Siyaset Belgesi, yani Kırmızı Kitap tehdit önceliklerini ve bu tehditlere karşı tedbirleri belirliyor. Bunun için MGK'da alınan kararlar Bakanlar Kurulu kararına dönüştürülerek askerlere "Milli Askeri Stratejik Konsept"i hazırlama görevi veriliyor. Özetle Erdoğan'ın propaganda taktiği ile Kırmızı Kitap'ın işlevi bir birine hiç uymuyor.
MGK toplantısı sonrasında yayımlanan açıklama Erdoğan'ın propaganda taktiğinin çöktüğünü gösteriyor. Erdoğan Kurul üyeleri tarafından ciddiye alınmamış. Sabah Gazetesi'nin "Paralel yapı Kırmızı Kitap'a girdi" haberi, daha öncekiler gibi bir yalan haber. Erdoğan'ın yere düşen sözünü bir uydurma haberle düştüğü yerden kaldırmaya çalışıyor.
17 Aralık'tan sonra dinlediğimiz bir çok masal gibi Kırmızı Kitap gündemi de geride kalıyor. Keşke birileri MGK üyelerinden birini yakalayıp sorsa: "Paralel yapı neden Kırmızı Kitap'a alınmadı" diye. Cumhurbaşkanı'nın neden ciddiye alınmadığını öğrenebilsek bundan sonraki masallara karşı daha hazırlıklı olmaz mıyız?