Politika

Muharrem İnce: Ben yaralı ölmesin diye uğraşıyorum, birileri bana cenazeyi taşıtmak istiyor

"AKP'nin yargısına Atatürk'ün partisini teslim etmeyiz"

13 Ağustos 2018 13:07

CHP'nin 24 Haziran'daki cumhurbaşkanı adayı Muharrem İnce, parti yöneticilerinin yerel seçime birlikte gidebilirdik  söylemlerine ilişkin olarak, "Ben diyorum ki yaralıyı tedavi edelim, ölmesin. Birileri de diyor ki, bırak ölsün, cenazeyi sen taşırsın" dedi. 

İnce, kurultay talebini asla yargıya taşımayacağını kaydederek, "AKP’nin yargısına Atatürk’ün partisini teslim etmeyiz! Böyle bir şey olmaz. Ben yokum o işte" ifadesini kullandı.

Duvar'dan Özlem Akarsu Çelik'in sorularını yanıtlayan İnce'nin söyleşisi şöyle:

Parti yöneticileri gelişmeleri sorduğumuzda ‘Biz Muharrem İnce ile el ele yerel seçime gidebilirdik ama kendisi sabretmedi’ diyorlar. Hatta yerel seçime sizin bu çıkışınız nedeniyle bir türlü hazırlanamadıklarını… (İnce burada söze giriyor)

Ortada bir yaralı var. Ben diyorum ki yaralıyı tedavi edelim, ölmesin. Birileri de diyor ki, bırak ölsün, cenazeyi sen taşırsın. Ben yaralı ölmesin diye uğraşıyorum, birileri de bana cenazeyi taşıtmak istiyor, farkımız bu.

Yerel seçime kadar bir tüzük kurultayı talebiniz olacak mı?

Bilmiyorum, arkadaşlar ne yapar ona bir şey diyemem. Biz partinin emrindeyiz. Biz partili adamız.

Kurultay talebinizi yargıya taşıyacak mısınız?

Yargı süreci asla! AKP’nin yargısına Atatürk’ün partisini teslim etmeyiz! Böyle bir şey olmaz. Ben yokum o işte. Atatürk’ün partisinin AKP’nin yargısına teslim edileceği bir süreçte ben asla yokum.

CHP’de, değişim öncesi toplanan son Merkez Yürütme Kurulu toplantısında Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu’nun bundan sonra partiyi zafiyete düşüreceklere ve hakaret edeceklere karşı disiplin sürecinin işletileceği yönünde bir açıklaması olduğunu yazmıştık. Bu sürecin disiplinle sonuçlanacağını düşünüyor musunuz?

Burası Cumhuriyet Halk Partisi. CHP yasalara, parti tüzüğüne uygun olarak yönetilir. Yaptığımız işlemlerin ve işlerin hiçbirinde hakaret yok, demokratik haklarını kullanıyor arkadaşlarım. Bunlar disiplin gerektirecek bir işlem değil onun için buna ben ihtimal vermiyorum. Böyle bir yola tevessül edeceklerini düşünmüyorum.

Tam tersine yazılı kuralları çiğneyen Genel Merkez. Örnek mi istiyorsunuz? 31 imza geri çekildi. Hangi kişiler bunlar? Liste var mı ortada? Verilen dilekçeye cevap var mı? Bunların hiçbirisi yok. Fikri Sağlar’ı ihraç ettik partiden değil mi? E aynı sözün daha ağırını söyleyenler terfi etti. Nasıl oluyor bunlar? Kişiye göre mi disiplin uygulaması var! Bunların hiçbirisi doğru değil. Bunlardan korkacak halimiz de yok.

Derdimiz partiyi tartıştırmak değil partiyi umut yapmak. Bu umudu yeniden yeşertmek, umudu çoğaltmak. Bununla uğraşıyoruz. Yoksa bizim terbiye edilecek halimiz yok. Yeterli terbiyedeyiz diye düşünüyorum.

Sizin “Erdoğan mevcut yönetimden memnun değil mi? Ben onu düşüremedim ama salladım. Bana ‘Saray destekli’ dediler. Saray destekli olan varsa o da mevcut yapıdır. Saray yüzde 22’yi mi ister yoksa yüzde 30’u mu ister?” açıklamanızın hakaret olarak yorumluyor CHP yöneticileri.

Hayır! Bu soruyu kendine sorsun. Neden sormuyor ki! Kendine sorabilir. Herkes kendine sorsun bunu bence. Benim hakaret gibi bir kastım yok ama doğru bildiklerimi söylemekten de hiç çekinmem, onları sonuna kadar söylerim. Ben sosyal medyada bana yapılan hakaretleri o kadar çok görüyorum ki, onlar ne olacak? Bize yapılanlar ne olacak? Yani CHP’de başka söz söyleyenlere hakaret etmek serbest, yönetenlere hakaret etmek yasak, böyle şey olamaz! Herkese yasak olsun.

CHP Merkez Yürütme Kurulu’nda yapılan değişiklik ne ifade ediyor sizin için?

Açıkçası ne diyeyim… 132’ydi, 136 oldu şimdi. 136 genel başkan yardımcısı değişti. Bu ne ifade ediyorsa!.. Hiçbir şey ifade etmiyor açıkçası. Bütün bu işlerin sorumlusu Bülent Tezcan mı? Tek başına o mu? Zaten Haluk Koç ile Tekin Bingöl aflarını istemişlerdi. Geriye kim kalıyor? Öztürk Yılmaz ile Bülent Tezcan. Bütün başarısızlığın sebebi Öztürk Yılmaz ile Bülent Tezcan mı? Böyle bir şey olabilir mi!

Başarsaydık onların sayesinde mi başaracaktık? Bu doğru değil. Bu en hafif tabiriyle gaz alma bile değil! Gazı bile almadı bu. 136… Değiştir babam değiştir. Doğru bulmuyorum bunları.

Toplantıya gelişinizde ‘yöneticiler kiracı, ev sahibi biziz’ dediniz. Ne demek istediniz?

Yöneticiler kiracıdır. Ben de yarın yönetici olursam kiracı olurum, onu kast ettim. Partinin en üst organı kurultaydır. Kurultay yetkisini iki yıllığına parti meclisine (PM) verir. PM de kendi içinden bakanlar kurulunu yani Merkez Yürütme Kurulu(MYK)’nu seçer. İki yıllığına kiracıdır. Tapu, yöneticilere ait değildir. Ben de yarın genel başkan olduğumda ben de kiracı olacağım. Derdim bu.

Şimdi diyorum ki, kiracı eve hor davranıyor, evin bakımını yapmıyor, çatısı akıyor, uygunsuz işler oluyor, doğru olmuyor. Şimdi biz ev sahibi olarak dışarıda olanlar, evin içindeki kiracı eve kötü davranıyor diye evin camlarını taşlamayalım diyorum. Kırmayalım, dökmeyelim, evi yıkmayalım diyorum, biz ev sahibiyiz diyorum. Yarın ben genel başkan olursam dışarıdakiler ev sahibi olur ben kiracı olurum. Biz tahliye et diyoruz, kiracılar evi tahliye etmiyor. Kiracılar evi tahliye etmiyor diye ev taşlanmasın diyorum.