New York Times, onun için 'modanın en önemli beyinlerinden' diyor. 'Modanın Oscar'ı olarak da bilinen Amerikan Moda Tasarımcıları Konseyi'nin 'uluslararası tasarımcı' ödülünü bu yıl o aldı.
Konsey başkanı Diane Von Furstenberg, "Bu ödülü sadece muhteşem koleksiyonları için vermiyoruz;" derken Dries Van Noten'ın 20 küsür yıllık tasarım geçmişi boyunca yaptığı çalışmaları ve bağımsızlığını da yüceltiyordu.
Etnik desenleri, baskıları, renkleri ve kumaşları kullanışıyla bilinen Van Noten'ın ilkbahar-yaz 2009 koleksiyonu ise, tasarımcının geçmişe bir perde çektiğini düşündürtüyordu. Ama ne perde! Sektörün ünlü moda gazetesi WWD'den tutun da Vogue editörlerine kadar herkes, Van Noten'ın yeni sezonun en iyi koleksiyonlarından birini sunduğu görüşünde birleşiyor.
Van Noten bugün 50 yaşında. Kariyerini, doğup büyüdüğü Belçika'nın Antwerp şehrinde sürdürüyor, boş zamanlarını bahçesiyle uğraşarak değerlendiriyor. Hayatını moda merkezlerinde sürdürmemekten son derece memnun; "Moda sirkini sağlıklı bir uzaklıktan izliyorum, birçok şeyi daha farklı açıdan görüyorum" diyor.
Yeni koleksiyonunu ve modaya 'ulaşılabilir' bakışını ise, Sabah'a anlatıyor...
Esin kaynağı: erkekler
- İngiliz tasarımcı Paul Smith, en büyük ilham kaynağının Portobello ve civarı olduğunu söylüyor. Siz nelerden esinlenirsiniz?
- Öncelikle, kumaşlara aşırı bir düşkünlüğüm var. Kumaşlar benim için hep vazgeçilmezdi ve bundan sonra da tasarımlarımın temelini oluşturmaya devam edecek. Dokunuşları, hissiyatları ve kıvrımları, benim başlıca ilham kaynağım. Kumaşlar, yaratıcı yönümü ortaya çıkarmamı ciddi şekilde teşvik ediyor.
- İlkbahar-yaz koleksiyonunuzu hazırlarken nelerden ilham aldınız?
- Yeni koleksiyonun çizgileri son derece sade. Bir erkek gardırobundan ilham aldım. Bunu da hassas bir form ve couture'ün el işçiliğiyle birleştirdim. Baskıları farklı bir prizmadan inceledim.
Silüetleri siyah-beyaz yatay ve dikey grafik baskılarla, kimi zaman da yumuşak pastel renk bloklarıyla tasvir ettim.
- Sizin en beğendiğiniz görünüm ve parça hangisi?
- Kulağa biraz klişe gelebilir ama inanın hepsini çok sevdim. 55 parçalık koleksiyonun her bir parçasını birbirinden bağımsız tasarladım ama her birini ayrı ayrı, çok beğendim.
- Floral ve etnik desenlerinizle biliniyorsunuz daha çok. Oysa bu koleksiyonda, sizin de dediğiniz gibi grafik desenler ağırlıkta. Bu 'yumuşak modernizm'in nedeni nedir?
- İlkbahar-yaz koleksiyonu için modern sanatın yalınlığından ve sadeliğinden çok etkilendim. Ama bu yalınlığı kıyafetlerde, sıcaklık ve zenginlikle birleştirdim. Koton poplin gibi maskülen kumaşların tazeliğini, ipek ve brokarla buluşturdum mesela. Veya beyaz bir erkek gömleğinin üzerine olağanüstü detaylı altın işlemeler yaptım.
- Bu sezon birçok modaevi, fütüristik ve avangart tasarımlara yöneldi. Siz ise 'kadınların günlük, pratik ihtiyaçlarını karşılayan bir koleksiyon'u tercih ettiniz. Bu geçici bir evre mi yoksa bundan böyle daha 'gündelik' bir Dries Van Noten mı göreceğiz?
- İlkbahar-yaz sezonu aslında geçmiş sezonlardan o kadar da farklı değil. Bir kopma değil de, evrim diyebiliriz. Bir önceki sezona bir tepkiydi belki de; çok güzel bir yemeğin üzerine yenen bir sorbe gibi. Yaratıcı sürecimin nasıl gelişeceğini, inanın ben de çok bilmek isterdim. Ama ne yazık ki, veya belki iyi ki de, öyle olmuyor. Gelecek sezonların neler getireceğini zaman gösterecek.
- "İnsanlara, mağazada satamayacağım şeyleri göstermeyi sevmiyorum," diyorsunuz. Moda nedir sizin için? İlla ki satılabilir ve giyilebilir mi olmalı? Modayı sanat olarak değerlendiremez miyiz?
- Bir 'yaratıcı' ve 'giyici' olarak modayı yaratıcı ve 'sanatsal' buluyorum. Ama modaya hiçbir zaman 'sanat' denemez. Bir tasarımcının kendi anlatımı bile, sanatsal içeriği içinde değişebilir. Modanın, bugün sanat denen şeyden daha ulaşılabilir olması gerektiğini savundum hem. Bugün de öyle düşünüyorum.
Givency - Dries Van Noten koleksiyonu
Moda sirkini sağlıklı bir uzaklıktan seyrediyorum
Birçok tasarımcı, modanın nabzının attığı yerlere taşınmayı tercih ettiği halde siz hâlâ Antwerp'te yaşıyorsunuz.
Bu, çalışmalarınızı nasıl etkiliyor?
- Moda artık global bir kavram. Belçika'da yaşamak tabii ki birçok şeyi farklı bir açıdan görmemi sağlıyor. Bir koleksiyonu tamamladıktan sonra Antwerp'e dönüyor moda sirkini sağlıklı bir uzaklıktan seyrediyorum.
- Diane Von Furstenberg, Martin Margiela, siz, Ann Demeulemeester, Walter Van Beirendonck ve daha birçok isim... Belçikalı moda tasarımcılarının modaya ve estetiğe yaklaşımı biraz daha farklı mı?
- Belçika'nın tarihi ve coğrafi konumu nedeniyle sanatsal anlamda hep deneyselsellik ön planda olmuştur.
Parizyen bir şıklık
Dünyada yakaşık 400 noktada bulunan Dries Van Noten tasarımları, Türkiye'de ise Beymen'de satılıyor. Van Noten'ın kolay kullanımlı ilkbaharyaz 2009 koleksiyonuna ipek, saten ve beyaz poplinler hâkim. Koton gömleklerle beraber giyilen altın işlemeli etekler, Parizyen şıklığın varabileceği son noktalardan. Etekler ve elbiseler genelde diz boyunda ya da diz altında bitiyor.
Ağırlıklı olarak siyah-beyaz kareler ve çizgilerden oluşan göz kamaştırıcı geometrik desenlere, sportif bir bakış açısı hâkim. Van Noten'ın dillere destan etnik tutkusu ise sadece takılarda ve ayakkabılarda karşımıza çıkıyor. 60'lar esintili güneş gözlükleri ile başa sarılan siyah eşarplar koleksiyonu tamamlıyor.
Tasarımlarımı, kendi gardıroplarıyla karıştırmak isteyenler için yapıyorum
- Dries Van Noten kadını nasıl biridir?
- Tasarımlarımı tek tarz bir kadın için yapmıyorum. Giyimle ilgili bazı seçenekler sunuyorum ama kimseyi bir şeye zorlamamaya özen gösteriyorum. Kıyafetlerimi tercih eden kadın ve erkekler, benim tasarımlarımı kendi gardıroplarıyla karıştırarak kendilerini ifade etmeyi seçen insanlar. Kendine özgü stiller ve bunların daha da kişiselleştirilmesi, benim için en önemli şey.
- En beğendiğiniz tasarımcılar kimler ve en çok kimi giydirmek isterdiniz?
- Moda bugün artık o kadar çok kişi (tasarımcı ve diğerleri) ve akımla (sosyal, yaratıcı) şekilleniyor ki, aralarından birini seçmek inanın çok güç.