Cumhuriyet yazarı Tayfun Atay, Doğan Medya Grubu'nun "sosyal medyada yazdığı mesajlarla, açıkça kamuoyu gündeminde tartışılan bir konuda taraf olduğu" iddiasıyla Kanal D spikeri İrfan Değirmenci'nin işine son vermesiyle ilgili olarak "Elbette hanidir ne yaparsa yapsın muktedirin nezdinde 2008’den beri açık ve cepheden 'düşman' sayılması açısından değişen bir şey olmadığını, olmayacağını, olamayacağını öğrene öğrene bu uykuya devam edecek" dedi. Atay, "Evet, Mirgün Cabas’ları, Okan Bayülgen’leri, Hakan Çelenk’leri, İrfan Değirmenci’leri ne kadar iktidar sunağına kurban koyarsa koysun, nafiledir" ifadesini kullandı.
Doğan Medya Grubu, partili cumhurbaşkanlığı sistemini eleştirerek referandumda "Hayır" oyu vereceğini açıklayan İrfan Değirmenci'nin işine geçtiğimiz günlerde yayınladığı bir basın açıklamasıyla son verdi. Grup tarafından yapılan açıklamada "tarafsızlık" vurgusu yapıldı. Ancak Doğan Medya Grubu, Hürriyet yazarı Fatih Çekirge'nin "Ben yıllardır başkanlık sistemini savunan birisi olarak elbette, 'Evet' diyorum" yazısıyla ilgili olarak, "taraf olduğu" gerekçesiyle herhangi bir açıklama yapmadı ve tasarrufta bulunmadı.
Tayfun Atay'ın "İrfanlı yiğitlere uğurlar olsun!" başlığıyla yayımlanan (13 Şubat 2017) yazısı şöyle:
Kanal D, İrfan Değirmenci kardeşimizin işine son verdi. Sebep, referandumda “Hayır” diyeceğini sosyal medya hesabından açıklaması...
Doğan Yayın Holding bünyesindeki Posta gazetesinde politika yazıları kaleme alıp yazı işlerinde görev yapan Hakan Çelenk’in işine de son verildi. Onun da bir programda anayasa değişikliğine eleştirel yaklaşan bir konuşma yaptığını biliyoruz.
Hâlbuki daha dün gibi, Fatih Çekirge’nin Hürriyet’teki köşesinde referandumda çatır çatır “Evet” diyeceğini nasıl da rahat rahat ilan ettiğini okumuştuk!..
Şimdi bu acıklı mı acıklı tablo karşısında insan sormadan edemiyor:
Madem bu kadar Erdoğan Demirören’leşecektiniz, neden Milliyet’i, Vatan’ı elden çıkarttınız ki?! Yazık, onlar da sizde kalsaydı, siz de bu kadar gecikmeseydiniz saflarda yer almakta!..
***
İrfan’ı tanırdım ve işten atılması karşısında aynı durum bir yıl önce Mirgün’ün (Cabas) başına geldiğinde ne hissetiysem onu hissettim. Açılışını Mirgün’le yaptığı yolda Doğan Holding nice değerli, yetenekli, dürüst, ilkeli, şahsiyetli ve en önemlisi iktidar karşısında dik durabilen çalışanının ipini çeke çeke gidiyor.
İrfan’ın televizyonculuk performansı üzerine dört yıl önce yazacağımı yazmıştım, fazlası yok eksiği vardır!..
Her sabah ailecek işe yetişme derdiyle bir yandan kahvaltı, bir yandan giyimkuşam, o hay huy içinde bizi sakinleştirip neşelendiren bir dosttu İrfan... Ekranda bize adeta “Yahu panik yapmayın, bu ne telaş kuzum” diye gülümseyen bir tatlı müsekkin!..
Sabah mahmurluğunu atıp iyi ki uyandım dedirten; iyi ki bu dünyaya uyandım dedirten; iyi ki bu memlekete uyandım dedirten yaşam dopingimizdi bizim...
Şimdi onsuz, giderek içine gömülmekte olduğumuz bir karanlığa alabildiğine daha karamsar uyanacağız!..
İrfan hem nazik, hem zarif, hem güçlü ve hem de işte en son gayet net örneklediği üzere çok yürekliydi.
***
Artık İrfan da yok diye tatsız bir uykuya daldığım önceki gecenin sabahında dün, kızımın odasından “Babaaa, bak İrfan programda” diye seslenişiyle uyandım!..
Bir an Pazar günü olduğunu unutup “Yaşasın, hatadan dönülmüş” diye saf bir iyimserlikle kızımın yanına gittiğimde İrfan’ı Ahmet Taner Kışlalı’nın ölümüne adanmış Siyaset Meydanı’nda gencecik bir İletişim öğrencisi olarak konuşurken karşımda buldum.
O çiçeği burnunda, bir fidan gibi öğrencilikten bugüne, hiç eğilip bükülmeden, dimdik, onurlu, demokrat, özgürlükçü, aydınlık bir aklı, kalbi ve ruhu nasıl taşıdığına şahitlik ettim. “İşte İnsan” diyerek; onu tanıyor olduğum için gururlanarak; ve sevgi gözyaşlarımı içime akıtarak!..
***
Demek ki biz öyle ya da böyle güne İrfan’la uyanmaya devam edeceğiz!..
Kanallarıyla ve matbuatıyla Doğan Holding de iktidar karşısında yattığı nafile “güzellik uykusu”na belli ki devam edecek.
Elbette hanidir ne yaparsa yapsın muktedirin nezdinde 2008’den beri açık ve cepheden “düşman” sayılması açısından değişen bir şey olmadığını, olmayacağını, olamayacağını öğrene öğrene bu uykuya devam edecek.
Evet, Mirgün Cabas’ları, Okan Bayülgen’leri, Hakan Çelenk’leri, İrfan Değirmenci’leri ne kadar iktidar sunağına kurban koyarsa koysun, nafiledir.
Çünkü muktedir, gücün temel yasalarından birinin “düşmanını tamamen ezmek” olduğunu gayet iyi biliyor. O yüzden istediğiniz kadar huyuna-suyuna gitseniz de boşuna; maalesef anlayış, tolerans, merhamet hiç ama hiç olmayacaktır.
***
An itibarıyla, bâki kalan kubbede hoş mu hoş, neşeli mi neşeli, sevinçli mi sevinçli bir sedadır İrfan Değirmenci...
Ama elbette bu asla bir son değildir.
Sonumuz, tarihtir.
Ve tarih, İrfan’ı yazacaktır!..
Elbette Doğan’ı da yazacaktır.
İrfan Değirmenci neden işten çıkarıldı?