Magazin

Minili Rahşan inek Armağan

Hayali bir kolej konseptinde ünlülerin yardım amaçlı İZEV (İstanbul Zihinsel Engelliler İçin Eğitim Ve Dayanışma Vakfı) adına sergide kullanılacak resimleri çekildi.

12 Eylül 2009 03:00
Hayali bir kolej konseptinde oluşturulan ünlülerin yardım amaçlı İZEV (İstanbul Zihinsel Engelliler İçin Eğitim Ve Dayanışma Vakfı) adına açılacak sergide kullanılacak resimler çektirdiler.

Huzurlarınızda Özel İzzet Çapa Joke Koleji

Geçen hafta üç gün boyunca Türkiye’nin en medyatik isimleri bir araya geldi. Hayali bir kolej konseptinde kimi ünlü öğretmen, kimisi inek öğrenci, kimi de hademe oldu. Nişantaşı City’s içindeki ‘It’s a Joke’u’, Tuvana Büyükçınar’la ‘Joke College’ konseptine büründüren İzzet Çapa organize ettiği bu dev çekimdeki fotoğrafları, İZEV (İstanbul Zihinsel Engelliler İçin Eğitim Ve Dayanışma Vakfı) adına açılacak sergide kullanacak.

Serginin ardından Serkan Şedele‘nin çektiği bu karelerden oluşan bir kitap piyasaya sürülecek. Kitabın satışından da elde edilen gelir, ‘Down Sendromlu’ çocuklar için yapılacak okula bağışlanacak. İşte üç gün süren ve benim de obur bir öğrenciyi canlandırdığım çekimlerden notlar:

- Armağan Çağlayan inek öğrenci oldu.

- Gazi-Bilal Ateş kardeşler için oluşturulan yemek sahnesinde kantin 75 kilo meyve kullandı.

- Eda Taşpınar, Amerikan futbolu oynayan çocuklarla görüntülendi.

- Irmak Ünal‘ın köpeği havlama krizine girdi.

- Demet ve İbrahim Kutluay birlikte basketbol oynarken görüntülendi.
 
- Ahmet Hakan, laboratuvarı patlatan profesör rolündeydi.

- Süreyya Yalçın, parti sahnesinde stüdyoda üstü açık bir otomobille poz verdi.

- Serkan Şedele, İzzet Çapa ve Göktuğ Güngör hademe ve çöpçü oldular.

- Tüm kamera arkası fotoğraflarını İzzet Çapa çekti.

İşte bu yüzden fotoğraflar photoshopsuz!

EMİNİM Serkan Şedele fotoğraflar üzerinde tüm sanatını konuşturacak. Ama ben,her gün Türkiye’nin en güzel kadınlarını görmeye alışık olduğunuz bu sayfalarda, sizlerle bu üzerinde oynanmamış fotoğrafımı paylaşıyorum. Çünkü artık biliyorum ki ben gerçeğim. Hayat kadar gerçeğim. Burada istediğim kadar photoshop yaptırıp kendimi kandırabilirim. Sonra sert bir rejime girip 50 kiloya da düşebilirim. Ama bugün 100 kilonun üstündeyim. Bunu değiştiremem. Kendimi seviyorum. Ve pembe mini eteğimle çok seksiyim :)

Ayşe Arman kork benden ulenn!


BEN tam 24 yıldır etek giymedim. Tamam, hepiniz beni ‘özgüven sahibi xlarge yazar’ olarak tanıyorsunuz ama söz konusu kapkalın bacaklar olunca özgüven mözgüven hak getire. Benim içimde bir başka ‘ben’ var. Sürekli fren yapan, etek giyip şişman ve aptal görünmektense, şişman ve kot pantolonlu görünmeyi tercih eden biri o. Bunda Ayşe Arman‘ın da payı var aslında.

O bilmez ama yazdığı aşk hayatı, g-string methiyeleri (ahh hele o incili olan), Nihat Odabaşı‘na çektirip photoshop deryasında yüzdüğü ve evet çok hoş göründüğü fotoğraflar filan bir şişman olarak beni daha da içime kapattı. Hele onunla girdiğimiz, “Şişmanlar seks yapmaz” polemiğinin, kimseye fark ettirmesem de ruhumda yarattığı sarsıntıları anlatmaya kelime bile bulamam.

 Joke College fotoğraf çekimleri için telefon ettiklerinde, “Ben asla etek giymem, kıyafetleri ona göre seçin“ dedim. Çekim yerine gittiğimde ise hayatımın en büyük şoku vardı karşımda: Pilili, hem de siyah pembe mini bir etek! Üzerine de, 100 kilo üstü bir kadının en büyük kâbusu: Beyaz
gömlek!!! Etraf kalabalık. Sanki bir karabasandayım. “Hayır bunları giymem” deyip kelime-i şahadet getirip şehitlik mertebesine ereceğim. Ama sesim çıkmıyor. Tam 24 yıl sonra mini etek ve beyaz gömlek giyip derin bir nefes aldım. Ve soyunma odasından çıktım...

Etek amma rahat bir şeymiş yahu:)



İnsanlık için küçük ama benim için hayal edemeyeceğiniz kadar büyük adımımı atar atmaz çekim ekibi heyecandan çıldırdı.

Orijinal bir şey yakalamışlardı ve onlar sevindikçe ben arsızlaşıyordum. Bu duyguya “Rahatlama” demek imkânsız. O an hissettiklerimin tam karşılığı ‘arsızlaşmak’ kelimesi. Her adımımda frenler daha da boşaldı.

Fotoğraflarımızın birlikte çekileceği Armağan Çağlayan’ın kafamdaki fiyonk ve pembeli mini eteğimi görür görmez attığı kahkahalar iki kadeh viski etkisi yaptı. Allah var aralarında bir tek İzzet Çapa poker suratı ile takılıyor ve sanki üzerimde kendimi en güvende hissettiğim siyah bluzum ve kot pantolonum var gibi yapıyordu. Serkan Şedele ile karşı karşıya kaldığımızda
hiç beklenmedik bir şey oldu. Ve o an kendimi Ayşe Arman’dan daha seksi hissetmeye başladım.

Kıyafetlerimin iyice altını çizdiği kilolarım, elimde Beyaz’ın müthiş tiplemesi ‘Hüsmen Ağa’yı andıran dev hamburgerimle kendimi Ayşe Arman’dan daha seksi buldum. Çünkü dibine kadar gerçektim, bu benim saklamak zorunda bırakıldığım, yüzleşmekten korktuğum, insanların benden ilk bakışta hoşlanmalarını engelleyen kilolarımla hayatımda kendimi ilk kez seksi bulduğum andı.

Ürkekliğimi atıp kameraya gülümsemeye başladım. Serkan coşmuştu. Benimkisi günün en son çekimiydi ve sürekli, “İşte bu sanat, bu iki kare tüm günün yorgunluğunu aldı” diye bağırdıkça zayıfladım. Gerçek yağlarım maşallah yerinde duruyordu ama beynimdeki yağlar eridi. Armağan ile olan fotolarımız çekilirken gülme krizi geçirmekten beter olduk. Hayatımda ilk kez üzerimde mini etek varken çok eğlendim. Işıklar hiç sönmesin ve gerçek dünyaya hiç dönmeyelim istedim. Bu çekim beni ne kadar hafifletti anlatamam.