Yaşam

Minibüs şoförü:Çığlıkları kulaklarımdan gitmiyor

Minibüsünün arkasında 7 kadının boğulduğu şoför “Ben bu 7 canın ailelerine kendimi nasıl affettireceğim?'dedi.

12 Eylül 2009 03:00
Minibüsünün arkasında 7 kadının boğulduğu şoför “Ben bu 7 canın ailelerine kendimi nasıl affettireceğim?'dedi.

7 kadın tekstil işçisinin boğularak öldüğü minibüsün şoförü Mehmet Oğur, “Ben bu 7 canın ailelerine kendimi nasıl affettireceğim?” diye gözyaşı döküyor. Çalışma arkadaşlarını kurtarmak için elinden geldiğini yaptığını anlatan Oğur, “İki kişiyi kurtarabildim. Biri ellerimden kaydı. Zaman yetmedi. Çığlıkları kulaklarımdan gitmiyor. Ben bu acıyla nasıl yaşarım?” diyor.

İstanbul' da 24 kişinin ölümüyle sonuçlanan sel felaketinin en acı tablosu Pameks Tekstil Şirketi’nin bahçesinde yaşanmıştı. Kapalı kasa bir servis minibüsünün arkasında bulunan 7 kadın işçi, sel sularında boğularak hayatını kaybetmişti. Olayın hemen ardından gözaltına alınan fabrikanın sahibi Cevdet Karahasanoğlu ve idare amiri Ferit Göncü tutuklanırken, servis şoförü Mehmet Oğur tutuksuz yargılanmak üzere serbest bırakılmıştı. Oğur, yaşadıklarını ağlayarak anlattı.

Sürekli ağlıyor

10 yıldır aynı fabrikada çalışan Mehmet Oğur, havanın yağışlı olması nedeniyle o sabah daha erken çıktı yola. Tek tek iş arkadaşlarını toplayıp fabrikanın bahçesindeki personel girişinin önüne geldi. Ancak yağmur şiddetlenince arkadaşları ıslanmasın diye minibüsü idarecilerin giriş yaptığı kapının önüne park etti. Ardından ise felakete neden olan sel suları geldi. Oğur can pazarını gözyaşları içinde şöyle anlattı: “Önce yan sürgülü kapı açıldı. Bir kişinin indiğini gördüm.
Sonrasını görmedim. Yanımda bir bayan oturuyordu. Fabrikanın bahçesinde iki tane istinat duvarı bir de demir kapı vardı. Büyük bir gürültü oldu, üzerimize sel suları geldi. Yanımda Gülsüm Şenkoğlu oturuyordu ama kapısını açamadı.

Ben onun kucağından atlayıp kapıyı açtım. Ayaklarım yere basmadı. Kapıya tutunarak yanımdaki Gülsüm’ü dışarı çıkardım, kapıya tutunmasını ve bırakmamasını söyledim. Hemen minibüsün üzerine tırmandım ve bağırmaya başladım. Bu arada kapıya tutunan Gülsüm panikledi onu tutarak minibüsün üzerine aldım.”

“Çığlıklar kulağımda”

Minibüsün arka bölmesinde oturan arkadaşlarının indiğini düşündüğünü ifade eden Oğur, “Bir anda yükselen çığlıklarla neye uğradığını şaşırdım. Tam kurtulduk derken arkadan çığlıklar yükseliyordu. Anladım ki arkadaşlarım oradaydı. İdare amirine bağırdım ‘kazma kürek ne varsa atın’ dedim. O anda suda sürüklenen bir kalas gördüm. Suya eğildim kalası aldım. Fotoğraflarda görünüyor. Arkadaki camı patlattım. Elimi attım birini yakaladım. Sakine isimli arkadaşımdı. Baktım çırpınıyor onu da üste çıkardım. Yine aşağıya eğildim biri daha elime geldi, onu tutamadım. Sonra yukarıdan balta attılar. Minibüsün üzerine birkaç darbe vurmaya çalıştım. Bu arada kolumu da kestim. Çığlıklar kesildi, hiç ses gelmemeye başladı. Zaman yetmedi. Daha sonra yukarıdan atılan yangın hortumuyla önce iki bayan arkadaşı yukarı çektiler. Sonra ben yukarı çekildim” diye konuştu.

“Haberler kahretti”


Mehmet Oğur sözlerini, “En ufak yağmurda, karda çalışma arkadaşlarımı kapılarının önüne kadar bırakırdım. Bunu herkes bilir. Gazetelerde çıkan haberler beni mahvetti. Ben bunları hak etmiyorum. Yedi canın ailelerine karşı kendimi nasıl aklayacağım. Ben elimden gelen her şeyi yaptım. Kendi ailemin yanına bile gidemiyorum” diye sürdürdü.

‘Minibüsün hem arka hem de yan kapısı vardı.’

Ölen arkadaşlarının minibüsün arka kısmındaki sürgülü kapıyı nasıl açamadıklarını
hâlâ düşündüğünü ifade eden Oğur, “Sanırım paniklediler. Sürgülü yan kapı kolaylıkla açılabilirdi. Bizim araçla servis aracının arasındaki tek fark koltuklarının sabit olmayışıydı, yani çıkarılabilir olmasıydı. Bir de servis araçlarının arka kapıları kullanılmaz. Ben arka camdan iki kişiyi kurtardım. Bu tür araçlar 10 yıl önce de servis aracı olarak kullanılıyordu. Firmalar kendi personelini taşıyabiliyordu. Sonra yeni kanun çıktı, servisçilik başladı” şeklinde konuştu.

‘İşyerimiz kapanırsa kalanlar da mağdur olur’

Servis şoförü Mehmet Oğur, 7 arkadaşının ölümünden dolayı 7 ailenin mağdur
olduğunu belirterek “Ama şimdi patronumuz tutuklandı. 10 yıldır oradan ekmek yedim. Şimdi işyerimiz kapanırsa yüzlerce aile mağdur olacak. Başımıza gelen bu felaketle nasıl yaşarız bilemiyorum. Biz 10 yıldır arkadaşlarımızla aile gibiydik” dedi.