Milli Savunma Bakanı Fikri Işık, "Hem Türkiye'yi müttefik görüp hem de 'Biz bölgedeki PYD'yi silahlandıracağız' demenin dostlukla bağdaşır hiçbir yönü yoktur. Bu konu özellikle PYD'ye silah temin edenler tarafından mutlaka ama mutlaka tekrar değerlendirilmelidir" dedi. Işık, “Fırat Kalkanı Harekatı, eğer Özgür Suriye Ordusuna gerekli destek verilirse aslında PYD'ye de başka bölge dışı güçlere gerek kalmadan bu operasyonun rahatlıkla yapılabileceğini ortaya koydu, bu konudaki Amerikan tezi tamamen çöktü” ifadelerini kullandı.
Işık, AKP Kocaeli İl Teşkilatının kuruluşunun 15. yıl dönümü dolayısıyla İzmit'te bir restoranda düzenlenen programda yaptığı konuşmada, “Türkiye güçlendikçe karşı karşıya kaldığı tehlikelerin de büyüdüğünü” söyledi.
“Türkiye'nin bugün AK Parti'nin iktidara geldiği 2002'ye göre daha büyük tehditlerle karşı karşıya olduğunu” dile getiren Işık, “şu anda Türkiye'nin içerisinde hem PKK hem DEAŞ hem FETÖ hem de irili ufaklı pek çok sol terör örgütüyle mücadele ettiklerini ve bu mücadeleyi son 30-35 yılın en başarılı dönemi olarak" yürüttüklerini savundu.
Işık, bununla birlikte Suriye'de, Irak'ta ve bölgenin tamamında meydana gelen gelişmeleri de yakinen takip edip, gerektiğinde müdahil olduklarını anlatarak, "Şu anda içeride büyük bir iç güvenlik harekatı var ama aynı zamanda da Özgür Suriye Ordusuna verdiğimiz destekle Fırat Kalkanı Harekatı'nı yürütüyoruz. Allah'a hamdolsun; bin 100 kilometrekareyi geçen toprakta DEAŞ'ı temizledik, Türkiye'ye yakın tehdit oluşturma riskini azalttık. Şimdi daha da güneye gidip orada DEAŞ'ın Türkiye'ye yakın tehdit olma ihtimalini tamamen ortadan kaldıracağız." diye konuştu.
Bunu yaparken Rakka ve Musul operasyonuyla ilgili hazırlıklarını da sürdürdüklerine dikkat çeken Işık, "Türkiye olarak hiçbir şekilde Musul'un demografik yapısını değiştirecek bir harekat planını onaylamadığımızı bütün müttefiklerimize söylüyoruz. Musul'da yanlış harekatın, yanlış bir planlamanın bölgeyi daha büyük bir felakete götüreceğini gerek mevkidaşlarımıza gerek hükumet ve devlet düzeyinde muhataplarımıza bildiriyoruz." ifadelerini kullandı.
"Hiç kimsenin Musul'la ilgili yanlış hesap yapma lüksü yok"
Bakan Işık, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Hiç kimsenin Musul'la ilgili yanlış hesap yapma lüksü yok. 2000'li yılların başında yapılan yanlışın bedeli bugün ağır bir şekilde ödeniyor. Bugün yapılacak bir yanlış, bölgenin yine on yıllarca istikrarsızlık içinde kalmasına sebep olabilir. Bunun için başta Amerika Birleşik Devletleri olmak üzere diyoruz ki gerek Musul'da gerek Rakka'da operasyonu kesinlikle PKK/PYD unsurlarıyla yapmayın. PKK/PYD unsurlarını oralara sokarsanız oraların asıl toprak sahipleriyle yıllar süren bir çatışmanın fitilini ateşlersiniz. Bu da bölgenin uzun süre istikrarsız olması demektir. 'Efendim başka alternatif mi var?' diyorlardı, Fırat Kalkanı Harekatı, eğer Özgür Suriye Ordusuna gerekli destek verilirse aslında PYD'ye de başka bölge dışı güçlere gerek kalmadan bu operasyonun rahatlıkla yapılabileceğini ortaya koydu, bu konudaki Amerikan tezi tamamen çöktü."
"Şimdi diyoruz ki Rakka'da ve Musul'da gelin bölgenin kendi insanıyla DAEŞ'e karşı operasyon yapalım" diyen Işık, "Eğer DEAŞ'a karşı bölgenin kendi insanıyla operasyon yaparsanız burada ne Şii milisler ne de PKK/PYD'yi kullanmadan o bölgenin insanlarını, oradaki Peşmerge'yi, oradaki yerel unsurları kullanırsanız hem DEAŞ'ı temizlemiş oluruz bölgeden, hem de bölgede kalıcı bir istikrarın kapısını açmış oluruz. Eğer bunu yapmazsanız, 'Biz Musul'un demografik yapısını değiştireceğiz' gibi bir anlayışla devam ederseniz o zaman bölgede çok ciddi bir göç dalgasıyla karşı karşıya kalma riskimiz var." açıklamasında bulundu.
"1 milyona yakın insan göç ederse..."
Bakan Işık, 1 milyona yakın insanın göç edebileceğini söyleyerek, "Bu 1 milyona yakın insan, Musul'dan ve etrafından çıkarsa ve bunlar Irak topraklarında iskan edilemezse gelecekleri yer Türkiye'dir. Hiç kimse İran'a gitmez, hiç kimse başka bir ülkeye gitmez. Bunların geleceği yer Türkiye'dir. 3 milyonun üzerinde muhaciri şu anda misafir eden bir Türkiye var. 1 milyon ilave gelirse bunun yükünü Türkiye nasıl kaldıracak? Bunu sadece Türkiye'nin değil başta Amerika olmak üzere bütün Avrupa ülkelerinin de ciddi şekilde değerlendirmesi gerekiyor. 10 bin tane, 20 bin tane mülteci gittiği zaman Avrupa'nın siyasi kimyasının bozuluyor. Türkiye 3 milyon insanı misafir ediyor. Burada Avrupa'nın Türkiye'nin bu noktadaki tezlerine destek vermesi lazım." şeklinde konuştu.
"Türkiye kendi göbeğini kesecek noktaya gelmiştir"
Işık, gerekli görüşmeleri yaptıklarını aktararak, "Bu görüşmelerde PKK/PYD unsurlarının dışlanması, Haşdi Şabi denilen Şii milislerinin Musul harekatına katılmaması durumunda Türkiye olarak biz bu harekatın başarısı için elimizden gelen her türlü desteği vereceğiz. Bunu müttefiklerimizin bilmesi lazım. Aynı şekilde Rakka operasyonunda da kesinlikle PKK/PYD unsurlarının kullanılması değil, Özgür Suriye Ordusu'nun kullanılması ve o bölge insanının bu harekatı yapması bölgenin gelecekteki esenliği için selameti için kaçınılmaz." sözlerine yer verdi.
"Türkiye kendi göbeğini kesecek noktaya gelmiştir, her noktada gelmiştir. Bundan sonra da kendi göbeğimizi kendimiz kesmeye devam edeceğiz." diyen Fikri Işık, şunları kaydetti:
"Elbette içinde bulunduğumuz ittifaklara büyük önem veriyoruz, elbette dost ülkelerimizin dostluğuna büyük önem veriyoruz, müttefiklerimizin müttefikliklerine büyük önem veriyoruz ama dostluklarına önem verdiğimiz ülkelerden dostluk bekleme hakkımızın olduğunu da ifade ediyoruz. Hem Türkiye'yi müttefik görüp hem de 'Biz bölgedeki PYD'yi silahlandıracağız' demenin dostlukla bağdaşır hiçbir yönü yoktur. Bu konu özellikle PYD'ye silah temin edenler tarafından mutlaka ama mutlaka tekrar değerlendirilmelidir. Şunu çok iyi biliyoruz; PYD'yi yöneten de PKK'nın üst kadrosudur. PKK demek PYD demektir, PYD demek PKK demektir. Türkiye'nin terör örgütü olarak tanımladığı Amerika Birleşik Devletleri'nin terör örgütü olarak tanımladığı örgütün başka bir versiyonunu terör örgütü olarak tanımlamamak bizim açımızdan dürüstlükle bağdaşan bir durum değildir. İnşallah müttefiklerimiz bu konudaki Türkiye'nin kararlılığını ve bu noktadaki Türkiye'nin duruşunu iyi anlarlar, vakit geç olmadan bu konuyla ilgili gerekli tedbirleri alırlar."