Politika

MHP’li Akçay’dan AKP’li Markar Eseyan’a övgü

Eseyan: "Türkler soykırımcı bir millettir” O, bu maddeye girer. Çünkü, bu, hiçbir millete söylenmemesi gereken bir şeydir”

22 Temmuz 2017 23:27
Hülya Karabağlı

TBMM Anayasa Komisyonu’nda kabul edilen iç tüzük değişiklik teklifi maratonunda MHP Grup Başkanvekili Erkan Akçay 1915 olaylarına getirdiği yorum ile AKP’li Markar Eseyan’a övgü dolu sözler yöneltti. CHP’li Murat Emir’in ‘Ermeni soykırımı’, ‘Dersim katliamı‘ gibi tanımlardan milletvekillerine bazı tanımlardan verilecek disiplin cezasının doğru olmadığını söylerken AKP’li Eseyan’ın düşüncelerini merak ettiğini söylemesiyle başlayan konuşma trafiği ilginç bir noktaya taşındı.  Emir’den sonra söz alan Eseyan, “Parlamentoda temsil edilen veya edilmeyen tüm etnisitelerle ilgili artık şu etnik kimlik fokusunu bir kenara bırakmak durumundayız” dedi.

Daha sonra “Ben bir Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olarak söylüyorum,  eğer derse ki “Türkler soykırımcı bir millettir” o, bu maddeye girer. Çünkü, bu, hiçbir millete söylenmemesi gereken bir şeydir”  dedi.

MHP kanadında  Eseyan’ın konuşması olumlu  karşılanırken  ertesi gün devam eden görüşmelerde  MHP Grup  Başkanvekili  Erkan Akçay, “Dün akşamki yaptığımız görüşmelerde pek çok arkadaşımız görüşlerini dile getirdi, eleştiriler dile getirildi. Fakat bir milletvekili arkadaşımız öyle güzel bir konuş yaptı ki, bu konuşmasıyla bu teklif için dile getirilen tezlerimizi, görüş ve eleştirileri kristalize etmiştir bu konuşma. Bu yüzden bu konuşmayı yapan Milletvekili arkadaşımız Sayın Markar Eseyan’ı tebrik etmek istiyorum ve teşekkür etmek istiyorum” dedi.

Tutanaklara yansıyan konuşmalar şöyle:

 MURAT EMİR (Ankara) – Hukuk yapıyoruz burada. Bir kelime olmasın diye hukuk yaparsanız işte böyle hukuku katletmiş oluyorsunuz. Bunun adı hukuk değil arkadaşlar, bu öylesine yazılmış kelimeler bütünü. Bir kelimeye karşı yazılmış, çıkılacak, denecek ki: “Bakın, biz bu kadar destek verdik ama onlara da şu kelimeyi söyletmiyoruz.” Bunu söylemek için burada hukukukatlediyorsunuz ve bunu yaptığınızı da hepiniz adınız gibi biliyorsunuz ve bu da aslında AKP’nin on beş yıllık siyaset geleneğinin kendisini inkâr etmesidir.

Mesela, ben bu konuda Markar Bey’in konuşmasını beklerim, buna ihtiyaç var. Ben hep böyle tutanaktan konuşuyorum, Sayın Parsak’ın gelmesi de iyi oldu. Bakın, bizim bunu tartıştığımız alt komis yonda örnek veriyor, diyor ki: “Gazi Meclisin kutsal kürsüsünde –tırnak içinde ifade ediyorum- siz çıkıp ‘Ermenilere soykırım yapılmıştır.’ ‘Dersim’de katliam yapılmıştır…’ Şimdi bunlara ilişkin yaptırımlar işin ayrı bir boyutu da buradan çıkan tartışmalar, kavgalar huzuru kaçırmıyor mu?” diye soruyor. Şimdi, benim huzurumu kaçırıyor arkadaşlar ama ben bunun cezalandırılması gerektiğinden yana değilim, sorun burada.

MEHMET PARSAK (Afyonkarahisar) – Ben de yanayım.

MURAT EMİR (Ankara) – Ya, olabilir. Ben burada sizin yana olduğunuzu anlıyorum da Markar Bey’in bunda hangi yanda olduğunu anlamaya çalışıyorum veya AKP Grubunun hangi yanda olduğunu anlamaya çalışıyorum. “Dersim’de katliam yapılmış.” demek suçsa Sayın Cumhurbaşkanının dediklerini nereye koyacaksınız? Değerli arkadaşlar, böyle, demokrasiyi katleden, hukuku katleden anlayışlarla bu işleri yürütemezsiniz. Bir an evvel doğru dürüst yasalar yapmaya ve bu ülkeyi çok sesli yapmaya ve herkesin bu ülkeyi sahipleneceği bir ortam yaratmaya mecbursunuz. Tekrar ediyorum, “çalışma usulü” denen şey…

2011’de “kürdistan” diyenlere hiçbir şey yapılmıyordu, e, şimdi yapılacak. İki sene sonra yapılmazsa ne olacak? Peki, iki sene sonra “Dersim” diyenlere yapılacak, ondan sonra “Ermeni” diyenlere, ondan sonra “Türk” diyenlere yapılırsa ne olacak? Arkadaşlar, kelimeler için ve kelimeler yok edilsin diye siyaset yapılmaz çünkü kelimelerle sorununuz sürekli değişkenlik gösteriyor.

Dolayısıyla, 83’üncü maddeye göre de hem yanlış hem de kesinlikle iptal sebebi olacak bir şeydir. Dışarıda konuşabilen bir milletvekilinin veya milletvekili olmayan bir vatandaşın söylediğini, bir milletvekilinin dışarıda kendisinin söyleyebildiğini gelip milletin kürsüsünde, dokunulmazlık olan kürsüde, özgürlüğü olan kürsüde söyleyememesi, söylerse cezalandırılması ne aklın gereğidir ne hukukun gereğidir ne de vicdanın gereğidir. Bu, gerçek bir Anayasa Mahkemesi olsa mutlaka iptal edilecek bir hükümdür ama biz tabii, güvenemiyoruz Anayasa Mahkemesine ama sizlerin gene de sağduyusuna güvenmek istiyorum

MARKAR ESEYAN (İstanbul) –Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Murat Bey nezih bir eleştiride bulundu, adım da geçti, ben de o konuda aslında bir usul olarak bir açıklama yapayım.  Benim görüşümü bu maddeyle ilgili merak etti, herhâlde 1915 olaylarıyla ilgili benim görüşümün de önemli olduğunu düşünmüş olması lazım; hâlbuki ben bu konuda bir konuşma yapmadım, 15’inci maddeyle ilgili herhangi bir görüş de serdetmedim ama beni seçti. Neden? Çünkü Ermeni’yim. Bu da ötekileştirmenin başka bir türü yani ben Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı bir milletvekiliyim, bu ülkenin tarihindeki her konuyla ilgiliyim, her konuda bir fikrim olabilir, her konuda itirazım olabilir, her konuda başka türlü fikirlerim olabilir. Bunun, şimdi bizim uzun aradan sonra

Parlamentoda üç Ermeni milletvekilimiz var, bu da iyi bir şey. İnşallah bu çeşitlilik daha da artacaktır, o yönde gidiyor Türkiye ama işte, 1915 gibi bir konuda hemen Ermeni milletvekillerine dönüp onların görüşünü, hatta onların sağlamasını almak bir şekilde sadakat veyahut da işte, güvenilirlik test i yapmak veyahut da işte bir kanıt olarak bütün bu müktesebatı bir insanın omzuna yıkmak doğru bir tavır değil. Bence Murat Bey de böyle bir şey yapmak istemez. Bu konular sık sık önümüzdeki zamanlarda da karşımıza çıkacak, bunlar netameli konular. İşte, parlamentolara çeşitli kararlar gelir, işte, bir Güneydoğu’da problemimiz var, etnisiteler sık sık gündeme geliyor, artık biz bunları birbirinden ayırmasını öğrenmek durumundayız. Şimdi, bu maddeyle ilgili de mesela Parlamentoda herkes görüş serdedebilir, benim görüşüm Murat Bey’in görüşünden daha değerli veya daha değersiz olmayacaktır; görüşlerden bir tanesi olacaktır. Bunu bence bir konsensüs olarak bundan sonra etnisitelerle yani bu ülkede yaşayan, Parlamentoda temsil edilen veya edilmeyen tüm etnisitele rle ilgili artık şu etnik kimlik fokusunu bir kenara bırakmak durumundayız yani bunu ben  burada herkesin de kabul edeceğini, saygı duyacağından eminim ama bazen altının çizilmesi gerekiyor çünkü aslında herkes böyle düşünüyor ama bazı alışkanlıklarımız var, geçmişten gelen alışkanlıklarımız var, dilimize henüz o şey yerleşmemiş oluyor.

Diyelim ki yaşadık Parlamentoda, geçmiş dönemde HDP’deki Ermeni milletvekili ifade etti, tansiyon yükseldi, o konudaki fikrimi de size ifade edeyim. Maalesef bu bizim sırtımızda bir yük yani işte, herkesin de böyle yükleri var, bundan da imtina etmeyeceğiz yani gerçekçiyiz aynı zamanda.

Yani işte, Ermeni’ysen, Kürt’sen, Türk’sen veyahut da işte, Alevi’ysen tarihin bagajını henüz çözemediğimiz için sırtımızda taşıyoruz. Bunda kalkıp da “Ya, bana ne.” diyecek durumda da değiliz ama biz orada hassas bir noktayı akıllı insanlar olarak tutturabiliriz. Mesela bununla ilgili bir tartışma ortaya çıktığında Parlamentoda -yine şu anda maddeyle bağlantılı olarak konuşuyorum- haydi ben aynı hatayı…

BAŞKAN – Markar Bey, bir şey söyleyebilir miyim?

MARKAR ESEYAN (İstanbul) – Buyurun.

BAŞKAN – Eğer burada bir konuyla ilgili görüş açıklama yönündeki bir davet doğru olmaz zaten yani onu kastettiğini ben de zannetmiyorum. Zaten görüşlerinizi farklı zamanlarda açıkladınız.

MARKAR ESEYAN (İstanbul) – Yok yok ama meramımı anlatabildim yani “Markar Bey’in bu konuda ne düşündüğünü çok merak ediyorum mesela.” demesinin nedeni herhâlde etnik kimlikle ilgili bir şeydir yani bu da ayıp bir şey değil. Ben oradaki nüansı sadece anlatmaya çalışıyorum; gerçekten de bunu, onu rahatlatmak için söylemiyorum, Murat Bey’in iyi niyetinden tamamen eminim. Bir hani görüş, tahayyül sıçraması yapabiliriz bu fırsatla naçizane.

Bununla ilgili bir tartışma olduğunda Parlamentoda mesela ben şunu söyleyebilirim: Bu Parlamentoda 1915 konusu olduğu için söylüyorum herkes istediği görüşü bence ifade edebilir ve etmektedir ama birisi çıktığında –ben bir Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olarak söylüyorum - eğer derse ki “Türkler soykırımcı bir millettir.” O, bu maddeye girer. Çünkü, bu, hiçbir millete söylenmemesi gereken bir şeydir.

ERKAN AKÇAY (Manisa) – Tersi de girer.

MARKAR ESEYAN (İstanbul) – Tersi de girer. Mesela bazen beni inciten şeyler de oluyor. Bu arada hani MHP’nin işte Erkan Bey’in çok güzel konuşmaları oluyor, kapsayıcı, bütünleştirici. Aynı şekilde bütün partiler de hassas. Ermeniler hakkında, mesela bir kategorik değerlendirme yapılarak, işte ne denebilir? “Türk düşmanı, arkadan vuran.” vesaire…

ERKAN AKÇAY (Manisa) – Hakaret ve itham içeren.

MARKAR ESEYAN (İstanbul) – Bunlar da buna girer yani hiç kimse bir milleti…

BARIŞ YARKADAŞ (İstanbul) – “Affedersiniz Ermeni.” gibi mesela.

MARKAR ESEYAN (İstanbul) – O konuda ben çok uzun makaleler yazdım, isterseniz onu okuyun. Bu açıdan, Sayın Erdoğan’ın, Cumhurbaşkanımızın… Neyse burada size cevap hakkı doğacak bir şey söylemeyeyim, ben nezih bir konuşma yapmaya çalışıyorum, gerçekten fersah fersah ötede olduğunu söyleyebilirim, taziye mesajını okursanız oradaki o vizyonu görürsünüz.

Dolayısıyla, burada, bu nezih ortamda bu türden şeylerin ayrımını yapabilecek kapasitedeyiz yani neyin, bir milleti tahkir ve tezyif ettiğini, neyin bir tartışma olduğunu. Şunu da söyleyerek kapatmak istiyorum: Bu türden, demin örneğini verdiğim türden, kategorik, bir milleti suçlayıcı, bir suçlama, bir hakaret aslında tam da o tartışmanın kendisini yok eden bir şeydir, ortada tartışma diye bir şey kalmaz veyahut da bir cümleye sıkıştırmak, olayı koskocaman tarihsel bir müktesebatı tek bir sıfata, işte “g-word” dediğiniz o sıfata, “soykırım” dediğimiz o kelimeye hapsetmek de dâhil olmak üzere bizatihi zaten o tartışmanın altını oymaktır. Dolayısıyla, hiçbir şeye fayda da getirmez, benim anlayışım budur.

Bu açıdan teşekkür ediyorum Murat Bey’e, itirazı varsa lütfen dinlemek isterim. Böyle bir açıklama ihtiyacı hissettim, teşekkür ederim.

 (Görüşmelerin  ertesi günü )

ERKAN AKÇAY (Manisa) – Herhâlde bu disipline ilişkin hükümlerde, “hakaret” ve “sövmek” kavramında, bu bahsedilen kavramlarla ilgili herhâlde hiç kimse hakaret ve sövmek niyetinde değildir diye düşünüyorum ancak gerçekten birkaç gündür Komisyonumuzda buna ilişkin çok zorlama yorumlar yapılıyor. Ben buna bilhassa ve özellikle dikkat çekmeye çalıştım ve bunu da tekrarlıyorum. Çok böyle rijit ve zorlama yorumlardan kaçınmak gerekir.

Dün akşamki yaptığımız görüşmelerde pek çok arkadaşımız görüşlerini dile getirdi, eleştiriler dile getirildi. Fakat bir milletvekili arkadaşımız öyle güzel bir konuş yaptı ki, bu konuşmasıyla bu teklif için dile getirilen tezlerimizi, görüş ve eleştirileri kristalize etmiştir bu konuşma. Bu yüzden bu konuşmayı yapan Milletvekili arkadaşımız Sayın Markar Eseyan’ı tebrik etmek istiyorum ve teşekkür etmek istiyorum.