MHP Genel Sekreteri İsmet Büyükataman, dün CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu ile Gelecek Partisi lideri Ahmet Davutoğlu görüşmesine ilişkin açıklamalarda bulundu. "1970 ve 80 öncesi olaylarını hatırlatmasını, akıllarına sokulan kirli niyetin dışavurumu olarak değerlendirmek mümkündür" diyen Büyükataman, "Navigasyon olmadan sokakta yönünü bulamayacak olanların defaatle teşebbüs ettikleri bu sokak tehditlerine ve teşviklerine geçit vermeyeceğimizin, Milliyetçi-Ülkücü Hareket’in bu komployu bozacağının bilinmesinde fayda vardır" diye konuştu.
"Son 10 yıl vurgusu yapan Kılıçdaroğlu’nun, il başkanı bulmakta zorlandığı particiğini daha kuruluş aşamasında piyon olarak sahaya süren Davutoğlu’nun kurmaya çalıştığı tuzaklar bize çocuk oyuncağı gelir. Bunların acizliği; farenin kendisini köle eden kapanı alıp kurda tuzak kurmaya kalkmasından farksızdır" diyen Büyüataman, CHP'yi Türkiye’yi nefret iklimine sokmaya çalışmakla suçladı. Büyükataman, "Tek merkezden yönlendirilen particikler; ahlaksız ve üslupsuz saldırılarına bir an evvel son vermelidir" ifadesini kullandı.
Öte yandan Büyükataman, Bahçeli'nin Karar gazetesi yazarlarını hedef göstermesinin ardından yapılan eleştirilere de şöyle yanıt verdi:
"Gazete görünümlü kâğıt parçalarında, haber sitesi izlenimi verilmiş fitne odaklarında yazılan yazılara, ön görü ve kulis bilgisi adı altında atılan iftiralara ve yapılan fitnelere basın özgürlüğü penceresinden bakmamız mümkün değildir. Her gün basın mensuplarına ağız dolusu hakaret edenlerin, kanalları boykot adı altında hedef gösterenlerin, çalıştığı medya organından dolayı gazetecileri muhatap almayanların kalkıp Milliyetçi Hareket Partisini basına düşmanmış gibi göstermeye kalkmaları ikiyüzlülüktür."
Büyükataman'ın açıklaması şöyle:
Türkiye, 15 Temmuz hain darbe teşebbüsü ile diz çöktürülmeye çalışılmış; büyük Türk milletinin püskürttüğü hain emeller, geçen zaman içerisinde saklandıkları deliklerden, odalardan, çukurlardan başlarını uzatmaya başlamıştır. Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ni aciz zannedenler, kendilerine yeni bir yol ve yöntem belirlemişlerdir. Sandıktan çıkan iradeye saygı göstermeyip sandık dışı yöntemlerle Türkiye’de iktidar belirleme çabaları bir yana; birilerinin devşirdikleri ve kurdukları sözde particiklerle siyaset sahasını itibarsızlaştırma gayretleri de göze çarpmaktadır.
Devlet Bahçeli ve Tayyip Erdoğan düşmanlıkları, ülke sevgisinden ağır basanların gözlerini bürüyen nefret ikliminde ekilen tohumlar, bu topraklara yabancıdır. Bu iklimi ve çürümüş tohumları reddediyoruz. Türkiye’yi bu nefret iklimine sokmaya çalışan başta CHP ve zihniyeti olmak üzere tek merkezden yönlendirilen particikler; ahlaksız ve üslupsuz saldırılarına bir an evvel son vermelidir.
Dün akşam acil koduyla bir araya getirilen iki partinin Genel Başkanının 1970 ve 80 öncesi olaylarını hatırlatmasını, akıllarına sokulan kirli niyetin dışavurumu olarak değerlendirmek mümkündür.
Sayın Genel Başkanımızın ifadesi ile “MHP; sokağı bilir, hasmı bilir, haini bilir, tuzak ve tertipleri bilir ve tanır. Ancak Milliyetçi-Ülkücü Hareket’i tarafı olmadığı saldırılarla ilişkilendirmeye ve yargılamaya cüret etmek terörizmin lügatinden beslenenlerin harcıdır. Aynı zamanda bühtandır, komplodur.” Navigasyon olmadan sokakta yönünü bulamayacak olanların defaatle teşebbüs ettikleri bu sokak tehditlerine ve teşviklerine geçit vermeyeceğimizin, Milliyetçi-Ülkücü Hareket’in bu komployu bozacağının bilinmesinde fayda vardır.
Uzunca bir süredir, siyaseti itibarsızlaştırmaya çalışan partilerin genel başkanlarından ilçe yöneticilerine dek çeşitli isimlerinin Partimize ve Sayın Genel Başkanımıza yönelik çirkin, siyasetin diline yakışmayan, söyleyeni küçülten ifadelerine sistemli bir şekilde muhatap olmaktayız.
Bundan maksat, Milliyetçi Hareket’in sinir uçlarıyla oynayarak camiamızı hataya sevk etmektir. Bunların emanet akılları ile anlayamadığı, Milliyetçi Hareket’in bu tuzaklara düşmeyecek kadar ferasetli ve tecrübeli olduğudur.
Partisinin geçmişini reddedip son 10 yıl vurgusu yapan Kılıçdaroğlu’nun, il başkanı bulmakta zorlandığı particiğini daha kuruluş aşamasında piyon olarak sahaya süren Davutoğlu’nun kurmaya çalıştığı tuzaklar bize çocuk oyuncağı gelir. Bunların acizliği; farenin kendisini köle eden kapanı alıp kurda tuzak kurmaya kalkmasından farksızdır.
Gazete görünümlü kâğıt parçalarında, haber sitesi izlenimi verilmiş fitne odaklarında yazılan yazılara, ön görü ve kulis bilgisi adı altında atılan iftiralara ve yapılan fitnelere basın özgürlüğü penceresinden bakmamız mümkün değildir. Her gün basın mensuplarına ağız dolusu hakaret edenlerin, kanalları boykot adı altında hedef gösterenlerin, çalıştığı medya organından dolayı gazetecileri muhatap almayanların kalkıp Milliyetçi Hareket Partisini basına düşmanmış gibi göstermeye kalkmaları ikiyüzlülüktür.
Kullandıkları seviyesiz üslubu ve çirkin sözleri yok sayarak aldıkları cevapları medyadaki “dostları” vasıtasıyla “MHP’den tehdit” başlıklarıyla yaygara koparanlar, Türkiye’nin toprak bütünlüğünü ve aziz Türk milletinin birliğini baltalamaya çalışan “dahilî bedhahlar”lardır. Bunların haricî bedhahlarla olan dostlukları gün yüzüne çıkmıştır. İnsan içine çıkmaya yüz bulamayacak olanların Partimizi ve Sayın Genel Başkanımızı hedef alması derin bir çelişkidir.