DEM Parti Erzurum Milletvekili Meral Danış Beştaş, CHP Genel Başkanı Özgür Özel'in iktidarla ilgili adımları için “Bizim kadar CHP de iktidarı tanıyor" görüşünü aktarırken, "Türkiye'nin demokratikleşmesinin yolu, AKP-MHP'den kurtulmasının yolu en geniş demokratik cephenin kurulmasıdır." dedi.
Gazete Duvar'dan Ceren Bayar'a konuşan Beştaş, CHP liderinin dış politikayla ilgili açıklamasını eleştirerek, "Mesela Özgür Özel 'İç politika ayrı, dış politika ayrı. Dış politikada birlikteyiz' demişti. Bu korkunç bir şey." ifadelerini kullandı.
Beştaş'ın gündeme ilişkin açıklamaları şöyle:
"Asıl soru nasıl bir normalleşme olacağı. Normalleşmenin ilk kuralı her şeyi özgürce konuşabilmektir. Vatandaşın, medyanın, sivil toplumun, özgürce konuşabilmesi gibi bir normalleşmeye ihtiyacımız var. Başka nedir normalleşme? Ekonomik krizden birilerinin nemalanmasını önlemektir. Vergiyi vatandaşa yükleyen değil daha çok kazanandan almaktır. Vatandaşın hayat standardını, yükseltmektir. Sosyal anlamda normalleşme kadınların yaşam hakkına müdahale edilmemesidir. Kadınların kaç çocuk doğuracağından kürtajına, nereye gideceğine karışmamaktır. Normal olan Diyarbakır'da dans gösterisine saldırmamaktır mesela.
İktidarın normalleşme anlayışını nasıl tanımlarsınız?
Erdoğan partisinin MYK toplantısında bir itirafta bulunmuş aslında. Demiş ki; ““Normalleşme ile anayasa, terörle mücadele, dış politika gibi milli meselelerde iç cepheyi tahkim etmeye çalışıyoruz.” Grup toplantısında da benzer şeyler söylemiş. Bu normalleşmeye nasıl baktığına dair gerçek bir itiraf.
Neyi itiraf etmiş oldu?
Son seçimde CHP'nin birinci parti olması, kendi içinde kaleleri olarak niteledikleri Üsküdar gibi birçok merkezi kaybetmeleri, Ankara'da yüzde 60'la kaybetmeleri, Kürt illerinde hezimet yaşamaları onları düşünmeye, yeni bir politika geliştirmeye sevk etti. Ama 'biz demokratikleşelim, eleştirilere yanıt verelim' noktasında değiller. Onlar normalleşirken 'bizim istediğimiz anayasaya 'evet' diyeceksiniz' diyor. 'Biz anayasa tartışmasını önünüze koyacağız ve siz bize uyacaksınız' diyor. Onların normalleşme dediği kendi dediklerinin kabul edilmesidir. İç politikayı da kendi istedikleri gibi yönetip, kendi dediklerini dayatma yöntemini seçiyorlar. Daha yeni Hakkari'ye kayyım atadılar. Bu mu normalleşme?
"Bizim kadar CHP'de AKP'yi tanıyor"
CHP'nin 'normalleşme' kapsamında iktidarla kurduğu diyaloğu nasıl değerlendiriyorsunuz?
Cumhurbaşkanı'nın 'iç cepheyi tahkim etmeye çalışıyoruz' açıklamasından sonra herhalde CHP yeni bir değerlendirme yapacaktır. Ama şunu söyleyebilirim; bizim kadar CHP de AKP iktidarını tanıyor. Onlar kendi açılarından kendi siyasetlerini etkili kılma yöntemi uyguluyorlar. Yoksa ben CHP'nin iktidarı tanımadığını, amaçlarını öngöremediğini düşünmüyorum.
"Özgür Özel'in dış politika söylemi kabul edilemez"
Fakat bazı konularda çok ciddi yanlışlıklar da var. Mesela Özgür Özel 'İç politika ayrı, dış politika ayrı. Dış politikada birlikteyiz' demişti. Bu korkunç bir şey. Dış politikayla iç politika ayrılamaz. Türkiye'nin sınır ötesi operasyonları, Libya'dan Somali'ye kadar asker göndermesi iç politikadan bağımsız mı? Dolayısıyla ana muhalefet partisinin dış politikayla, iç politikayı kesin çizgilerle ayırması kabul edilemez. Eğer dış politikada birlikteyseniz Kürtlere düşmansınız. Hadi hepiniz düşman olun. İktidar bu düşmanlığı içeride de dışarıda da yayıyor. Ne yapıyor? Irkçılığı, milliyetçiliği, şovenizmi körüklüyor. Ve böylece oylarını arttırıyor. MHP'nin yaptığı da şu anda bu. O zaman CHP de mi bunu yapacak? Olası bir savaş tezkeresine 'evet' mi diyecek?
7 Haziran-1 Kasım arasında ve sonrasında yaşananları hatırlayınca çok korkutucu bir öngörü bu. Benzer süreçlerin yaşanma ihtimali olduğunu mu düşünüyorsunuz?
Bugün yaşananlara, görüşmelere bakınca ben direkt o dönemi hatırlıyorum ve tehlikeli buluyorum açıkçası. Türkiye'nin demokratikleşmesinin yolu, AKP-MHP'den kurtulmasının yolu en geniş demokratik cephenin kurulmasıdır. Muhalefetin hakikaten asgari müştereklerde ortak hareket edebilme yeteneğini kazanmasıdır. Önümüzde çok ciddi riskler var.
Cumhuriyet Halk Partisi'ndeki değişimle birlikte bugün CHP'de 2015-2016 ve sonrasındaki tutumundan daha farklı bir tutum olmasını bekliyor musunuz? Özgür Özel'in de sıkça ifade ettiği 'Türkiye İttifakı' kurma iddiasını da hatırlatarak sorayım.
2016'yla kıyaslarsak birçok ders alınmış olması lazım. Bunu bizim için de söylüyorum. Bu iktidarın, bu ittifakın pratiğini hepimiz yaşadık, iliklerimize kadar yaşadık. 15 Temmuz'u nasıl bir fırsata dönüştürdüklerini çok iyi biliyoruz. Binlerce insanın ihraç edildiğini biliyoruz. Yine 15 Temmuz'un partimizi tasfiye etmenin bir aracı olarak nasıl kullanıldığını gördük. Muhalefet partilerinin bir bölümü de tüm bunların farkında. Halk da bunun farkında. Ve en önemlisi halk basıncı çok yüksek artık. Son seçimde bunu gördük. Toplum çok politize bir davranış gösterdi. Bu iktidara kırmızı kart gösterdi. Bu devam ediyor, bütün anketlerde bunu görüyoruz. Hemen tüm muhalefet partilerinin oyu artıyor. Bu anlamda 2016'dan daha ileri bir noktada olduğumuzu düşünüyorum.
Sizin de az önce hatırlattığınız gibi Hakkari'ye kayyım atandı. Kayyım atamalarının devam etmesini bekliyor musunuz? Parti olarak bir planlamanız var mı?
Devam etmemesi gerekiyor. Kayyım atamak başlı başına bir darbe yöntemi. İradeyi, hakkı, hukuku, seçme-seçilmeyi her şeyi reddeden bir darbe pratiğidir. Bize darbeye karşı direnmek, mücadele etmek düşer. Hakkari başta olmak üzere Türkiye'nin dört bir yanında protestolar, etkinlikler, basın açıklamaları devam ediyor. Üstelik Türkiye'nin batısında da güçlü bir kamuoyu oluştu. Uluslararası anlamda çok tepki var. 29'unda İstanbul'da büyük bir miting olacak. Bizim partimizin tek başına yaptığı bir miting değil bu, biz de orada olacağız. Bu darbeciliği bırakmak istemiyorlar belli. Küçük ortakları zaten biz olmadan tek cümle kuramıyor. Ama bu onlara fayda sağlamayacak. Kaybettiler, kayyım atarlarsa daha büyük kaybederler.
Röportajın tamamını okumak için tıklayın