Sağlık

Meme kanserini neler tetikliyor?

Meme kanseri, gerek dünyada gerekse Türkiye’de kadınlarda en sık görülen kanser türü olarak biliniyor...

20 Aralık 2011 02:00
T24  Meme kanseri, gerek dünyada gerekse Türkiye’de kadınlarda en sık görülen kanser türü olarak biliniyor. Fazla kiloların kanser riskini artırmada önemli bir etken olduğunu vurgulayan uzmanlar, 40 yaşından sonra yılda bir mamografi çektirmenin şart olduğuna dikkat çekiyor. Türkiye’de 30-40 yaş arasında meme kanserine yakalananlar Batı ülkelerine göre daha fazla. Zayıf olanlarda ve düzenli olarak egzersiz yapanlarda hastalık daha az görülüyor. Batı ülkelerinde erken tanı yaygın, meme kanserinden ölümler az. Türkiye’de hastalık sık görülmüyor, ancak erken tanı oranı düşük. Doğu ve Güneydoğu Anadolu’da erken tanı yok denecek kadar az.


Maltepe Üniversitesi Genel Cerrahi Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Abut Kebudi’ye göre, Türkiye’de meme kanserinin genç yaşta görülme oranı Batı’ya göre daha fazla. Aynı zamanda Marmara Anadolu Yakası Meme Hastalıkları Sürekli Eğitim Toplantıları (MAYMET) Derneği’nin de kurucu üyesi olan Prof. Kebudi’nin Milliyet gazetesine meme kanseriyle ilgili verdiği bilgiler şöyle:


Erken tanı oranı düşük

ABD’de ve Avrupa ülkelerinde her 7 kadından 1’i hayatının bir döneminde meme kanserine yakalanıyor. Türkiye’de ise tam bir istatistik yok ama aslında çok sık görülmüyor.
Buradaki sorun şu: Batı’da erken tanı yaygın ve bu yüzden hayatını kaybeden insan sayısı az. Türkiye’de ise meme kanseri çok sık görülmese de erken tanı oranı düşük. Dolayısıyla, meme kanseri bizde çok daha fazla can yakıyor. Ankara’nın batısında erken tanı oranları giderek yükseliyor. Ama Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgelerimizde erken tanı yok denecek kadar az.


Genç hasta Batı’ya oranla fazla

Meme kanseri en çok 40 yaşından sonra görülüyor. Ama Türkiye’de 30-40 yaş arasında meme kanserine yakalananlar Batı’ya göre daha fazla. Yani genç yaşta kanser oranı bizde daha fazla. Meme kanserleri, yüzde 5 ile 10 arasında değişen bir oranda genetik faktörlere bağlı. Yüzde 90 civarında ise nedeni bilinmiyor. Çevresel faktörler, tükettiğimiz gıdalar, beslenme biçimi ve stresin etkili faktörler olduğunu biliyoruz. Batı tipi yaşam tarzına sahip kadınlarda meme kanseri daha sık görülüyor. Örneğin, Uzakdoğu’da meme kanserine yakalanma oranları çok düşük seviyelerde seyrediyor.


Radyasyon korkusu gereksiz

Kilolu insanlarda meme kanseri daha çok görülüyor. Menopozdan sonra kadınların hormonal dengeler nedeniyle kilo alma olasılığı artıyor. Zayıf olanlarda ve düzenli olarak egzersiz yapanlarda ise meme kanserinin daha az görüldüğü bilimsel olarak ispatlandı. Yani kilo, meme kanseri açısından da başa bela.

35 yaşına kadar doktor gerekli görürse ultrason çektirmekte yarar var. Mamografi ise, 35 yaş öncesinde meme yapısı yoğun olduğu için çok faydalı değil. Bugün artık özellikle öne çıkan dijital mamografilerde verilen radyasyon dozu çok çok düşük. O açıdan radyasyon miktarından korkulması gereksiz. Yılda bir mamografi çektirmenin zararı yok. 40 yaştan sonra ise düzenli olarak yılda bir muayeneye gitmek ve mamografi çektirmek önemli. Doktor kontrolüyle erken tanı mümkün.

Erken tanı, kişinin normal yaşamını sürdürebilmesi açısından hayati önem taşıyor. Ayrıca, daha az cerrahi operasyona sebep olması ve kemoterapi gibi birtakım tedavilerin daha sınırlı yapılması bakımından da oldukça önemli. Yani ne kadar erken tanı, o kadar az tedavi ve daha iyi sonuç.

Prof. Kebudi, erken tanı için yapılması gerekenleri de şöyle sıralıyor: “20 yaşından itibaren, menopoza girene kadar, kişi kendini âdet dönemi bittikten sonraki 4-5 gün içinde ayda 1 muayene etmeli. Menopozdan sonra ise her ayın belli bir gününde yine kendi kendine muayene şart. Doktor muayenesine gelince: Şikâyet olmasa bile 20-40 yaş arası üç yılda, 40’tan sonra ise yılda bir doktora gitmek erken tanı için çok önemli.”


Beslenme tarzı önemli

Meme Hastalıkları Federasyonu Başkanı, İstanbul Tıp Fakültesi Genel Cerrahi Anabilim Dalı öğretim üyesi Prof. Dr. Vahit Özmen, yüksek risk grubunda olanları şöyle tanımlıyor: Ailede meme kanseri geçmişi bulunanlar, doğum yapmamış olanlar, 30 yaştan sonra doğum yapmış olanlar, emzirmeyenler, 12 aydan daha az süreyle emzirenler, 12 yaşından önce âdet görenler, uzun süreli doğum kontrol hapı kullananlar, kürtaj yaptıranlar.

Meme kanseri riskini önlemede beslenme tarzına dikkati çeken Prof. Özmen, düzenli olarak egzersiz yapanlarda da riskin azaldığını belirterek şunları anlattı:

Türkiye’de kadınların yüzde 20’si, 40 yaşın altında meme kanserine yakalanıyor. Türkiye’de nüfusun genç olması, meme kanserinin genç kadınlarda daha sık görülmesine neden olmaktadır. Sağlık Bakanlığı ile yaptığımız çalışmalarda, meme kanseri görülme sıklığının son 20 yıl içerisinde 2 katından daha fazla arttığını gözlemledik. Batılı ülkelerde meme kanserinden ölümler azalırken Türkiye’de artmaktadır. Batılı yaşam tarzını benimsemiş ülkelerde meme kanseri riski daha fazla. Son günlerde meme kanserine yakalanan ünlü isimlere de baktığınız zaman, doğum yapmamış olduklarını görüyoruz.


Kürtaj olanlarda kanser riski artıyor

Prof. Dr. Vahit Özmen, meme kanserinde ‘östrojen penceresi’ aralığının önemli olduğunu vurguluyor. Özmen şöyle devam ediyor: O pencere ne kadar açık kalırsa, risk de o kadar artıyor. Bu pencere ilk olarak âdet görme ile açılıyor. Östrojenin yumurtalar tarafından salgılanmaya başlayıp bu salgının menopozda kesilmesine kadar geçen aralığa ‘östrojen penceresi’ diyoruz. Örneğin, kürtaj sırasında bu pencere açık olur ve o esnada oldukça fazla hormonal uyarı ortaya çıkar. Bu da memeyi olumsuz etkilemektedir. Bu sebeple de kürtaj yaptıranlarda meme kanseri riskinin yüksek olduğu saptanmıştır. 30 yaş öncesi gebelik ise kanserden koruyucudur. Memenin içindeki süt yapan nodüller, gelişimlerini gebelik ve emzirme ile tamamlar. Bu gelişimin tamamlanması 30 yaştan önce olursa, korunmuş olan hücrelerin kansere dönüşümü daha zor oluyor. Yani erken yaşta ve uzun süre süt vermek, östrojenin meme üzerindeki etkisini azalttığı için kanser riskini de azaltmış oluyor.




Spor yapan riski azaltıyor

Erken tanının en önemli ve etkin kaynağı mamografik taramadır. Maalesef Türkiye’de toplum tabanlı mamografi taraması yaygın olarak yapılmıyor. Bunun dışında ultrason da mamografiye ek olarak kullanılabilir. Genetik olarak ailesinde meme kanseri olanları ise, 18 yaşından itibaren taramaya başlıyoruz. 35 yaşında ise hem memeyi hem yumurtaları almayı öneriyoruz. Doğum kontrol hapları da kanser riskini artırmaktadır. Bu bilimsel olarak da kanıtlanmıştır. Ayrıca tüp bebek gibi manipülasyonlarla oluşturulan gebelikler de risk oluşturmaktadır. Beslenme de çok önemli. Aşırı alkol tüketimi ve kilo da kanseri tetikleyen faktörlerden. Sigara ise, her kanser türünde olduğu gibi meme kanserinde de riski artırıyor. Mevsime ait sebze-meyve tüketimi önemli. Onun dışında ekstra vitamin kullanımının meme kanserini önlemede herhangi bir olumlu etkisi olduğuna dair bilimsel çalışma yok. Sporu yaşam tarzı olarak benimseyenlerde de risk azalıyor.