Kiralık Aşk dizisinde canlandırdığı Sude İplikçi rolüyle bir anda magazin dünyasının gündemine oturan Melisa Şenolsun bu sezon Erdal Beşikçioğlu'yla birlikte rol aldığı 'Quills-Tüy Kalemler' oyunuyla da gündemde. Marquis de Sade'ın akıl hastanesindeki günlerinin oynandığı oyunda Şenolsun "Rol gereği gergin olmam gerekiyor. Sahnede öpüşmek de insanı geriyor." dedi. 20 yaşındaki oyuncu pornografiden de herkes kadar rahatsızlık duyduğunu belirterek " Pornografi pek çok insanı olduğu gibi beni de rahatsız ediyor. Aklıma aşırılık geliyor. Cinselliğin en çarpıcı öğelerinin fazla göze sokulması gibi" diye konuştu.
Şenolsun'un NTV'ye yaptığı açıklamalarından satır başları şöyle:
"Burnumun kanaması hoşuma gitti"
"Aslında sahneye çıkarken öyle kontrol edilmeyecek bir heyecanım yoktu. Önce burnum akıyor zannettim. Sonra elimdeki kanı gördüm. Çok hoşuma gitti."
"Oyun daha iştahlı hale geldi"
"Kanla ilgili bir fetişim yok ama canlandırdığım karakterin daha bile yüksek fetişlerinin olması gerek. O yüzden o kanı sahnede kullanmaya karar verdim. Biz Marquis de Sade’ın akıl hastanesindeki dönemlerini anlatıyoruz.
Canlandırdığım Madlen karakeri de o hastanede doğmuş, cinselliği yeni öğrenen bir kız. O yüzden o sahne oyunu daha da iştahlı hale getirdi.""
"Ancak tüm benliğiniz yeniliklere açıksa bir şeyler keşfedebilirsiniz. Ve saçmalamaktan korkmadığınızda yeni bir şeyler yaratırsınız. Bu da hayatın her anında özgürlük demek. Sanat adına çok daha özgür günlerin bizi beklediğine inanmak istiyorum.
"Erotizm, üstü kapalı, merak uyandıran bir şey. Pornografiyse her şeyin göz önünde açıkça sergilenmesi ve biraz da göze sokulması.
Dikkat çekmek amaçlı değilse ve karakter için gerekiyorsa sonuna kadar gitmeyi tercih ederim.
Gergin... O gerginlik de benim işime yarıyor. Çünkü Madlen öpülmekten hoşlanmıyor yani zaten o an gergin olmam gerekiyor.
- Şiddet
"Fevri bir insanım ama şiddeti sevmem. Sadece sahnede yansıtmayı seviyorum. İnsanlar onun nasıl bir şey olduğunu görsün ve uzak durmayı seçsinler istiyorum."İzmir-
İzmirliyim. Günbatımı gibi bir şey İzmirli olmak benim için... Tatlı, heyecanlı ve huzurlu... Babam gümrük müşaviri. Annem ev hanımı. Üç kardeşiz. Ben altı yaşındayken ablamın yıl sonu gösterisine gittik. -
En önde oturuyordum. Kafamı kaldırdığımda ışıkların altında ablamı dev gibi gördüm. O toz kokusu harikaydı. Ben de okul tiyatrosuna başladım. Lisede de Bornova Belediyesi Şehir Tiyatrosu’na başladım.
-
İstanbul
İstanbul Üniversitesi Devlet Konservatuvarı’nı kazandıktan sonra buraya geldim. Ablam değil ama abim (Efecan Şenolsun) oyunculuk yapmaya başlamıştı. Onun yanına taşındım. Kendimi deneme çekimlerinde buldum. ‘Tatlı Küçük Yalancılar’ ve ‘Kiralık Aşk’ta oynadım. Şimdi de ‘Umuda Kelepçe Vurulmaz’da Ceren karakterini canlandırıyorum.
-
En çok üzen
Beni en çok üzen şey, yalan. Güvensizlik, samimiyetsizlik hissettiğim ortamlarda kendim gibi olamıyorum. İçime kapanıyorum. Kendimi ifade edemiyorum.İnsana ve hayvana verilen değer üzerine çok kafa yoruyorum. İnsanların modern hayatla kötücülleşmesi beni derinden etkiliyor. Bazen evden çıkamadığım zamanlar oluyor bu yüzden
-
Hayat
Hayat benim için aşk demek. Âşık olmayı çok seviyorum. İki yıldır süren bir birlikteliğim var. Erkek arkadaşım da oyuncu; Mehmet Ozan Dolunay... O kadar birbirimize benziyoruz ki, bana baktığı anda söylemek istediklerini hemen anlıyorum. -
Kitap
Aynı anda üç-dört kitap birden okumayı seviyorum. Şimdi okuduğum kitaplar arasında; Bulgakov’un ‘Üstat ile Margarita’sı ve Don Miguel Ruiz’in ‘Dört Anlaşma’sı var.
-
Film-müzik
En son Sorrentino’nun filmlerini izledim. Tarantino da en sevdiğim yönetmen. ‘Harry Potter’ı izlemekten hiç sıkılmıyorum, her yağmurlu havada yeniden izliyorum. Buraya gelirken yolda ‘Star Wars’ film müziklerini dinledim.