Özgür Düşünce yazarı Mehmet Altan, ilişkilerin normalleşmesi için Türkiye ile İsrail arasında imzalanan mutabakatla ilgili olarak, "Mavi Marmara baskınının sebebi, 587 kişinin yardımı Aşdot'a bırakmak yerine, direkt Gazze'ye götürmek istemesiydi. İsrail, o gün dokuz kişi öldürdü ama Erdoğan bu anlaşmayla, Mavi Marmara'yı tamamen batırdı. Erdoğan utanmadan insanların gözünün içine bakarak yalan söylüyor. Bu anlaşmada ne Mavi Marmara, ne de Gazze halkının hakları gözetildi" dedi.
Mehmet Altan'ın, "Dik duruş mu, takla mı?" başlığıyla yayımlanan (29 Haziran 2016) yazısı şöyle:
Yargılanmamak ve devlet rantlarından uzak kalmamak için her hokkabazlığa ve madrabazlığa razı, dünyayı anlamayan, kendini halife, padişah gören tutarsız bir garibanlık tabii ki iktidar süreci uzadıkça rezil olmaya mahkumdur…
Attıkları her palavra, dönüp suratlarına bir tokat olarak iner.
Söyledikleri her yalan, hayatın gerçekleri tarafından paramparça edilir.
Hem kendilerini, hem ülkelerini gülünç duruma düşürürler.
xxx
Recep Tayyip Erdoğan, 7 Ağustos 2014'de ne diyor?
“Eski Türkiye geride kaldı. Boynunu büken, gündemi belirlenen, özür dileyen Türkiye artık geride kaldı.”
Doğru mu?
İsrail ile anlaşma, böyle bir mutabakat mı?
xxx
Cevabı, Mavi Marmara'daki 587 kişi arasında bulunan İbrahim Sediyani veriyor:
“Türkiye, İsrail'in yıllardır uğraşıp yapamadığını becerdi ve dünyanın tanımadığı Gazze ambargosunu tanıyan ilk ülke oldu.
Kalkmış, ‘Aşdod Limanı üzerinden insani yardım ulaştırılacak' diyorlar. İsrail, Aşdod Limanı'nın kullanılmasına zaten izin veriyordu ki.
Mavi Marmara baskınının sebebi, 587 kişinin yardımı Aşdot'a bırakmak yerine, direkt Gazze'ye götürmek istemesiydi.
İsrail, o gün dokuz kişi öldürdü ama Erdoğan bu anlaşmayla, Mavi Marmara'yı tamamen batırdı.
Erdoğan utanmadan insanların gözünün içine bakarak yalan söylüyor. Bu anlaşmada ne Mavi Marmara, ne de Gazze halkının hakları gözetildi.
Bir tek Mavi Marmara yolcusunun bu anlaşmadan memnun olduğunu gösteremez.
Bugün Erdoğan'ın yaptığı bu anlaşmayı zafermiş gibi satanlar, aslında 27 Mayıs 2010'da o gemiye binmeye korkanlar.”
xxx
Haber ajansı Naba'ya verdiği demeçte Hamas Dış İlişkiler Sorumlusu Usame Hamdan ne diyor:
“Türkiye'nin işgalci İsrail'le yakınlaşma anlaşması bir Türkiye kararıdır. Bu kararın Hamas'la hiçbir ilişkisi yoktur ve Hamas bunun kendi onayıyla gerçekleştirildiğini reddetmektedir.”
xxx
MAZLUM-DER ne diyor?
“…Filistin devletinin resmen bir parçası olan Gazze'ye yardımın İsrail üzerinden yapılmasının kabulü Filistin'in egemenlik haklarının ihlali demek olduğu kadar fiili bir durum olan ablukanın da resmi bir durum olan ambargo olarak Türkiye tarafından tanınması anlamına gelmektedir. Yapılması gereken, Gazze limanının ve havaalanının onarılması ve yardımların doğrudan Filistin yönetimine tesliminin sağlanmasıdır. İsrailli failler için ceza yargılamasının düşürülecek olması ve bunun bir uluslararası anlaşma formatına getirilerek TBMM'den geçirilecek olması ise Anayasa 90. maddeye açıkça aykırılık arz etmektedir.”
xxx
Olup bitenlere “dik duruş” değil, anayasal düzeni yok etmekten dolayı yargılanmamak ve devlet rantlarından uzak kalmamak için her türlü taklayı atmak, üstelik de kendi halkının hala saf bulduğun kesimlerini de hayasızca aldatmak denir…
Bu Siyasal İslamcılık da neymiş…
Nasıl bir palavracılık, nasıl bir fırdöndülükmüş.