Medya Ombudsmanı Faruk Bildirici, Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı Fahrettin Altun'un Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın'dan daha fazla medyada yer bulduğunu, son aylarda açıklama ve bilgilendirmelerin hep Altun’dan geldiğini yazdı. Altun'un açıklamalarının medyada geniş yer bulduğunu anlatan Bildirici yaşananı, "Cumhurbaşkanlığı'nın benzeri görülmemiş fiili sözcüsü" sözleriyle değerlendirdi.
"Cumhurbaşkanlığı’nın medyayla ilişkilerinin nasıl götürüleceği, Kalın’ın neden gölgede kaldığı benim alanım dışında. Bunlar siyasi analistlerin, siyaset kulisleri yazan meslektaşlarımın ilgi alanına giriyor" diyen Bildirici, "İletişim Başkanı ve Sözcü görevlendirmesindeki değişim, siyasi iktidarın tahakkümü altındaki gazeteciliğe ilişkin somut örnekler sunuyor" tespitini yaptı.
TIKLAYIN: Bir linç, Saray'dan iki farklı tavır!
Altun'un giderek güçlenen konumunu da değerlendiren Bildirici, "Medya ile ilişkilerde Kalın’ın önüne geçtiğini de 4 Mayıs’taki haberlerden anladım. O gün Altun’un, ABD’nin Ankara Büyükelçiliği’nin 'Dünya Basın Özgürlüğü Günü' mesajına verdiği tepki, Hürriyet ve Milliyet’in ilk sayfasındaydı. İlginç tarafı, Hürriyet, Milliyet, Star ve Posta gazeteleri ile internet siteleri, Altun’un tepkisini haber yapmışlar ama gazetecilik meslek örgütlerinin 'Dünya Basın Özgürlüğü Günü' açıklamalarını görmezden gelmişlerdi" ifadesini kullandı.
Bildirici, Altun ile ilgili haberleri, açıklamalarını ve tweetlerini izlemeye başladığını açıklayarak şu örnekleri verdi:
Örnek 1- 21 Mayıs’ta, Hürriyet’in, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın, Türk Konseyi Genel Sekreteri Bağdad Amreyev’i Huber köşkünde kabulü haberinde toplantıda “Altun’un da hazır bulunduğu” belirtiliyordu. MGK toplantılarına bile giren, her an Erdoğan’ın yanında olan Altun’un bu toplantıda da bulunduğunu yazmak anlaşılır bir durum. Ancak toplantıya Kalın da katılmıştı, fotoğrafta da görünmesine rağmen haberde ondan hiç söz edilmiyordu.
Örnek 2- Yine Hürriyet’in 2 Haziran’daki “Yenikapı’da Enderun teravihi” haberinin fotoğrafaltı enteresandı. “Teravih namazı etkinliğine Cumhurbaşkanı Erdoğan, Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı Fahrettin Altun ve TBMM Başkanı Mustafa Şentop katıldı” yazılmıştı. Fotoğrafta görülen Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mustafa Varank, Diyanet işleri Başkanı Prof.Dr.Ali Erbaş, İstanbul Valisi Ali Yerlikaya’nın adı bile anılmıyordu. Sabah gazetesindeki haberde de Varank, Erbaş ve Yerlikaya’nın adları anılmıştı ama orada da Altun’un adı, bu isimlerin hepsinin önündeydi…
Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığı, Basın-Yayın ve Enformasyon Genel Müdürlüğü’nün dönüştürülüp, geniş yetkilerle donatılmış hali. Altun da bu kurumun başı olarak genel müdür düzeyinde bir kamu görevlisi ama adı -artık gazetecilerin gözünde- TBMM Başkanı’ndan bile önde geliyor.
Bildirici'nin medya ombudsmanı yazısının bir bölümü şöyle:
Altun, devletin elemanı olmasına rağmen resmi açıklamalarla yetinmiyor, sürekli olarak kendi görüş ve değerlendirmelerini de paylaşıyor. Özel günler ve bayramlarda kişisel mesajlar yayınlıyor. Anadolu Ajansı da Altun’un bu paylaşımlarının tümünü haber olarak servise koyuyor; iktidar kontrolündeki medya kuruluşları da yayınlıyor. Özellikle gazetelerin internet siteleri bu haberlerin çoğuna yer veriyor.
Altun’un kişisel mesaj ve açıklamalarının “haber değeri”ni geçtim. Hiç olmazsa Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın açıklama yaptığı konularda ya da mesaj yayınladığı özel günlerde Altun’un açıklamalarının haber olmaması beklenir. Ama hem Cumhurbaşkanı, hem de Altun’un mesaj ve açıklamalarını aynı sayfalarda, aynı sitelerde görebiliyoruz. Üç örnek vereyim;
Örnek 1- 5 Mayıs’ta Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın, İsrail’in Gazze’ye düzenlediği hava saldırısında Anadolu Ajansı bürosunun da bulunduğu binayı yerle bir etmesini kınayan açıklaması yayımlandı medyada. Aynı haberlerin yanında bir de Altun’un kınama açıklaması yer alıyordu.
Örnek 2- 8 Mayıs’ta Hürriyet, Milliyet ve Sabah’ta yayımlanan “YSK kararı demokrasimizin zaferidir” başlıklı haberlerde, Altun’un, YSK’nın İstanbul seçimlerini iptal kararıyla ilgili açıklaması yer alıyordu. Aynı gün Erdoğan da “..bu kararı demokrasimizi güçlendirecek bir adım olarak görüyoruz” diyerek görüşünü açıklamıştı. Erdoğan’ın bu sözleri de çoğu gazetede Altun’un açıklamasıyla aynı sayfadaydı.
Örnek 3- 28 Mayıs tarihli Hürriyet, Sabah ve Milliyet gazetelerinde yayımlanan haberlerde Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın 27 Mayıs mesajının altında Altun’un mesajı da verilmişti. Hatta Erdoğan’ın mesajından daha genişti. Hürriyet ve Milliyet’te Kalın’ın mesajı da en alta eklenmişti.
Cumhurbaşkanı görüşünü açıkladıysa “Sözcü” ya da “İletişim Başkanı”nın aynı konudaki açıklaması tekrardır. Normal koşullarda bu tekrar değil haber yapılmak, üzerinde bile durmaz. Aslı varken vekilinin sözüne bakılmaz.
Bildirici'nin diğer eleştirilerini farukbildirici.com adresindeki kişisel internet sitesini ziyaret ederek okuyabilirsiniz.