Medya Ombudsmanı Faruk Bildirci, Anadolu Ajansı'nın ABD'de yaşayan Dr. Vedat Obuz'un "Koronavirüsün laboratuvarda üretildiğinden şüpheleniyorum" dediği 'haberinin' pek çok mecra tarafından sorgulanmadan kullanıldığına dikkat çekerek, "Obuz, 'Koronavirüs, Mars’tan gönderilmiş' deseydi aynen yayınlanacaktı, gazetecilik açısından kaygı verici bir durum" düşüncesini dile getirdi. Bildirici haberlere dayanak yapılan Obuz'un Koronavirüs'ün RNA diziliminden oluştuğunu dahi bilmediğinin de altını çizdi.
Bildirici, "AA’nın, bu alanda dünyanın en yetkin otoritelerinden biri muamelesi yaptığı Doktor Vedat Obuz’un kim olduğunu anlamak için internette taradım. Hürriyet’in internet sayfasında 31 Mayıs 2019 tarihinde yayımlanmış bir haber çıktı karşıma. Razi Canikligil imzasını taşıyan haber 'FETÖ’nün ABD’deki doktoruna gözaltı' başlığını taşıyordu. Haberde 'ABD’de New Jersey eyaletinin Pensilvanya sınırındaki Delran ve Trenton şehirlerindeki muayenehanelerinde doktorluk yapan ve FETÖ’nün bölgedeki doktoru olarak bilinen, faaliyetlerine de katılan Dr. Obuz’un seyahatte olduğu dönemlerde görmediği hastaları muayene etmiş gibi sahte fatura kestiği' iddiasıyla gözaltına alındığı belirtiliyordu. 100 bin dolar kefaletle tutuksuz yargılanmak üzere serbest bırakılan Obuz’un, sigorta dolandırıcılığı suçlamasıyla 10 yıla kadar hapis cezası istemiyle yargılanacağı duyuruluyordu." ifadesini kullandı.
Bildirici yazısında şunları kaydetti:
Bu yargılamanın sonucunun ne olduğu hakkında bir bilgi bulamadım. Ama Yeniçağ gazetesi ile bazı internet sitelerinde 14 Nisan’da yayımlanan bir habere rastladım. “Hürriyet'in ‘FETÖ'nün doktoru’ dediği Vedat Obuz'u CNN Türk yayınına aldılar” başlıklı haberde, Dr. Vedat Obuz’un CNN Türk’te canlı yayına çıkarılması eleştiriliyordu. Medyaradar’ın da “skandal” olarak nitelediği yayında Obuz, “dahiliye ve fonksiyonel tıp uzmanı” olarak tanıtılıyordu. Obuz ise programda Türklerin yoğun olduğu bir kasabada kliniği olduğunu, aynı zamanda girişimci olarak iki eyalet valisine Çin’den pratik test cihazı getirmeyi önerdiğini söylüyor, ABD’de Koronavirüs ile ABD’de yaşananları aktarıyordu.
CNNTürk’ün bu şekilde suçlanmasının üzerinden henüz 11 gün geçmişken bu kez AA’nın söyleşi yapması, hem de bu haberin birçok gazete ve internet sitesinde yayımlanması açıklanmaya muhtaç bir durum. Okurların, görüşlerine böylesine değer verilen bu doktorun “FETÖ’nün bölgedeki doktoru” olup olmadığı ve “sahte fatura dolandırıcılığı” suçlamasıyla yargılanıp yargılanmadığını bilmeye hakkı var.
Tabii bir dâhiliye doktorunun, “Koronavirüs'ün laboratuvarda üretildiği şüphesi”nde nasıl bir haber değeri görüldüğü de açıklanmalı. Uzman olmayan bir doktorun komplo teorilerinin bir gazeteci için hiçbir kıymeti harbiyesinin olmaması gerekirdi.
Nitekim AA’nın haberinin yayınlanmasının ardından Malumatfuruş doğrulama sitesinde “Koronavirüsün (SARS-COV-2) laboratuvarda biyolojik silah olarak tasarlandığı, virüsün DNA’sıyla oynandığı iddiası aslında köklü bir hata içeriyor. DNA’ya sahip olmayan Koronavirüsler RNA virüsleridir” düzeltmesi yayınlandı. TÜBİTAK’ın sitesinde de “Koronavirüsler zarflı ve tek iplikli RNA virüsleridir, yani genetik materyalleri bir RNA ipliğinden oluşur” bilgisi veriliyor.
Kısacası, Dr.Vedat Obuz’un Koronavirüsün genetiğinde DNA değil RNA olduğunu bile bilmediği ortaya çıktı. Düşünün, konuyla bu kadar ilgisiz ve yanlış bilgilere sahip birinin sözlerini AA, bütün Türkiye’ye haber olarak servis etti, medyada da epeyce alıcı buldu. Hepsi de sorgulamadan kullandı haberi.
Korkarım bu doktor, “Koronavirüsün laboratuvarda üretildiğinden şüpheleniyorum” yerine “Koronavirüs, Mars’tan gönderilmiş” deseydi de aynen yayınlanacaktı. Gazetecilik açısından kaygı verici bir durum.
Yazının devamı için tıklayın