Medya

Medya Ombudsmanı Bildirici: Çiğdem Toker'in yazısını mahkûm eden mahkeme kararında üç çelişki var

"Sadece gazetecilik değil yasal açıdan da bir yanlış yok bu yazıda"

19 Mayıs 2022 08:27

Medya Ombudsmanı Faruk Bildirici, Mütevelli Heyeti Başkanlığı'nı Erdoğan'ın damadı Selçuk Bayraktar'ın yaptığı T3 Vakfı'nın gazeteci Çiğdem Toker'in "İBB’den Vakıflara Hizmet Raporu" başlıklı köşe yazısı nedeniyle açtığı davada Toker'e verilen 30 bin lira cezanın gerekçeli kararını inceledi. Kararda 3 çelişki olduğunu dile getiren Bildirici, "Toker ödeme/kaynak aktarımı yazmamıştı! Tarık Balyalı ifadesi ve İBB Teftiş Kurulu raporu yok sayıldı" dedi. 

"Çiğdem Toker’in yazısında gazetecilik etiği açısından bir sorun yok. Gazetecilik açısından gerekli bütün kurallar titizlikle yerine getirilmiş. Sadece gazetecilik değil yasal açıdan da bir yanlış yok bu yazıda" diyen Bildirici, yazısında şunları kaydetti:

"Mahkemenin gerekçeli kararında Çiğdem Toker’in Sözcü’de 28 Ocak 2019 tarihinde yayımlanan yazısından “İBB'nin vakıf, dernek, okul, okul spor salonlarına yaptığı desteğin toplam tutarı 857 milyon 592 bin 858 lira, 27 kuruş” cümlesi alıntılandı. Ardından şu hükme varıldığı açıklandı:

  “Dava kapsamından ve İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığınca haber sonrası yapılan açıklamalardan İBB’nin davacı vakfa böyle bir ödeme veya kaynak aktarımı yapılmadığının ortaya çıktığı…”

  Oysa Çiğdem Toker yazısında T3 Vakfı’na “ödeme veya kaynak aktarımı yapıldığını” yazmamıştı; sadece “destek”ten söz ediyordu. STK-Okul-Yurt Faaliyeti Raporu-2018” de “Vakıflara, İBB olanaklarıyla verilen hizmetlere ayrıntılı olarak yer verildiğini” vurguluyor; “İBB’nin vakıflara desteğinin” hangi kalemlere dayandığı da ayrıntılı olarak sıralanıyordu.

Sadece Okçular Vakfı’na 4.4 Milyon lira nakit ödeme yapıldığı belirtiliyor; böylece T3 Vakfı’na nakit ödeme yapılmamış olduğunun da altı çizilmiş oluyordu. “Destek”ten kasıt da T3 Vakfı ve diğer kuruluşlarla birlikte yapılan projeler, kullanılan merkezlerin ve araçların İBB’ye toplam maliyetiydi.

  “Nakit ödeme veya kaynak aktarımı” yazılmış gibi ifade edilmesi, gerekçeli kararın birinci çelişkisi…

Mahkeme Balyalı’nın ifadesini geçersiz saydı

Çiğdem Toker’in İBB’nin olanaklarıyla iktidara yakın 17 STK’ya 2018 ve öncesinde verilen desteğin tutarını aktardığı yazı, İBB’de hazırlanan ancak yayımlanmayan “STK-Okul-Yurt Faaliyeti Raporu”na dayanıyordu. Çiğdem Toker, yazıyı yayımlamadan önce İBB Meclis Üyesi ve CHP Grup Sözcüsü Tarık Balyalı ile görüşerek, bu raporun varlığını doğrulattığını yazısında belirtiyordu.

Balyalı, mahkemede tanık olarak verdiği ifadede de “Rapor üst yönetime bilgi vermek amacıyla hazırlanmış STK'lar ile ilgili bir rapordu. Meclis kararları ile rapor birbirine uyuyordu” dedi. Balyalı, “raporun gerçek olduğunu” mahkemede de dile getirmiş oldu.

Ancak mahkemenin gerekçeli kararında Balyalı’nın bu ifadesine itibar edilmedi. Böyle bir sonuca varılmasının gerekçesi de aynen şöyle ifade edildi:

 “Davalı tanığı her ne kadar İBB CHP Belediye Meclis üyesi olduğunu ileri sürerek, davacının kaynağının kendisi olduğunu ileri sürmüşse de tanık ile davacı arasında husumetin var olduğu dosya kapsamından anlaşılmakla beyanlarına itibar edilmemiştir.”

  Garip bir ifade, garip bir gerekçe. Zira mahkemenin “ileri sürerek” dediği Tarık Balyalı’nın “İBB Meclis Üyesi” ve hatta "CHP Grup Sözcüsü" olduğu bir gerçek. Tartışmalı bir durum yok ortada. Üstelik Tarık Balyalı’nın sözlerine “husumet” gerekçesiyle itibar etmeyen Mahkeme, T3 Vakfı ile İBB arasında bir anlaşmazlık yaşanması ve aleyhte açıklamalar yapılmasına rağmen T3 Vakfı’nın Müdürü Ömer Kökçam’ın ifadelerini geçerli kabul etti!

Tarık Balyalı’nın ifadesini geçersiz sayıp, Ömer Kökçam’ın sözlerine dayanarak karar oluşturulması da gerekçeli kararın ikinci çelişkisi…

 Mahkeme İBB Teftiş Kurulu raporunu da yok saydı

Mahkemenin gerekçeli kararında Tarık Balyalı’nın ifadesinin yanı sıra İBB Teftiş Kurulu Başkanlığı’nın 16 Eylül 2019 tarihli inceleme raporu da yok sayıldı. Oysa İBB Teftiş Kurulu’nun raporu, T3 Vakfı’na ayni ve nakdi kaynak aktarılmadığını, ödeme yapılmadığını doğrulasa da tahsisler ve hizmetler konusunda farklı bir gerçeğe işaret ediyordu.

  Teftiş Kurulu raporunda yer verilen İBB Belediye Meclisi’nin 12 Temmuz 2017 tarih ve 1070 sayılı kararında protokol gereği oluşturulacak merkezlerin tahsisi ve donatılacak İETT otobüsleriyle ilgili hükümler sıralandıktan sonra aynen şöyle deniliyordu:

 “17.9-Teknoloji Atölyeleri olarak kullanılacak Deneyap Merkezlerinde ve Çocuk Üniversitesi ve Teknoloji Kampüsündeki eğitici (İK Gideri), genel gider, sarf malzemeleri, ilk kurulan teknolojik araç gereç- ekipman inşaat ve bakım onarım ve tadilat giderlerini karşılayacaktır.

  17.10- Vakfın (T3 Vakfı) Deneyap Merkezleri’ni, Çocuk Üniversitesi ve Teknoloji Kampüsü Teknobüsleri kullanmasını sağlayacak olan protokol konusunu oluşturan işlerin T3 Vakfı tarafından kullanımına ilişkin komisyon kararı doğrultusunda Belediye Meclisinde kabul edildiği,”

Belediye Meclisi kararı, merkezlerin kullanımının tamamen T3 Vakfı’na verildiğini ama buraların tüm harcamalarının İBB tarafından yapıldığını gösteriyordu. Ama bu merkezlerde İBB değil T3 Vakfı faaliyet yürütüyordu. İBB de T3 Vakfı’na ayni ve nakdi bir ödeme yapmamış olsa da Vakfın yürüttüğü faaliyetleri finanse ediyordu. Çiğdem Toker’ın yazdığı raporda bahsedilen de bu ödemelerdi.

  Ortaya konulan bu bilgilere rağmen Mahkeme, gerekçeli kararında İBB Teftiş Kurulu’nun raporuna hiç değinmedi; geçersiz sayma gerekçesi bile ifade edilmedi. Bunun yerine Çiğdem Toker’in yazısına dayanak aldığı İBB raporunun “yayınlanmamış olması” gerçek olmadığının kanıtı olarak gösterildi:

  “İBB’nin 2018 yılı resmi raporuna dayanılarak söz konusu haberin yapıldığını ileri sürmüş ise de İBB 2018 yılı faaliyet raporunda dava konusu habere ilişkin herhangi bir veri bulunmadığı, habere konu bağışla ilgili kağıtların herhangi bir resmi niteliğinin bulunmadığı, İBB’nin yetkilileri tarafından resmi olarak imzalanıp yayınlanan bir belge olmadığı anlaşıldığından bu savunmalara da itibar edilmemiştir.”

İBB Teftiş Kurulu raporunu imzalı olmasına rağmen yok sayan mahkemenin, Çiğdem Toker’in yazısına dayanak aldığı raporu da imzasız ve yayınlanmadığı için belge kabul etmemesi üçüncü çelişkisi."