Yaşam

Mayınlı güzellik: Palmira

IŞİD’den kurtarılan antik Palmira kentinin binlerce yıllık harabelerini ziyaret etmek isteyenlerin sabırlı olması gerekiyor. Mayınların temizlenmesi uzun sürecek. DW'den Juri Rescheto Palmira'yı gezdi.

14 Nisan 2016 12:01


Medeniyetin beşiği sayılan yerin ihtişamını gözleriyle görmek başka bir duygu veriyor. IŞİD'in yaptığı tahribat, daha önceki yağmalamalar ve yüzyılların yol açtığı yıpranmaya rağmen harabelerden yansıyan görüntü muhteşem. Çölün ortasındaki şehir kapısı, amfitiyatro ve miladi takvimin ilk yüzyıllarından kalma sütunlar göz kamaştırıyor. Dünya kültür mirası bütün güzelliğiyle insanı adeta büyülüyor.

Antik Suriye kenti Palmira'nın IŞİD'den geri alınmasından sonra Rus askerlerinin refakatinde bölgeyi ziyaret eden medya mensupları hayranlıklarını gizlemiyorlar.

Adım başı mayına rastlanıyor

Ama Palmira'nın her yerinde tehlike adeta pusuya yatmış bekliyor. Güvenli patikanın dışına çıkmak ölümü göze almak anlamına geliyor. Palmira'nın her yerine mayın döşenmiş. Antik kente girmek cesaret istiyor. Batılı gazeteciler gelmekle iyi mi ettiklerini düşünedursunlar, Rusya Savunma Bakanlığı sözcüsü İgor Konaşenkov, “Beş savaş gördüm ama böylesine şahit olmadım. Her yer mayın döşeli. Duvarlar, tavanlar ve asfalt yollar bile mayın kaynıyor”, diyor.

Uzmanlar tarihi kentin yüzde sekseninin ayakta olduğunu, ancak mayın taramada yapılacak tek bir hatanın dahi son yüzde seksenin de havaya uçmasına yol açabileceğini belirtiyorlar. Özel kıyafetli mayın tarama uzmanları antik kentte astronot gibi son derece yavaş hareket ediyorlar. Harabelerin her santimini inceleyen on kadar özel eğitimli mayın tarama uzmanına bir köpek ve bir de uzaktan kumandalı robot eşlik ediyor. Manga komutanı teğmen Aleksey Makarenko, Rusya'nın soğuğundan getirdikleri köpeklerin havanın son derece sıcak olmasından etkilendiğini ve buranın iklimine kolay alışamadığını, söylüyor.

Müze müdürü Ruslara müteşekkir

Palmira müzesinin müdürü Dr. Ahmad Deeb hayatta kalabilmiş. Çöl kentinin arkeolojik araştırma ekibi başkanı Halid Asad ise birkaç hafta önce IŞİD'in cellâdı tarafından başı kesilerek öldürülmüş. Asad, terör örgütünün canına kıydığı tek Palmiralı değil.

Dr. Ahmad Deeb kısa bir Ruslara teşekkür konuşması yapıyor ve “Ruslar olmasaydı, çöl çiçeği bir daha açmazdı”, diyor. Heyecanını ve hissiyatını anlamamak mümkün değil.

Travmayla umut arasında

Üç saat kaldıktan sonra, şehir merkezine gitmek üzere antik kentten ayrılıyoruz. Tümgeneral Konaşenkov, Suriye'de askeri olduğu kadar kültürel ve insani bir görevi de yerine getirdiklerini anlatıyor ve “İnsanlığa, binlerce yıl önce yarattığı eserleri yeniden kazandırıyoruz” diyor. Tümgeneral dokunaklı konuşuyor. Ama Rusların burada iş bitirdikleri kesin. Palmira onların sayesinde kurtarıldı.

Palmira şehrinde yaşayanlar ise hürriyeti diledikleri gibi tadamıyorlar. Kente geldiğimizde etrafımızı saran 200 kadar Suriyelinin yüzlerinden işkenceden ve IŞİD korkusundan geçirdikleri travma okunuyor. Dönenler, yarı harabeye dönen şehirlerini tanımakta güçlük çekiyorlar. Kentte kalanlar bazı mahallelerin IŞİD tarafından yerle bir edilişine tanık olmuşlar. Burası da mayın dolu.

Eskiden nüfusu 70 bin olan Palmira'da bir yıllık IŞİD işgaline dayananların sayısı 15 bini geçmiyor. Hayatlarını nasıl sürdüreceklerini bilemiyorlar. Belediye başkanı, altyapıyı üç ayda işler hale getirebileceklerini söylüyor. En büyük dert elektriksizlik. Elektrikle birlikte hayatın da geri geleceğine inanmak istiyorlar.