Masonlarla ilgili çok sayıda komplo teorisi dolaşıyor. Ama İskoçya'nın gerçek masonluk tarihi yüzlerce yıldır unutulmuş olsa da herkesin ulaşabileceği bir yerde duruyor.
İskoçya'nın başkenti Edinburgh'daki ünlü kale ve esrarengiz çıkmaz sokaklarına kıyasla parke taşlarıyla kaplı sakin Hill Street sokağı pek sır barındıracak bir yer görünmüyor.
Ama sokağı yavaşça adımlarken bir kapının üstünde altın yaldızla yazılmış "Edinburgh Locası (Mary Şapeli) No 1" yazısı gibi ilginç sayı ve işaretlerle dolu bir levhayla karşılaşabilirsiniz.
Hill Street 19 numaradaki bu şapel dini bir mekân değil. Burası bir mason locası. 1599'a kadar giden tarihiyle dünyanın hala ayaktaki en eski locası.
Bazıları buna şaşırabilir. Konunun meraklısına sorulsa masonluk ne zaman başladı diye, çok daha sonraki bir tarih söylenecektir. 1717 İngiltere Büyük Locasının kuruluş tarihidir. Fakat bugün bildiğimiz masonluk İskoçya kökenlidir.
Duvar ustalarının oluşturduğu birlikler Ortaçağ'dan bu yana İngiltere ve İskoçya'da vardı. Ama bu birliklerin ya da locaların düzenli kullanımına dair ilk veriler İskoçya'da görülmüştür. 1500'lerin sonunda İskoçya'da en az 13 loca vardı. 16. yüzyıla gelindiğinde bu localar kurumsal bir özellik kazandı ve çoğu insan bu noktayı modern masonluğun başlangıcı olarak görüyor.
Dünyadaki ilk toplantı tutanakları İskoçya'daki bir locadan ve Ocak 1599'a kadar gidiyor. Aynı yılın Temmuz ayında ise Edinburgh'daki Mary Şapeli tutanak tutmaya başlamış.
Masonların Şifresini Çözmek adlı kitabın yazarı ve İskoçya'nın Büyük Locası müzesinin küratörü Robert Cooper'a göre, "Olaylar bu tarihlerde başlıyor. Localar İskoçya'nın temel bir özelliği. Ülke çapında bir ağ oluşturmuşlardı ve Edinburgh işin başını çekiyordu".
Cooper'la ofisinde görüştüm. Edinburgh'da Mary Şapeline çok yakın 96 George Street adresindeki İskoçya'nın Büyük Locası'nda, duvarları ahşap kaplama, kitaplarla dolu bir odaydı burası. 1736'da kuruluşundan bu yana bu loca İskoçya'daki bütün mason localarının kayıtlarını tutuyordu. Buraya Mason localarının bütün üyelerinin kayıtları da geliyor ve üye sayısının dört milyonu aştığı görülüyordu.
Cooper, belgeler arasında Japonya'nın Nagasaki şehrinden 115 yıl öncesine ait üye kayıtları da olduğunu söylüyor.
"Eski bir söz vardır: İskoçlar nereye gitmişse yaptıkları ilk şey önce bir kilise, sonra bir banka, sonra bir pub ve dördüncü sırada da bir lonca kurmuştur" diyor Cooper.
Bu enternasyonalizm müzede de kendisini gösteriyor. Dünyanın her tarafından bir şeyler var burada: Kuzey Çin İskoç Mason Locası'nın flaması, 30 kadar mason takısı, Çekoslovakya'dan madalyonlar, vs.
Komplo teorisi yanlılarının bir kısmı masonluğun Illuminati tarzı gizli örgütlenmelerle bağlantılı olduğunu düşünüyor. Bazıları ise Amerikan dolarının tasarımından Fransız Devrimi'ne kadar her şeyde gizli eli olan dünya çapında bir ağ olduğu kanısında. Fakat birçok tarihçi gibi Cooper da buna itiraz ediyor.
"Gizli bir örgüt olsak nasıl haberiniz olur bizden? Burası herkese açık bir bina, internet sitemiz, Facebook ve Twitter sayfamız var. Hatta basına reklam veriyoruz. Ama yine de dünyayı yöneten 'gizli örgüt' oluyoruz! Asıl gizli örgüt Mafya'dır, Çinli organize suç şebekeleridir. Onların bizim gibi kütüphanesi ya da müzesi yok."
Masonlukla ilgili esrarengiz havanın bir nedeni ilk çıkış noktasıyla ilgili fazla bilgi olmamasıdır. Fantastik teorilerden biri masonluğu Fransa'da 1307 yılında Kral Philip tarafından ezilen Tapınak Şövalyeleri'ne kadar götürüyor.
Bunların bir kısmının İskoçya'ya kaçarak masonluğu kurduklarını ileri sürüyor bu teori.
Masonlar ise kökenlerini Kral Süleyman'a dayandırıyor. Dediklerine göre Süleyman'ın tapınağı kuşaktan kuşağa duvar ustalarına aktarılan gizli bilgilerle inşa edilmiş.
Bu hikâyenin daha gerçekçi versiyonu ise zanaatkârlar loncasına dayanıyor olabilir. "Bu örgütler zanaata dayanıyordu ve her zanaatkârın kendine özgü loncası vardı" diyor Cooper. Böylece her biri kendi arasında irtibat halinde oluyor, zanaatlarının ince noktalarını birbirine aktarıyor ve yabancıları dışlayabiliyordu.
Duvar ustaları ise Ortaçağ'da Britanya topraklarında giderek daha devasa ve ince işlenmiş kiliseler inşa etme durumunda olduğu için muhtemelen evlerinden uzak uzun süreli işlerde çalışıyordu. Bu işleri yapacak farklı yerlerden çok sayıda insanı bir arada toplarken her birinin işinin ustası olduğundan emin olmayı sağlayacak bir örgüte ihtiyaç vardı. Gidilen yerde o örgütün üyesi olduğunu kanıtlamak için sadece kendileri arasında bir şifre belirlemek gerekiyordu.
Localar daha eski olsa da mason hareketi 1500'lerin sonuna dayanıyor. William Schaw adında biri İskoç (daha sonra İngiltere) kralı 6. James'in ustabaşıydı ve kralın şato, saray ve diğer konaklarının inşa ve bakımından sorumluydu. Yani Britanya'nın duvar ustaları ondan sorulurdu. Schaw bu işi daha örgütlü bir halde yapıp çıraklık işlerini de düzenlemeyi, ustaların "kardeş gibi birbiriyle yardımlaşma ve dayanışmasını" amaçlıyordu.
1598'de bu amacı ifade eden yazılı bir metni tüm İskoç localarına gönderdi. Bundan sonra da her loca tutanak tutmaya başladı.
İngiltere'nin Büyük Locası kurulduktan sonra İskoçya'nın etkisi azalmaya başladı. Bundan sonra masonluğun İskoç kökeni yavaş yavaş unutuldu.
Masonluğun Kökeni adlı kitabında David Stevenson bu durumu, "Büyük locaları kurarak ülke çapında örgütlenme adımını ilk İngiltere'nin atması ve bunu 1725'te İrlanda ve 1736'da İskoçya'nın takip etmesi, birçok İngiliz mason tarihçinin Masonluğun kökenini İngiltere'ye dayandırmasına neden oldu" diye açıklıyor. Cooper da bu düşünceyi paylaşıyor.
Fakat Dan Brown'ın Da Vinci Şifresi'nde adı geçen Rosslyn Şapeli'ndeki oyma ve heykeller nedeniyle masonluk ile bağlantılı olduğu ifade edilmiş, İskoçya ile Masonluk arasında bu sayede bir bağ kurulmuştu. Oysa bunu gösterecek herhangi bir veri olmadığından bu şüpheli bir iddiadır.
İskoçya'nın asıl masonluk tarihi Dan Brown'ın üne kavuşturduğu kiliseden daha orta yerde duruyor. Büyük Loca ve müzenin kapıları tüm ziyaretçilere açık ve isteyen herkes arşivlere bakabilir. Bunlar kapılarını üye olmayan kişilere açmıyor olabilir, ama adresleri ve varlıkları gizli değil, ortada.