T24 - 1954 yılından beri yaptıklar ölçümlerin sonucunda Marmara Denizi’nde oksijen açısından dramatik düşüşler belirlediklerini vurgulayan “Marmara Denizi’nin Değişen Oşinografik Şartlarının İzlenmesi” (MAREM) Proje Müdürü Levent Artüz “Marmara artık deniz olarak nitelenemeyecek bir su kütlesi” değerlendirmesini yaptı. Artüz, 1970 öncesinde denizin yüzeyinde 7-7.5 mg/litre olan oksijen oranının bugün 3-3.5 mg/litreye düştüğüne dikkat çekti.
Marmara Denizi’nde yapılan oşinografik, sedimantolojik, klimatolojik, hidrolojik, kimyasal, biyolojik ve jeolojik etüdler sonucunda Marmara’nın çok büyük bölümünün artık deniz özelliklerine sahip bir su kütlesi olmaktan çıkıp açık bir fosseptiğe dönüştüğü saptandı. Cumhuriyet gazetesinden Özlem Güvemli'nin haberine göre; Marmara Denizi’nin özellikle doğu kesimlerinde oksijen değerlerinin çok düşük seviyelerde olduğu hatta yer yer oksijensiz bölgelerin bulunduğu tespit edildi. Bu kirlilikte sanayi ve tarımsal atıkların yanı sıra evsel atıkların da büyük etkisi var. Çünkü başta İstanbul olmak üzere Marmara’ya kıyısı olan kentlerin büyük çoğunluğu evsel atıkları biyolojik arıtmadan geçirmeden denize veriyor. Sevinç-Erdal İnönü Vakfı bünyesinde düzenli ölçümler ile her yıl yenilenen “Marmara Denizi’nin Değişen Oşinografik Şartlarının İzlenmesi” (MAREM) projesinin 2011 yaz ayağı, Ak-Kim Kimya ana sponsorluğunda yapıldı.
Zehir dolu
Projenin sonuçları dün Taksim Gezi Oteli’nde kamuoyuna açıklandı. Buna göre Marmara Denizi’nin büyük bir bölümünde, nitrat, nitrit ve amonyak değerleri çok yüksek. İstanbul’a yaklaştıkça Marmara Denizi dip yapısında canlılık yer yer sıfıra düşüyor. Marmara Denizi üst su tabakasında özellikle göçer balıkların konaklayacağı ve besleneceği seviyeler ortalama 5-7 metre kalınlıkta ve çok yetersiz. MAREM Proje Müdürü Levent Artüz, İstanbul Kanalizasyon Projesi Master Plan Revizyonu’nun evsel atıkların arıtılmadan Marmara’ya verilip alt akıntı ile Karadeniz’e gönderilmesine dayandığını ve uygulamanın da bu şekilde olduğunu belirtti. Toplantıya Sevinç-Erdal İnönü Vakfı Başkanı Sevinç İnönü, Ak-Kim Genel Müdürü Fatih Tanrıverdi ve projede görev yapan akademisyenler de katıldı.
Yokoluş süreci
MAREM Proje Müdürü Levent Artüz 1970’lerde 40 metre olan su canlılarının yaşadığı, beslendiği, yavruladığı alanın bugün 5 metreye kadar düştüğünü açıkladı. Artüz, Marmara Denizi’nin artık su ürünleri açısından ekonomik değer oluşturan türlere sahip olmadığını, sadece hamsi, lüfer, palamut gibi geçici türlerin bulunduğunu kaydetti. Marmara’nın hızlı bir yokoluş sürecine girdiğine dikkat çeken Artüz, “Ekonomik öneme sahip 123 tür balığı kaybettik. 50 türü tekrar kazanabiliriz. Çok iyi bir çevre mevzuatı var. Uygulanır ve atık girdileri kesilirse Marmara’da ilk 5 yılda iyileşme emareleri görürüz. Canlıların yaşadığı alan genişler. Şu an tür çeşitliliğinin azaldığı, kirliliğin arttığı, canlı ortamın cansız ortama döneceği sınır üzerindeyiz” dedi.