Gazeteci Oktay Ekşi, YÖK'ün gayrimüslim öğrencilerin dini bayramlarda izinli sayılmasına imkân veren genelgesini eleştirdi ve 'Almanya'da yaşayan Türk öğrencilere dini bayramlarda izin veriliyor mu' sorusunu kamuoyuna yöneltti.
Oktay Ekşi'nin Hürriyet gazetesinde yayımlanan 'Maksat Demokratlık mı?' adlı köşe yazısı (2.12.2008) şöyle:
YÖK (Yükseköğretim Kurulu) Başkanı Prof. Dr. Yusuf Ziya Özcan, çok demokrat bir kişi olarak sahneye çıktı ya... Bunu gösterecek bir genelge yayınlamış. Genelgeye göre rektörler, "talep etmeleri halinde", Yahudi ve Ermeni kökenli Türk vatandaşı öğrencileri ve personeli "kendi dini bayramlarında" izinli sayacaklarmış.
Dün arkadaşımız Sefa Kaplan’ın bu haberini görünce ilk tepkimiz "çok güzel!" demek oldu.
Öyle ya, dil, ırk, renk, cinsiyet, siyasi düşünce, din, mezhep farkı olmaksızın yasalar önünde hepimiz eşit isek, neden sadece Müslüman çoğunluğun dini bayramları "bayram" olsun da ötekilerinki yok sayılsın?
YÖK Başkanı elbet kendi kendine "Onlarınkini de bayram sayalım" diyecek değil. Olsa olsa kendi inançlarına göre "bayram" saydıkları günlerde o insanları "izinli" sayma yetkisini kullanabilir.
Nitekim öyle yapmış.
Lakin Türkiye’deki Müslüman halk dışında sadece Ermeni ve Yahudiler mi yaşıyor ki! Örneğin sayıları hayli azalmış olsa da, Rum vatandaşlarımız yok mu? YÖK Başkanı onları neden yok saymış, belli değil. Belli olan şu ki, Rum vatandaşlarımızı konu alan bir genelge göndermemiş.
Bu bir.
Peki ama üniversite öğrencilerimiz -ve öğretim üyelerimiz- arasında Türk vatandaşı olmayanlar yok mu?
Genelge neden sadece "vatandaş"lara bu hakkı mubah görüyor da, ötekileri görmüyor?
"İki"yi yazdık. Üçüncü noktaya gelince:
Hadi Rum vatandaşlarımızı da gören yeni bir genelge ile Lozan Antlaşması’nın kapsamına giren "azınlık"lara bu olanağı tanıdınız. Diyelim ki iyi de ettiniz.
Süryani vatandaşlarımızın böyle bir hakkı yok mu?
Ona da bir genelgeyle çözüm getirdiniz diyelim.
Madem dini inanca saygı bağlamında böyle bir genelgeye ihtiyaç duyuldu, aynı gerekçe yarın yeni talepleri -veya en azından soruları- karşımıza çıkartırsa ne yanıt vereceğiz?
Örnek mi istiyorsunuz?
Müslüman çoğunluk için "kandil" günlerinin bayramdan daha az önemli olduğunu kim söyleyecek?
Bu yola bir kere girince toplumun diğer kesimlerinin de kendi inançlarına göre "bayram" saydıkları yahut "kutsal gün" diye nitelendirdikleri tarihlerde ne yapılacak? Örneğin Kürt kökenli bireylerimiz her yılın 21 Mart gününü "Nevruz Bayramı" olarak hem kutsarlar hem de kutlarlar.
Önümüzdeki 21 Mart günü bulundukları fakültenin dekanlığına dilekçe verip, "Ben Kürt kökenli bir Türk vatandaşıyım. 21 Mart günü kutlanacak Nevruz’da izinli sayılmamı talep ediyorum" diyen öğretim üyelerine veya öğrencilere "izinlisiniz" denecek mi?
Tamam, YÖK Başkanımız -uygulamaları öyle olmasa da- çok demokrat geçiniyor. Bu da iyi ama acaba merak edip "Avrupa’da, -örneğin Almanya’da- öğrenim gören Türklerin dini bayramında onlara izin veriliyor mu?" diye hiç sordu mu?
Hadi onu sormadı diyelim, şimdi açtığı yolun sonu nereye varır, hiç düşündü mü?