Bingöl’de 15 Mayıs 2011 günü saat 21.20 sıralarında polis aracına silahlı saldırı düzenlendi. Saldırıda araçta bulunan polis memuru Hasan Hüseyin Korkut ayağından yaralanırken, Reşat Onan ise yara almadan kurtuldu.
Saldırı olayından 2 saat 25 dakika sonra polis olayı gördüğünü iddia eden ’Avcı’ kod adlı gizli tanığın ifadesine başvurdu. Saat 23.45 sıralarında ifadesi alınan gizli tanık Avcı, saldırı sırasında olay yerinde olduğunu belirterek şunları söyledi:
"Saldırının olduğu yerde bir erkek bir bayan şahıs gördüm. Erkek şahsı tam göremedim ama bayan olanı gördüm. Cadde üzerinde bir aracın içinde bekliyorlardı. Daha sonra araçtan inerek elektrik direğinin altında beklediler. Bir süre sonra cayırtı koptu. Bunun üzerine korkarak bulunduğum yere çöktüm. Çevreme baktığımda havada kırmızı yeşil cisimlerin uçuştuğunu görünce silahlı saldırı olduğunu anladım. Polis aracı geri geri çıkarak olay yerinden uzaklaştı. Sonra bir bayan ve bir erkek şahıs araçlarına binerek gittiler."
Üniversite sınavına çalışırken gözaltına alındı
Felat Bozarslan'ın Doğan Haber Ajansı'nda yer alan hebrine göre, ifadenin alınmasından 45 dakika sonra gizli tanık Avcı’ya daha önceden BDP'nin destekleği bağımsız milletvekili adayı İdris Baluken’in seçim irtibat bürosu önünde çekilen 4 kadının fotoğrafı gösterilerek teşhis yaptırıldı.
Gizli tanık, gösterilen fotoğraflardan Gülsüm Koç’un silahlı saldırıya katılan kadın olduğunu iddia ederek bu yönde ifade verdi.
Fotoğraf teşhisinden 45 dakika sonra polis ekipleri Gülsüm Koç’un evine operasyon yaptı. Operasyonda evde bulunan bilgisayarın haddiskine el konulurken, Gülsüm Koç’un evde olmadığı, annesi Derdiye Koç tarafından polis ekiplerine iletildi. Polis ekipleri daha sonra yaptıkları operasyonda, o dönem 18 yaşında olan lise öğrencisi Gülsüm Koç’u bir akrabasının evinde arkadaşıyla birlikte üniversite sınavına çalışırken gözaltına aldı.
Ellerinde barut izi bulunmadı
Terörle Mücadele Şube Müdürlüğü’ne götürülen Gülsüm Koç’un parmak izleri alındı. Elerinde silah patlamasından kaynaklı herhangi bir barut izine rastlanmayan Gülsüm Koç, ifadesinde olayla bir ilgisinin bulunmadığını, akrabasının evinde ders çalışırken gözaltına alındığını söyledi. Evde yapılan aramada olayda kullanılan silaha da rastlanmazken, Koç gizli tanığın hakkında verdiği ifade gerekçe gösterilerek tutuklanıp Bingöl M Tipi Kapalı Cezaevi’ne gönderildi. Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı’nca hazırlanan iddianamede, gizli tanık ifadelerine yer verilerek Gülsüm Koç’un, ’Devletin birliğini ve ülke bütünlüğünü bozmak’, ’Adam öldürmeye teşebbüs’, ’Kamu malına zarar vermek’ ve ’Ateşli silahlar kanununa muhalefet’ etmek suçlarından ağırlaştırılmış ömürboyu hapis cezasıyla cezalandırılması istendi.
Polisten 'gördük' tutanağı
Silahlı saldırı olayı ile ilgili dava dosyasında, Bingöl Emniyet Müdürlüğü’ne bağlı 3 polisin hazırladıkları bir tutanak da yer aldı. İmza altına alınan ve saat 23.30’da hazırlandığı kaydedilen tutanakta şu ifadeler kullanıldı:
"Saat 19.30’da görevimizin bitimine müteakiben, ikametimize doğru mesai arkadaşımıza ait şahsi oto ile Aydınlık Caddesi üzerinde ilerlerken, BDP’nin desteklediği bağımsız milletvekili adayı İdris Baluken’e ait seçim ofisinin karşısında bulunan şehir minibüslerine ait durakta, şubemizce daha önce hakkında işlem yapılmış ve bizce tanınan şahıslardan Gülsüm Koç ve Didem Polat’ı beklerken gördüğümüze dair tutanak imza altına alınmıştır."
Sanık avukatı: Bu tutanak skandal
Gülsüm Koç’un Avukatı Rahşan Bataray, böyle bir tutanağın daha şüpheli belli değilken hazırlanmasını anlayamadıklarını belirterek şöyle dedi:
"Saat 23.45’te gizli tanık Avcı, Gülsüm hakkında ifade veriyor. Bundan 45 dakika sonra saat 00.30’da gizli tanık Gülsüm’ü fotoğraftan teşhis ettiğini iddia ediyor. Ancak 3 polis tarafından saat 23.30’da imza altına alınan bu tutanakta Gülsüm’ün adı geçiyor. Polisin bu tutanağı ne amaçla tuttuğunu ve dosyaya gönderdiğini anlayamadık. Müvekkilim hakkında tutulan bu tutanak tam anlamıyla bir skandaldır. Bunu mahkemeye söylememize ve tüm itirazlarımıza rağmen taleplerimiz kabul edilmedi.
’Hiçbir ilgim yok'
İddianamenin kabulünün ardından Gülsüm Koç’un yargılandığı dava Diyarbakır 4’üncü Ağır Ceza Mahkemesi ’nde yapıldı. Davanın karar duruşmasına tutuklu sanık Gülsüm Koç ve avukatı Rahşan Bataray katıldı. Duruşmada iddia makamı, bir önceki celse verilen mütalaayı tekrar ettiğini belirten Koç’un cezalandırılmasını talep etti. Son savunması sorulan Koç Zazaca verdiği ifadesinde olay hiçbir ilgisinin bulunmadığını savunarak şöyle konuştu:
"Olayın olduğu gün akrabamın evindeydim. Buna ilişkin iki tanığım da vardı ve ifadelerini verdiler. İfade veren arkadaşlarım da o gün olay yerinde olmadığımı söyledi. Ben gizli tanığın da ortada olmadığını biliyorum. Bu olayı yapmam için benim böyle bir eğitim almam lazım. Böyle bir eğitim de almadım. Dosyadaki belgeler lehimedir. Tahliyemi ve beraatimi talep ediyorum."
Daha sonra söz alan sanık avukatı Rahşan Bataray, gizli tanık ifadelerini ve teşhisi kabul etmediklerini belirterek, "Müvekkilimin olayla hiç bir ilgisi yoktur. Müvekkilimin cezalandırılması için dosyada yeterli delil yoktur. Tüm suçlardan tahliyesine ve beraatine karar verilmesini talep ediyoruz" dedi.
Silahtan beraat, saldırıdan ömürboyu
Duruşmaya kısa bir ara veren mahkeme daha sonra kararını açıkladı. Mahkeme Gülsüm Koç’un saldırıda kullanıldığı iddia edilen silahla ilgili olarak beraatine karar verdi. Beraat kararında, ’yüklenen suçun sanık tarafından işlendiğine dair kesin ve inandırıcı delil elde edilmediği’ ve ’suçun sanık tarafından işlendiğinin sabit olmadığı’ gerekçe gösterildi.
Mahkeme, Gülsüm Koç’un ’Devletin birliği ve ülkenin bütünlüğünü bozmak’ suçundan ağırlaştırılmış ömürboyu hapis cezasıyla cezalandırılmasına karar verdi. Mahkeme sanığın iyi hali göz önünde bulundurularak cezasını müebbet hapise çevirdi.
Mahkeme ayrıca Gülsüm Koç’un ’Kamu görevi nedeniyle öldürmeye teşebbüs’ ve ’Kamu malına zarar verme’ suçlarından da toplam 26 yıl 8 ay hapis cezasıyla cezalandırılmasına hükmetti.
Cezaevinden mektup
Bingöl M Tipi Cezaevi’nden Siirt Cezaevi’ne nakledilen Gülsüm Koç’un, geçen Eylül ayında yapılan açlık grevine katıldığına ilişkin bir mektup yazdığı ortaya çıktı. Açlık grevlerine destek olarak aileye gönderilen mektupta şu ifadeler yer aldı:
"1992 Bingöl doğumluyum ve Bingöl’ün Alevi köylerindenim. Lise son sınıf öğrencisiyken tutuklandım ve 1 buçuk yıldır cezaevindeyim. Meydanlarda sürekli naraları duyulan demokrasi anlayışını, mahkemelere gel-git dönemlerinde daha anlamış oldum. Dosyamdaki hukuksuzlukların haddi hesabı yok. Hem mahkeme sürecinde, hem de aramızda bulunan arkadaşlarımın, ailelerinin ve içimizde bulunan annelerimizin yaşadıkları ve yaşamaya devam ettikleri dramatik, trajikomik olaylarla, demokratik olayların içerisinde demokratsızlığın yaşanıp boy verdiğini, faşizan zihniyetin yaşamlarımızı gasp edip çorak topraklara benzettiğinin canlı tanığıyım."