Lise öğrencisi LGBTİ’ler (Lezbiyen, Gay, Biseksüel, Transseksüel, İnterseks) ‘Liseli LGBTİ Oluşumu’ adıyla örgütlenme çalışmalarına başladı. İstanbul’un çeşitli ilçelerinde yer alan liselerde okuyan LGBTİ öğrenciler ilk toplantılarını, 19 kişinin katılımıyla, Beyoğlu’ndaki Lambdaistanbul Kültür Merkezi’nde 6 Şubat’ta gerçekleştirdi.
Facebook sayfaları üzerinden (facebook.com/liselilgbti) yaptıkları açıklamada “Devlet, ‘erkek fatmaları’, ‘topları’, ‘dönmeleri’ okullarında da istemiyor. Sokakta dövdükleri, öldürdükleri yetmezmiş gibi sınıflarında, koridorlarında, tuvaletlerinde, kitaplarında da nefret kusmaya, dövmeye, öldürmeye devam ediyorlar” diyen liseli LGBTİ’ler, mücadelerini okullara taşıma ve şiddete karşı birlik olma kararı aldıklarını belirtiyor.
Lambdaistanbul örgütlenmesinin gençlik kolu Beyaz Kargalar’dan tanışan oluşumun kurucularından Fatih H. ve Emre Ö., uzun süredir bir liseli örgütlenmesine ihtiyaç duyduklarını fakat bir türlü adım atmaya fırsat bulamadıklarını söylüyor.
Fatih’in ‘Liseli LGBTİ’ adında bir Facebook sayfası açması ve Emre D.’nin sayfa üzerinden kendisine ulaşmasıyla temelleri atılan oluşum, 6 Şubat’taki ilk toplantıya da birlikte karar vermiş.
Agos gazetesinden Özgün Çağlar, Emre D., Fatih H. ve Emre Ö. ile kişisel deneyimlerinden hareketle lise sürecinde LGBTİ’lerin sorunları ve bu yeni yapılanma ile amaçladıkları üzerine söyleşi yaptı:
Emre Ö. (17, lise üçüncü sınıf):
‘Lisedeki arkadaşlar ‘açılmalıyım’ diye kendilerini yemesin’
Daha önce Lambdaistanbul’da yer aldığım için bir örgütlülük deneyimim vardı. Yani, örgütlülüğün nasıl güzel ve gerekli bir şey olduğunu biliyorum.
Liselerde büyük bir baskı ve kontrol sistemi var. Gençlerin ne giydiğinden ne yediğine; okula neyle girip neyle çıktığına kadar her şeye karışılıyor. LGBTİ olsun ya da olmasın, bu baskı ve kontrole her öğrenci maruz kalıyor. Öğretmenlerimiz de fena. Bizler lisede eğitiliyoruz ama bizi hangi kafa eğitiyor?
Lisede trans birey olmak zor. Trans olunca, kişinin kendine açılması kadar görünür olup olmaması da zor. Kendin olmak istiyorsun ama o zaman da göze batıyorsun. Genel olarak ben lisede hocalarımın yok saymasına maruz kalıyorum. Arkadaş ortamımız da kötü. Her şeyle alay etmeyi seven insanlar çoğunlukta. E doğal olarak ‘dönme’ olunca da onlara çok malzeme vermiş oluyorsun. Taktığım gözlükten, giydiğim ayakkabıya kadar her şeyle alay ediyorlar. Bugüne kadar fiziksel bir şiddet görmedim fakat şiddeti, fiziksel ve sözsel olarak ikiye ayıramayız. Şiddet, şiddettir.
Benim bir-bir buçuk yıl süren kendi kimliğimi inkâr sürecim olmuştu. Önce lezbiyen olarak açılmıştım çevreme. Bedenimle ilgili sorunlarım vardı, “Hayır sen kadınsın” diye kendime dayatıyordum. Çünkü toplum ve okul bana bunu dayatıyordu. İkili cinsiyet sisteminden doğan bir baskı bu tabii. Ama açılıp açılmamak da bir tercih meselesi sonuçta. Kendimden yola çıkarak lisedeki arkadaşlara tavsiyem şu: Kendilerini “Açılmalıyım açılmalıyım” diye zorlayarak yemesinler.
Gezi’nin üzerine çok konuşuldu, konuşulmalı da. İnsanlar Gezi’de LGBTİ ile tanıştılar: Önceden tu kaka dedikleri ibnelerin barikata destek taşıdığını gördüklerinde “Hımm bu da bizdenmiş” denildi. Ne yani, LGBTİ’leri illa Gezi’de direndiği için mi sevmeliyiz?
Öte yandan bir LGBTİ birey olarak Gezi’nin bana cesaret kattığını da kabul etmeliyim; önceden sokakta gördüğümde korkup katılamadığım eylemlere, aldığım bu cesaretle artık katılabiliyorum. Ya da mahallemde beni giydiğim kıyafetlerle görmesinler diye koşa koşa çıkıyordum Gezi’den önce, artık böyle bir korkum kalmadı.
Emre D. (17, açık öğretim lise son sınıf):
‘Önceden politik olarak sivrildiğim için açılmam sorun yaşatmadı’
Ben aslında üç buçuk yıldır bir siyasi partide örgütlüyüm. Liseli LGBTİ'lerden önce de çeşitli LGBTİ örgütlerinde yer aldım. Lise, kendi özellikleri olan farklı bir alan. Bu yüzden Liseli LGBTİ gerekli bir örgütlenme. Öncelikle birbirimizle tanışmak istedik. Gönüllüğün merkezde olduğu, hem sorunlarımızı aşabildiğimiz hem de örgütlenmemizi arttırabildiğimiz bir topluluk olalım istiyoruz. Liseli LGBTİ arkadaşlara bir bilinç kazandırmak istiyoruz.
Siyasi örgütlenme deneyimim nedeniyle lisede insanlar ilk başta beni LGBTİ kimliğimle değil politik düşüncelerimle tanıdı. Bu yüzden okulda zaten fişlenmiş durumdaydım. Ama sürekli olarak derslerde toplumsal cinsiyet konusunu da açıyordum bir şekilde. Örneğin geometri dersinde şekillerden örnek verilirken açıyordum. Ama hocalarım hep bir şeyler söylediğimde “Emre’dir söyler” tavrı içindeydiler. İlerleyen zamanda kimliğimi açıkladım. Açıldıktan sonra önceden sivrildiğim için sorun yaşamadım ama bazen gülüşmeler, alaylar da yaşanmadı değil.
Derslerde bizlere empoze edilmeye çalışılan bilgilerden o kadar etkilendiğimi söyleyemem. Tarih dersinde öğretmenimiz Osmanlı’da eşcinselliğin olmadığını söyleyince ciddiye almıyordum mesela. Çünkü böyle düşünen bir insanın eve gidince karısını döven bir adamdan ya sokakta kediye kötü davranan insandan farksız olmadığını düşünüyordum. Ne olduğunu bildiğim için ondan beklentim de olmuyordu. Bu insanı, yaşı kaç olursa olsun, değiştirilmesi gereken biri olarak görüyordum. Bu da bana zamanla mücadeleci bir ruh katmaya başladı.
Okulda ya da çevremde fiziki şiddet görmedim fakat her LGBTİ bireye uygulanan şiddet, bize de uygulanmıştır aslında, bizde sadece izi kalmamıştır. Bunun altını çizmek lazım.
Evet, Gezi LGBTİ’lerin bir araya gelmesi ve görünürlüğü açısından önemliydi. Bazı algılar yıkıldı. Ama toplumsal olarak bazıları da maalesef hâlâ yerli yerinde. İlk başlarda komün hayatında çok güzel yaşıyorduk, LGBTİ'ler direnişin ‘sevimli’ tipleriydi. Gündüz ‘Taksim bizim, İstanbul bizim’ diye slogan atan insanlar, Taksim’de yaşayan, geceleri seks işçisi olan transları gördüğünde kafalarını çevirip yine gülüp gitti. Yine alanda ‘Orospu çocuğu’ diye küfredebiliyorlardı fakat yine o alanda orospuların da olduğunun ve bu ifadenin hakaret olmadığının farkına varmıyorlardı. Evet, hâlâ cinsiyetçi küfürler edilebiliyorsa, görünürlük kazandık ama genel algı Gezi’de pek yıkılmadı demektir. Kusura bakmasınlar Taksim de İstanbul da böylelerinin değil. Dışarıdan gözüktüğü gibi Gezi’de tozpembe değildi yani işler. Önemli kazanımları oldu Gezi’nin fakat artık insanların kendini mastürbe etme şeyine dönüştü.
Fatih H. (16, lise ikinci sınıf):
‘Lisedekiler LGBTİ nedir, bilmiyorlar’
Yaklaşık bir yıl boyunca Lambdaistanbul’un gençlik toplantılarına gittim. Orada genç sayısının yüksek olması doğrusu beni çok heyecanlandırmıştı. Liselilerin örgütlenmesi de çok istediğim bir şeydi.
Lise, bir üniversite ortamı gibi değil, kendi özerkliği yok. Üniversitelerdeki gibi kulüpler kurulamıyor mesela. Lisedeki insanlar daha genç ve bilgisiz. Farklı farklı sorular gelebiliyor bizlere. Lisede LGBTİ olmak zor, açık LGBTİ olmak daha da zor. Çünkü LGBTİ’nin ne olduğunu bilmiyorlar bir kere! Öğretmenlerde de yoğun bir şekilde transfobi-homofobi var. Mesela bir arkadaşım benim kimliğimi bildiği için, din kültürü ve ahlak bilgisi öğretmenine “Eşcinseller de var, onlar bazı ülkelerde evlenebiliyor, siz nasıl görüyorsunuz, dinimiz nasıl görüyor?” diye sorunca, şöyle bir cevap aldı: “Böyle bir şey olamaz, hastalıktır. İlerleyen safhası da pedofilidir! Kendi çocuklarına bile tecavüz ederler. Bunların toplumdan uzaklaştırılması gerekir.” Yine 9. sınıfta okuduğumuz sağlıkla ilgili bir ders kitabında da şöyle bir bilgi geçiyordu: “AIDS eşcinsel ilişkiden oluşan bir hastalıktır.” Bu da yine bir homofobi örneği. Ama artık böyle şeyleri kafama takmamaya başladım çünkü lisede de, hayatta da bunlar hep karşımıza çıkıyor.