Akademisyen İdil Engindeniz Şahan, Kaos GL’nin bir kamusal alan oluşturduğunu ifade ederek, “Özellikle ilk on yıl, özellikle internetin ön planda olmadığı yıllarda önemli bir mecraydı” dedi.
Eşcinsel hareketin Türkiye’de sesini yeni yeni duyurmaya başladığı 90’lı yıllarda Kaos GL de önce dergi, sonra dernek olarak mücadelesini vermeye başladı, derginin de 20 Eylül 1994’te ilk sayısı çıktı. Galatasaray Üniversitesi İletişim Fakültesi’nde araştırma görevliliği yapan, doktora tezini Kaos GL’nin LGBTİ kamusal alanı olarak incelemesini yapan Dr. İdil Engindeniz Şahan, hem Kaos GL’nin yirminci yılını, hem de Türkiye’deki LGBTİ hareketin gelişimini anlattı.
Agos gazetesinden Mehmet Akın’ın sorularını yanıtlayan akademisyen İdil Engindeniz Şahan’ın söyleşisi şöyle:
Kaos GL en baştan beri “Eşcinsellerin kurtuluşu heteroseksüellere de özgürlük getirecek.” diyor. Türkiye’deki cinsel yönelim ve cinsel kimlikler için verilen mücadelelerin diğer özgürlük hareketlerine katkısı nedir sizce? Eşcinseller, heteroseksüellere özgürlük getirir mi?
Eşcinsellerin “kurtulduğu” bir dünya, bu içinde yaşadığımız sistemin de gerçekten değiştiği bir zaman demek. Dolayısıyla bu, heteroseksüelleri de kurtaracak, onlara özgürlük getirecek. Bu alanda verilen mücadelelerin, tıpkı diğer mücadeleler gibi, hepimizin kurtuluşuna katkısı var. Ben hiçbir mücadelenin, parçalanmış şekilde yürütüldüğünde başarıya erişebileceğine inanmıyorum. Dolayısıyla Kaos GL’nin en başından itibaren yürüttüğü politika da bu anlamda çok önemli. İlk kurulduğu zamanlarda, bir eşcinsellik bilinci oluşturmaya çalıştı, çünkü bu gerekliydi. Ama bunun yanında Kürt hareketiyle, kadın hareketiyle, insan hakları hareketiyle bağlantı kurmak için de daima mücadele etti, işbirliği yapmaya çalıştı.
Kaos GL’nin dosya konuları da artık çok çeşitli ve geniş zaten. Aklıma gelenler arasında “direngezi”, “Mültecilik ve Göç” gibi sayılar var. Bunlara baktığımızda, eşcinsellerin mücadelesi diğer mücadelelerle bir ilişkisi olduğu açık. Eşcinsellerin kendi kamusal alanında diğer konulara, insanlara dair yer açmaları söz konusu.
Normalde kimlik hareketleri hep kimliğe sıkışıp kalmakla eleştirilir. Kürt hareketi veya LGBTİ hareketi için de bu geçerli olabilir. Ama başından beri, Kaos GL ve genel olarak Türkiye’deki tüm LGBTİ hareket asla sadece eşcinsellik meselesiyle kendini sınırlamadı. Devleti, sistemi, askerliği, okulu, sokağı, kendisine sorun yaratan tüm alanları sorguladı, ama bunu sadece eşcinsellerle sınırlamadı. O alanlarda hepimizin özgürlüğünü, haklarını savundu. Zaten bunun bütüncül bir mücadele de olması gerekiyor, çünkü eşcinseller her yerde. Dolayısıyla eşcinseller kendi kamusal alanında diğer konulara, insanlara veya hareketlere yer açıyor. Ama hareketin özellikle ilk dönemlerinde, başka hareketler, eşcinsel hareketlere bu kadar yer açmadı. Ama LGBTİ hareketi kendi sesini başka mecralarda da duyurabilmek için mücadele verdi. Ama ne mutlu ki bunun için kendi mecraları da vardı. Kaos GL dergisinde kendi lafını özgürce ifade edebildiler.
Kaos GL’nin 20. yaşına girmesi LGBTİ hareketi için neyi ifade ediyor?
Bir derginin yirmi yıldır düzenli bir şekilde yayımlanması sadece LGBTİ hareketi için değil Türkiye’deki tüm karşı kamusal alan için, muhalif hareketler için önemli bir şey. Tutarlılığın, sebatın ve sabrın ne kadar önemli olduğunu gösteriyor. Sözlü kültür de vardır, ama Kaos GL’nin geride yazılı bir kaynak bırakmasının, en azından bir araştırmacı olarak bende büyük bir değeri var. Çünkü geçmişi oradan okumak, tanımak, hatırlamak için fazla bir kaynak yok elimizde. Sabırla bu mücadeleye devam edilmiş olduğunu orada görebiliyorsunuz.
Siz nasıl Kaos GL ve LGBTİ hareketiyle ilgilenmeye başlamıştınız?
Hareketle ilgilenmeye doktora tezimden biraz önce başladım. Bir şeyler yapmak istiyordum, İstanbul’daki örgütle tanıştım. Küçük işler yaptım, ama devamı gelmedi. Ardından doktora tezim için hocamla konuşurken eşcinsel kamusal alanı araştırma fikri çıktı. Doktoramı Fransa’da yaptım aslında. Yurtdışında olup Türkiye’deki bir konu üzerinde çalışmak, kaynaklara ulaşmak zor. Ama Kaos GL o kadar organize ve yardımcı ki tez onlar olmasaydı asla bu şekilde yazılamazdı. Bütün kaynaklarını paylaştılar, bütün sorularıma yanıt verdiler.
Araştırmanızın ana ekseni neydi?
Araştırmamda Türkiye’de bir LGBTİ kamusal alanın olup olmadığına baktım. Öncelikle LGBTİ’lerin aslında kamusal alanın bir kısmında neden varlık göstermedikleri üzerinden yola çıkmıştım. Gazetelerdeki okur temsilcileri üzerinde çalışıyordum ve onlara gelen mektuplarda LGBTİ derneklerin herhangi bir şikâyetinin olmadığını gördüm. Bu bana çok ilginç gelmişti. Çünkü gazetede yayımlanan haberlerde LGBTİ’lerle ilgili gazeteciliğe uymayan şeyler oluyor, ama şikayetçi olmuyorlar. Bu soru üzerinde çalışırken, LGBTİ’lerin kendi kamusal alanını araştırdım ve Kaos GL dergisini buldum. Bu dergi aracılığıyla Türkiye’de bir LGBTİ kamusal alanı oluşmuş mudur, diye araştırmaya başladım.
Peki Kaos GL eşcinsel bireyler için bir kamusal alan yaratıyor mu?
Evet, bir kamusal alan oluşturuyor. Özellikle ilk on yıl, özellikle internetin ön planda olmadığı yıllarda önemli bir mecraydı. Ama onun yanında Kaos GL sadece bir dergi değil, dernek de aslında ve bu derneğin toplantıları, tartışmaları ile LGBTİ’lere kamusal alan oluşturuluyor.
Kaos GL nasıl değişti 20 yılda? Bunun LGBTİ hareketine etkisi neydi?
Bence Kaos GL’nin en önemli özelliği, temel söylemlerinin değişmemiş olması. Kesinlikle ilerledi, eksik hatalı konular değişti. Ama temel konularda yirmi yıl önce ne söylüyorsa bugün de onu söyleyebiliyor. Ben bu kadar öngörülü ve tutarlı bir politika üretmenin özellikle Türkiye’de şaşırtıcı olduğunu düşünüyorum. Yola çıkış temelleri sağlam olunca böyle bir şey olabildi. Ayrıca Kaos GL attığı adımlardan hiçbir zaman geri dönmedi. 1 Mayıs alanına çıktı ve hep çıkmaya devam etti, asla geri adım atmadı. Orada atılacak bir geri adım, hareketi de geriye götürebilirdi. Belki sokağa çıkması geç oldu, çünkü ilk defa 2001’deki 1 Mayıs’a katıldı. Ama koşulların o zaman uygun olduğunu düşündü. LGBTİ hareketinin diğer şehirlerdeki bileşenleri de bundan etkilendi. 2001’de Kaos GL alana çıktı, 2002’de İstanbul LGBT çıktı.
Şu an Türkiye’deki LGBTİ hareketinin nereye gittiğini düşünüyorsunuz?
Hareketin bir kısmının ana akımlaştığı söylenebilir. Sanırım güzel olan tarafı, LGBTİ hareketin belli bir olgunluğa erişmiş olması ve farklı kollarda yürüyebilecek duruma gelmesidir. Ben kendi adıma bu seçimlerin doğruluğunu tartışırım, ama farklılaşabilecek olgunluğa gelmiş olması beni mutlu eder. Görünürlük de çok önemli ve Türkiye’de LGBTİ hareketini artık görmemek pek mümkün değil. Türkiye’deki hem muhalif hareketler, hem de sisteme entegre olmuş yapılanmalar artık konuşurken, tartışırken, yazarken LGBTİ hareketini göz ardı edemiyor.
Yeni bir eşcinsel erkek dergisi çıkıyor: GayMag ve sloganları “Türkiye buna hazır”. Kaos GL 20 yıl mücadele verdikten sonra, sosyo-ekonomik düzeyi yüksek eşcinsel erkekleri hedef kitlesine koyan bu derginin bu sloganla çıkmasını nasıl okumalıyız?
Kaos GL, bundan yirmi yıl önce de aynı şeyi söylüyordu zaten. GayMag’le ilgili hiçbir bilgim yok, ama ele alınan konuların hayatın gerçeklerinden kopmamasını tercih ederim. ‘Elle’ isimli kadın dergisi Fransa’da son derece pahalı markaların reklamlarını verir, ama kadına dair politik şeyleri ele almaktan da hiç vazgeçmez. Öyle bir siyasi dokunuşun eksik olmaması gerektiğini düşünüyorum. Bir lafınız sözünüz yoksa yaptığınız şey biraz havada kalıyor. Kimin nasıl sözü var, onu zamanla göreceğiz.
‘Kaos GL yirmi yılda bambaşka olanakların kapılarını araladı’
Yirminci yaşına giren Kaos GL dergisinin Genel Yayın Yönetmeni Aylime Aslı Demir’le Kaos GL’de neler olup bitiyor, konuştuk. Elini artık her yere dokunduran bu mecrayı Demir, “Salt kimlik mücadelesi değil, birçok konuyu bu topraklarda sürekli gündemde tutan az sayıda örgütlenmeden birisi” olarak tanımlıyor.
20 Eylül 1994’teki Kaos GL’nin ilk sayısıyla Eylül 2014 sayısı arasındaki fark nedir?
Dergideki yazarların profili ve konular değişti. Örneğin, derginin başlangıç zamanlarında yazarların çoğunluğu eşcinsel erkeklerden oluşurken zamanla eşcinsel kadınlar çok daha fazla yer almaya başladı. Psikiyatrlar, pedagoglar, eğitimciler, sanatçılar, akademisyenler, aktivistler yer almaya başladı. İşlenen konular da olabildiğince çeşitlendi. Kâğıdın bulaşıcılığı, başka şeyleri de harekete geçirdi; Kaos GL dergisi geçen yirmi yılda, bambaşka olanakların, ittifakların kapılarını da araladı.
Kaos GL’nin bu ilerlemedeki rolü nedir? 20 yıllık serüvende neler yaptı Kaos GL?
2000’lere kadar kendi içine kapalı, daha çok kişileri güçlendirmeye yönelik çalışmalar yürütürken 2000’lerle bunun kamusallaşmaya başladı. Mevzu salt kimlik mücadelesi değil; ekoloji tartışmalarından militarizme, kuir teoriye, cinsiyetçiliğe, ırkçılığa kadar birçok konuyu belki de bu topraklarda sürekli olarak gündeminde tutan az sayıdaki örgütlenmelerden biriyiz.
Şimdi peki nereye gidiyor Kaos GL?
Kaos GL’nin çalışmaları her geçen gün çeşitleniyor. Örneğin Ankara Üniversitesi’nde iki ders yürütülüyor. Hakemli dergi ‘Kaos Q+’ çıkmaya başlıyor. Kafkasya, Balkanlar ve Orta Doğu’dan 20’den fazla ülkenin LGBTİ örgütlerini Ankara’da her yıl ağırlıyoruz. Her yıl yaklaşık 100 LGBTİ mülteciye danışmanlık yapılıyor. Eğitim alanında yılda 500 öğretmene ulaşılıyor. Ankara’daki mekânların merdivenlerini gökkuşağına boyaması, öncesinde olmadığı kadar insanların görünür olmaya başlaması, 20 yıldır katlanarak artan çalışmaların ve buna emek veren bütün aktivistlerin ürünü.