HDP Ağrı Milletvekili Leyla Zana hakkında 212 gün devamsızlık yaptığı gerekçesiyle hazırlanan komisyon raporu dün (9 Ocak 2018) TBMM Genel Kurulu’nun geç saatlerindeki oturumunda görüşüldü. Kürsüye gelen HDP Adana Milletvekili Meral Daniş Beştaş, Zana adına savunma yapmayacaklarını söyleyerek, “Biz sadece bir usulü, işlemi gerçekleştirmeyi reddediyoruz. Biz bir kadavra değiliz, biz kobay değiliz” dedi. Beştaş, Zana raporu görüşülürken AKP sıralarında toplam 22 kişi olduğuna da dikkat çekti. Oylamanın ise bugün yapılması bekleniyor.
TBMM İçtüzüğü'ne göre, Zana hakkındaki oylamanın, görüşmelerden 24 saat sonra yapılması gerekiyor. Bugün yapılması beklenen oylamada, milletvekilliğinin düşürülmesi yönünde karar çıkarsa; Zana ikinci kez meclis görevinden alınmış olacak. Zana, 1994 yılında dönemin DEP Milletvekilleri hakkındaki dokunulmazlığın kaldırılmasının ardından 1995 yılında milletvekilliği düşen isimler arasında yer alıyordu.
TBMM Genel Kurulu’nda 1 Kasım seçimlerinin ardından, 17 Kasım 2015 tarihinde gerçekleşen and içme töreninde Zana’nın yemini eksik olduğu gerekçesiyle geçersiz sayılmıştı. Zana, düzeltme yoluna gitmediği için Meclis faaliyetlerine katılamamıştı. Bu arada devamsızlık nedeniyle Anayasa ve Adalet Karma Komisyonu’nda Zana’nın milletvekilliğinin düşürülmesi yönünde rapor hazırlanmıştı.
TBMM İçtüzüğü gereği Zana hakkında milletvekilliğinin düşürülüp düşürülmemesi için gerçekleştirilecek oylamanın savunmanın üzerinden 24 saat geçtikten sonra yapılması gerekiyor. Bu kapsamda Zana hakkında bugün yapılacak oylamada milletvekilliğinin düşürülmesi yönünde karar çıkarsa Zana ikinci kez milletvekilliğini kaybetmiş olacak. Zana, 1994 yılında dönemin DEP milletvekilleri hakkındaki dokunulmazlığın kaldırılmasının ardından 1995 yılında milletvekilliği düşen isimler arasında yer alıyordu. Zana’nın vekilliğinin düşürülmesi için bugün yapılacak oylamada kabul yönünde karar çıkması durumunda HDP’nin sandalye sayısı 53’e inecek.
Anayasa 61 ve iç tüzük 138’e göre ilgili madde şöyle:
Milletvekillerinin devamsızlığı
Madde 138- Bir milletvekili Meclis çalışmalarına özürsüz veya izinsiz olarak bir ay içinde toplam beş birleşim günü katılmazsa devamsızlığı Başkanlık Divanınca tespit edilir ve Anayasa ve Adalet Komisyonları üyelerinden kurulu Karma Komisyona gönderilir.
Karma Komisyon, yasama dokunulmazlığının kaldırılmasındaki hükümlere göre durumu inceler ve raporunu hazırlar.
Bu raporu görüşen Genel Kurul devamsızlık sebebiyle milletvekilliğinin düşmesi gerektiğine üye tamsayısının salt çoğunluğu ile karar verirse, üyeliği düşer. Üyeliğinin düşmesi istenen milletvekili isterse Karma Komisyonda ve Genel Kurulda kendisini savunur veya bir üyeye savundurur. Son söz her halde savunmanındır.
Oylama, Karma Komisyon raporu üzerindeki görüşmelerin tamamlanmasından itibaren yirmi dört saat geçmeden yapılamaz.
Bir yasama yılı içinde izinsiz veya özürsüz olarak toplam kırkbeş birleşimden fazla yok sayılan milletvekilinin yolluklarının üç aylığı kesilir.
TBMM Genel Kurulu’nun geç saatlerindeki oturumunda HDP’li Meral Daniş Beştaş’ın konuşması şöyle.
Başkan - Şimdi son söz savunmanındır diyerek savunmasını yapmak üzere, Sayın Leyla Zana adına savunmasını yapmak üzere Meral Danış Beştaş'a söz veriyorum.
Meral Danış Beştaş (Adana) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; savunma yapmayacağım, peşinen söylüyorum.
İktidar partisinin 317 milletvekili var; evet, 317.
Meral Danış Beştaş (Devamla) - Kâtip üyeyi de sayarsak, Meclis Başkan Vekilini, burada da var, 22.
Meral Danış Beştaş (Devamla) - Diğer milletvekilleri nerede?
Başkan - Beni saymayın Sayın Danış Beştaş, benim oy kullanma hakkım yok.
Meral Danış Beştaş (Devamla) - Bir dakika… Yok, biliyorum.
Özgür Özel (Manisa) - Varmış gibi etki ediyor bize.
Meral Danış Beştaş (Devamla) - Şu anda diğer 300 milletvekili ya da 290 milletvekili nerede? Uçtu, uçtu gitti.
Meral Danış Beştaş (Devamla) - Şimdi, şu anda Meclis niye çalışıyor? HDP'li vekillerin bir tanesinin daha, Sayın Zana'nın vekilliğini düşürmek için mesai yapıyor. Sabahtan itibaren bir sürü bahaneyle… Savunmaya müdahale edilemeyecek ama ben savunma yapmadığım için istediğiniz kadar sataşabilirsiniz.
Salih Cora (Trabzon) - Ben sataşmıyorum. 15 kişi var, 15 milletvekiliniz var.
Meral Danış Beştaş (Devamla) - Siz, sabahtandır, sadece halk duymasın diye, savunma hakkı kullanılmasın diye, Zana'ya ve diğer milletvekillerine, halkın iradesine yapılan haksızlık kamudan gizlensin diye bize İç Tüzük anlatıyorsunuz. Sayın Özgür Özel'i bu işten muaf tutuyorum çünkü gerçekten hukuken çok yerinde gerekçeler ileri sürdü. Ve bir ceza yargılamasını bilen, savunmanın değerini bilen herhangi bir kişi bunu böyle alelacele "Hadi, vekilliği düşürelim." demez. Bunların hepsi bahane, esasa gelelim esasa. Halk iradesini temsil eden, en yüksek makamda oturan bir milletvekilinden söz ediyoruz. Bu milletvekili ki dokuz yıl, on yıla yakın cezaevinde yatmış; 1994 yılında, sizin zamanında kınadığınız ama bugün çok daha ağırını yaptığınız bir şekilde milletvekilliği gasbediliyor. Yüz binlerce oyu alan, milyonlarca insanı, Türkiye'de 80 milyon yurttaşı temsil eden bir milletvekilinden söz ediyoruz. Uluslararası birçok ödüle sahip, onlara girmiyorum.
Meral Danış Beştaş (Devamla) - Peki, nerede milletvekilleri? Milletvekilleri nasıl karar verir? Şu anda karar yeter sayısı var mı? Yok. Şu anda toplantı yeter sayısı var mı? Yok.
Meral Danış Beştaş (Devamla) - İç Tüzük niye yazmış bunu? Demiş ki: "Milletvekilleri savunmayı bir dinlesin, bir ikna olsunlar, ona göre oylarını yirmi dört saat sonra versinler." Ben boş sıralara ne savunması yapayım? Gece on ikiyi geçmiş. Milletvekilleri keşke kendi özgür iradelerine göre karar verseydi, keşke kendi vicdanlarına göre, keşke demokrasi değerlerine göre karar verseydi. Milletvekillerinin yukarıdan emir, talimatla "Leyla Zana'nın milletvekilliği düşürülecek." dendiği anda başka bir oy verme şansları yok ki. Milletvekilleri olsa da olmasa da sonuç değişmeyeceği için buradan milletvekilleri gönderildi. Beş saat önce burada toplantı yeter sayısı yoktu ama karar yeter sayısı, 139 milletvekili vardı, hatta 141 milletvekili. Demek ki bizim sözlerimizin hiçbir önemi yok. Size; hukuk, uluslararası hukuk, demokrasi, hukuk devleti, yemin, çoğulculuk, bunları anlatsak ne yazar, anlatmasak ne yazar! Siz yine halk iradesini gasp etmeye devam ediyorsunuz.
Millî irade diye bir olgu kalmamıştır bu ülkede. Siz halktan, kamudan bu kararı gizliyorsunuz, kaçırıyorsunuz. Leyla Zana'nın vekilliğini düşürmekle aslında ileride sizler bunun hesabını vereceğinizi çok iyi biliyorsunuz. 5 milletvekilimizin vekilliği düşürüldü aynı yöntemle. Biz usul değiliz, biz bu İç Tüzük maddelerinde saklı değiliz, biz hakız halk. Biz bir partiyiz. Biz bir parti olarak seçimlere girdik, sizin gibi oy aldık ve burada temsil hakkını kazandık. Sizin ırkçı bir yemini, totaliter bir eğilimi bize dayatmaya hakkınız yok. Meclise gelemeyen bir milletvekilinin "Niye yemin etmedin? Niye devamsızlık yaptın?" diye usul kuralları oynayarak, kuralları kendinize göre evirerek çevirerek gelip burada milletvekilliği düşürüyorsunuz. Bu, o kadar basit değil. Siz düşürün, siz düşürmeye devam edin.
Şimdi son olarak şunu söylüyorum: Evet, savunma yapmıyorum. Meclis faaliyeti şu anda varmış gibi davranıyorsunuz. Ortada bir Meclis faaliyeti yok, ortada milletvekilleri yok, ortada savunmayı dinleyecek bir organ yok; ortada 316 milletvekilinden 22 milletvekili var. 22 milletvekilinin burada bulunmasına büyük değer biçiyorum şüphesiz, saygı duyuyorum ama o 22 milletvekiliyle bu vekillik düşürülmeyecek. Leyla Zana'nın sizden hiçbir farkı yok, burada oturan hiçbir milletvekilinden farkı yok. O, onurlu, hayatını demokrasiye, insan haklarına, hukukun üstünlüğüne, barışa adamış bir şahsiyettir ve siz büyük bir haksızlığa, tarihsel haksızlığa, hukuksuzluğa, zulme, zorbalığa, faşizme imza atacaksınız. Bu ayıp size yeter! Bu ayıp size yeter! Yarın öbür gün sizler yargılandığınızda, emin olun, sizin adil yargılanma hakkınızı ölümüne savunacağız ama siz asla adalete yaklaşamayacaksınız. Adaletin yanından geçemiyorsunuz. Siz, şu anda kendinizi kurtarmak için her şeyi yapıyorsunuz. Savunma hakkımız gasbedilmiştir. Sayın Zana'dan özür diliyorum, biz sadece bir usulü, işlemi gerçekleştirmeyi reddediyoruz. Biz bir kadavra değiliz, biz kobay değiliz, biz İç Tüzük tartışmalarının gece yarısında üzerinde yapılacağı milletvekilleri değiliz. Hukuku da iyi biliriz, usulü de iyi biliriz ama asıl amacın halktan gerçekleri saklamak olduğunu da çok iyi biliyoruz.
Bu ayıp size yeter diyorum.