Kültür-Sanat

Levent Üzümcü: İBB yönetimi Şehir Tiyatroları’nı yaşatmak istiyorsa acilen özerk bir kurum haline getirmelidir

Reis Bey, Mavi Kuş ve Aşk Bir Zamanlar oyunlarının Şehir Tiyatroları repertuvarından kaldırılması 'sansür' tartışmalarını gündeme getirmişti

25 Eylül 2019 09:41
Aylin Kaplan

İstanbul Büyükşehir Belediyesi Şehir Tiyatroları repertuvarından Necip Fazıl Kısakürek'in 'Reis Bey', Mustafa Kutlu'nun 'Mavi Kuş' ve İskender Pala'nın 'Aşk Bir Zamanlar' adlı eserlerinin kaldırılması üzerine özellikle iktidara yakın medyada "Ekrem İmamoğlu Şehir Tiyatroları'na sansür uyguluyor" tartışmalarını gündeme geldi. Söz konusu oyunların kaldırılmasına yönelik eleştirilere cevap veren İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu, "Necip Fazıl ile ilgili bahsedilen oyun 2018'in Nisan ayından beri neredeyse 2 seneye yakın bir zamandır oynanmayan bir oyun. 20 aydır niye oynanmıyor diye sormayanlar bize bunu niye soruyorlar anlamış değilim" ifadelerini kullanmıştı. Şehir Tiyatroları üzerine başlayan tartışmaları uzun yıllar Şehir Tiyatroları bünyesinde olan ve ihraç edilen oyuncu Levent Üzümcü ile konuştuk. Üzümcü Şehir Tiyatroları'nda çalışan, aralarında kendisinin de olduğu oyuncular atılırken ses çıkarmayanların bugünkü tavrını samimi bulmadığını "Bunlar yapılırken gazete diye çıkan paçavralar ekmeği ile oynanmış insanların hiç birinin hakkını savunmadılar. Sadece o paçavralar değil bu tiyatronun içinde çalışan da pek çok insan da kendi meslektaşları, sahne üzerinde birlikte ter akıttığı arkadaşları bu tiyatrodan ihraç edilirken çıkıp tek bir kelime laf etmediler" sözleri ile eleştiriyor. Üzümcü yeni İBB yönetimine ise şöyle çağrı yapıyor: "Eğer bu kurumu yaşatmak istiyorsa bugünkü İstanbul büyükşehir Belediye Başkanlığı, acilen, hiç durmadan, özel bir komisyon oluşturarak; çalıştay mı yapacak, Türkiye’nin önemli bilgelerini mi toplayacak, soracak bir an önce bu özel kurumu özerk hale getirmelidir."

İBB'den verilen bilgiye göre Necip Fazıl Kısakürek'in 'Reis Bey' oyunun ilk gösterimi 2016-2017 sezonunda 1 Mart 2017 günü Kadıköy Haldun Taner Sahnesi'nde yapıldı. 2 sezonda toplam 64 seansta 21 bin 641 izleyiciye ulaştı. En son gösterim tarihi de 7 Nisan 2018. Teknik problemler nedeniyle 2018-2019 sezonunda sahnelenmedi. Sahnelenemeyen oyunun maliyeti; 3D animasyon, mapping (animasyonlar ile oyuncuların iç içe gösterildiği sitem) kiralama 248 bin TL ve malzeme maliyeti 120 bin lira olmak üzere toplam 368 bin TL olarak açıklandı. Mapping kiralaması maliyetinden dolayı oyunun repertuardan kaldırıldığı belirtildi.

Yakın tarihte, 2012'deki Şehir Tiyatroları'nın yönetiminin değişmesi ve buna karşı verilen mücadeleden kendi ihraç edilmesi sürecine kadar pek çok önemli sürece tanıklık eden ve doğrudan içinde olan Levent Üzümcü'ye İBB Şehir Tiyatroları'nda yaşanan süreçleri sorduk. Üzümcü, Sosyalist Enternasyonal 2013'de yaptığı konuşma, sosyal medya hesabı üzerinden fikirlerini beyan etmesi, basına verdiği demeçler gerekçe gösterilerek ihracı ve memurluk haklarının feshi istemiyle İBB Yüksek Disiplin Kurulu'na sevk edilerek ihraç edilmişti. Aynı dönem Şehir Tiyatroları'ndan atılan isimler arasında Ragıp Yavuz ve Kemal Kocatürk de yer alıyor.

"Hukuksuz bir şekilde atıldım"

Üzümcü kendisinin Şehir Tiyatroları'ndan atılması sürecini şöyle anlattı:

"Bu tiyatronun en üretken, var oldukları, oynadıkları dönemde bu tiyatroya ödüller kazandırmış, bu tiyatronun hak ettiği teveccühe kavuşmasına neden olmuş oyuncular ve yönetmenler bu tiyatrodan atıldılar. Bu siyasi garabeti eleştirdikleri için atıldılar. Sanatla uğraşan insanların yaşamsal bir görevidir yanlış gördükleri şeyleri eleştirmeleri. Ben belediyenin sponsorluğunda bir sanat kurumunda tiyatro yapıyordum. O sponsor kendisini eleştirmemden hoşnut olmayarak beni o tiyatrodan attı. Ve hukuksuz bir şekilde attı. Üstüne basa basa söylüyorum; hukuksuz bir şekilde attı. Aba altından sopa göstererek, tiyatrodan atmakla tehdit ederek bu tiyatronun çok önemli isimlerini emekli olmaya zorladılar.

"Ağır Ceza’da yargılanmadım, suçlu görülmedim"

"Hukuksuz yere atıldık biz. Suç işlemediğimiz zaten aşikar, bir yandan da adaleti, Türkiye Cumhuriyeti’nin mahkemelerini buna alet ettiler. 657’ye tabi sözleşmeli kültür sanat personelinin atılması için ağır suç işleyerek Cumhuriyet Savcılığı’nın açmış olduğu Ağır Ceza Mahkemesi davaları kararına bağlıdır.

Beni bir muhallebici attı. Onun imzasıyla atıldım ben. Bir muhallebicinin imzasıyla atıldım ben bakın. Ben bunların hepsinin isimlerini ifşa edeceğim. İstanbul Büyük Şehir Belediyesi Yüksek Disiplin Kurulu adı verilen bir garabet beni attı tiyatrodan. Ağır Ceza’da yargılanmadım, suçlu görülmedim ve hala Türkiye Cumhuriyeti mahkemelerinde geri dönmek için uğraşıyorum ben. Hukuki bir dayanağı olmadan yaptılar bunu. Bizi atıp o tiyatroyu boş bir ceviz kabuğuna döndürebilmek için bütün atamaları yaptılar."  

"Gazete diye çıkan paçavralar ekmeği ile oynanmış insanların hakkını savunmadılar"

Oyuncular Şehir Tiyatroları'ndan haksız yere ihraç edilirken seslerini çıkarmayan ama bugün üç oyunun repertuvardan kaldırılmasını sansür diye eleştirenlere değinen Üzümcü şöyle konuştu:

"Bunlar yapılırken gazete diye çıkan paçavralar ekmeği ile oynanmış insanların hiç birinin hakkını savunmadılar. Sadece o paçavralar değil bu tiyatronun içinde çalışan da pek çok insan da kendi meslektaşları, sahne üzerinde birlikte ter akıttığı arkadaşları bu tiyatrodan ihraç edilirken çıkıp tek bir kelime laf etmediler.

İki senedir oynamayan bir oyunun repertuvardan kaldırılıyor olması büyük bir problem değildir. Artı bu oyunu repertuvardan kaldıran kişiler de AKP adlı siyasi garabetin bu tiyatronun başına musallat ettiği ve bulundukları görevi hiçbir şekilde hak etmeyen kişilerdir.

Tiyatro ile ilgili günümüz çağdaş tiyatrosu ile ilgili hiçbir birikimi olmayan kişiler bu tiyatronun başına yönetici olarak getirildi. Müdür, genel sanat yönetmeni ya da genel sanat yönetmeni yardımcısı fark etmez; AKP’nin yarattığı bu siyasi karanlığı, sosyal karanlığı besleyen, suya sabuna dokunmayan oyunlar yaparak bu tiyatroyu yaşatabileceklerini iddia eden, başı ağrıyan oyuncuya problem çıkmasın diye, başı ağrıyan oyuncu için oyun iptal eden insanlar bunlar."

Sanatçılar Muhsin Ertuğrul Sahnesi önünde ihraç edilen Levent Üzümcü için basın açıklaması yaparken. (9 Ekim 2015)

"Tiyatronun içi boşaltılırken seslerini çıkarmayanlar iki yıldır oynanmayan oyunlar kaldırılınca mı seslerini çıkartıyorlar"

"Bu tiyatronun hiçbir geleneğini bırakmadı bu insanlar. Şimdi bu tiyatro içi boş bir cevize dönüştürülmüşken bunun haberini yapmıyorlar da tek bir oyununun maliyeti yüz binlerce lira olan ve iki senedir oynamamış oyunları repertuvardan kaldırılmasını mı problem ediyorlar kendilerine! Bir repertuvarın değiştirilmesini mi problem ediyorlar! Bu utanç verici bir şeydir.

Bu tiyatroya onur kazandırmış, emeğiyle, alnının teriyle üretmiş insanlar dışarıda daha fazla para kazanacakları halde kazanacakları paranın karşılığını düşünmeden bu halkın 10 liraya Şehir Tiyatrosu’nda iyi bir oyun izleyebilmesi için çırpınan insanlar, bu tiyatrolardan atılırken seslerini çıkarmadılar. İki senedir, üç senedir oynamayan oyunlar repertuvardan kaldırılınca, yeniden düzenlenmeye çalışınca mı seslerini çıkarıyorlar! En ufak bir samimiyet görmüyorum ben bu durumda." 

Bu tiyatronun en değerli elemanlarından birkaç tanesi atıldı, emekli edilmeye zorlandı. Onlar için bir kelime etmediler. O gazete diye çıkan paçavralar bir tane laf ettiler mi bizim atılmamız karşısında? Etmediler. Şimdi çıkıp sanki sanat için bunları yapıyorlarmış da falan… Bunların hepsi siyasi goygoylardır."

"Ben Necip Fazıl oyununda da oynadım bundan 15 yıl önce"

Üzümcü ayrıca kendisinin de yıllar önce Necip Fazıl Kısakürek'in oyununda oynadığını hatırlattı:

"Ben Levent Üzümcü, Necip Fazıl oyununda oynadım bundan 15 yıl önce. Açsın baksın herkes, oynanmış oyunlar içinde duruyor. Hayır demedim çıktım oynadım. Çünkü Necip Fazıl da oynamalıdır tiyatroda.

Ama iki yıldır oynamamış, bir oyunuyla yüz binlerce liraya mal olan Necip Fazıl oyunu kaldırılmış diye problem yaratıyorlar."

"İBB'nin görevi atılan oyuncuları o tiyatroya geri almaktır"

İBB'nin yeni yönetimine de seslenen Üzümcü, İBB'nin görevinin atılan oyuncuları tiyatroya geri almak olduğuna dikkat çekti:

"Bugün tiyatronun daha iyiye gitmesini gerçekten isteyen birileri varsa hakkı yenen bizleri, zorla emekli edilen, bu tiyatrodan atılan emekçileri, dünyanın neresindelerse Türkiye’nin neresindelerse çağırıp göreve döndürmek olmalıdır.

Bugün İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin görevi bu tiyatroyu yıllarca sırtında taşımış, yetenekli, üretken insanların o tiyatroya geri alınmasıdır.

Ben, Ragıp Yavuz ve Kemal Kocatürk atıldık. Kemal Kocatürk bir şekilde geri dönüp emekli olup bıraktı Şehir Tiyatrosu’nu. Ragıp yavuz hiçbir sosyal güvencesi olmadan özel tiyatro yaparak tutunmaya çalışıyor aynı benim gibi."

"Müdahale her zaman oldu"

2012'deki yönetmelik değişikliğinden sonra oyunların içeriğine, repertuvara müdahale olup olmadığı sorusunu ise Üzümcü şöyle yanıtladı:

"Her zaman oldu. Şehir Tiyatroları dünyanın en yaşlı en eski ve en büyük sanat kurumu. Her dönemin tiranı tarafından karanlığa götürülmek istenen bir toplumun nefes alabildiği birkaç pencereden biridir Şehir Tiyatrosu. Şehir Tiyatrosu'nu içinde tiyatro yapan, gördüğü yanlışları dile getirmek için kendini zorunlu hisseden insanlar var. Sanat zaten budur. Sanat sadece gülüp eğlenmek değil düşündürmektir de. Tiyatronun en büyük özelliği budur. Sabah uyandığınızda akşam izlediğiniz oyun geliyorsa aklınıza ilk, siz iyi bir tiyatro oyunu izlemişsinizdir. İyi bir resim sergisine gitmişsinizdir, iyi bir konsere gitmişsinizdir. Biz bunun için uğraşıyoruz, insanların aklında küçücük bir güzellik bırakabilmek için."

2012 yılında da AKP'li İBB yönetiminin, Şehir Tiyatroları yönetmeliğini değiştirerek, yönetime belediye bürokratlarını yerleştirmek istemesi büyük tepki ile karşılanmış, tiyatro camiası günler süren protestolar gerçekleştirmişti. (24 Nisan 2012)

"Tiyatroyu tiyatrocular yönetir"

Tiyatronun özerk olması gerektiğine de değinen Üzümcü yeni İBB yönetiminin acil olarak Şehir Tiyatroları'nın özerk hale getirilmesi için adım atması gerektiğini söyledi:

"Türkiye’nin ve dünyanın en büyük sanat kurumunu atıl hale getirildi. Gelen her belediye kendisi yönetmeye çalışıyor. Olmaz! Tiyatroyu tiyatrocular yönetir. Şehir Tiyatrosu’nun yönetmeliği değişsin ve özerk olsun. İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı bu şehrin tiyatrosu için iyilik yapmak istiyorsa birkaç tane iştirakin toplam gelirinin yüzde birini bu tiyatroya bağlasın ve bıraksınlar bu tiyatro özerk olsun, kendi kendini yönetsin.

Bu tiyatronun en büyük belirleyicisi seyircidir. O oyunu yasaklayarak, bu oyuncuyu atarak denge kuramazsınız, bir tiyatroyu yaşatamazsınız. Bir tiyatroyu yaşatmak istiyorsanız bırakın tiyatrocular yönetsinler. Eğer bu kurum özerk olursa, tiyatrocular kendi tiyatrolarını yönetirse, kendi kararlarını kendileri alırlarsa tiyatro gömlek atlayacak.

105 yıldır yaşamaya çalışıyor bu kurum. Müze gibi bir kurum bu. Eğer bu kurumu yaşatmak istiyorsa bugünkü İstanbul büyükşehir Belediye Başkanlığı, acilen, hiç durmadan, özel bir komisyon oluşturarak; çalıştay mı yapacak, Türkiye’nin önemli bilgelerini mi toplayacak, soracak bir an önce hiç durmadan bu özel kurumu kendi himayesinde özerk bir kurum haline getirmelidir."

"Bu kurum binasıyla değil ruhuyla bu kadar büyük"

"İstanbul’un suyu ve kanalizasyonu özerkken koskoca 105 yıllık Şehir Tiyatrosu’nun özerk olmaması anlaşılamaz. Eğer gerçekten bir iyilik yapılmak isteniyorsa bu tiyatroya bu yapılmalıdır. Eğer benim meslektaşlarım bu tiyatronun gerçekten gövermesini istiyorsa, iyi bir yere gitmesini istiyorsa, repertuvardan kalkan oyunlar, yeni oyunlar değil öncelikle özerkleşmesi için çalışmalılar.

Burası hepimizin kurumu, burası bütün İstanbul’un da, Türkiye’nin de Avrupa’nın da dünyanın da çok önemli sanat kurumu. Bu kurum binasıyla değil ruhuyla bu kadar büyük. Bu ruhu da öldüremezler asla. Özerk yaparlarsa bu ruh devam edecektir. Biz bir yere gitmeyeceğiz, Şehir Tiyatrosu bir yere gitmeyecek. Daha güçlü bir yönetimle, daha seçkin bir kadroyla ve özerk bir yapıyla coşacaktır bu tiyatro."