Yaşam

Kupa milliyetçilik ateşini yükseltti

Dünya Futbol Şampiyonası tüm heyecanıyla sürerken, futbolda ırkçılık tartışmaları yeniden gündeme geldi. Peki milli takımları desteklemenin sınırı nerede sona ermeli. Uzmanlar yanıtladı.

28 Haziran 2014 17:58


Marburg Üniversitesi'nden sosyal psikolog Ulrich Wagner, ırkçılık ile milli takımı yurtsever duygularla desteklemek arasında çok hassas bir çizginin bulunduğunu savunuyor. Wagner'e göre taraftarlar kendilerini takımlarıyla özleştiriyor. Sonuçta oyunun kuralı, taraf olmayı ve rakibin karşısında durmayı gerektirdiğinden, asıl tehlike de işte tam bu noktada görülüyor. Wagner, kimliklerin diğer bireyleri sınırlamakla oluştuğuna dikkat çekerek şöyle konuşuyor:

"Uluslararası futbol müsabakalarında bu durum artıyor. Kendi takımıyla özleşme, kendi ülkesiyle özleşmeye dönüşüyor. Bayrak renkleri siyah, kırmızı ve sarıyla ortaya sadece futbol coşkusu değil aynı zamanda bir milletin yüceltilmesi çıkıyor. Bu da o millete ait olmayanları değersiz görmeye yol açıyor."

Aslında bayraktaki renklerden oluşmuş takıların, atkıların, zincirlerin, makyajların ne gibi bir tehlikesi olabilir ki? Sonuçta taraftarlar, bir etkinliğin parçası olduklarını göstermek istiyorlar. Ama Sosyal Psikolog Wagner farklı düşünüyor. Wagner zararsız gibi görünen sembollerin milli duyguları yeniden kabartması olasılığına dikkat çekiyor. Her türden ulusal özdeşleşmeye şüpheyle yaklaştığını belirtiyor.

Almanya'daki değişim

2006'da Dünya Kupası'na ev sahipliği yapan Almanya, hem dünyaya açık ve misafirperver bir görüntü çizmek istemişti hem de Alman bayrakları ilk kez bir spor müsabakasında bu kadar görünür olmuştu. Bielefeld Üniversitesi Çatışma ve Şiddet Bilimleri Enstitüsü Direktörü Andreas Zick, o dönemi şöyle yorumluyor:

"Oradaki düşünce, misafirperverlikle yakından bağlantılıydı. Almanlar olarak sıkılmadan kasılmadan başkalarına hoşgeldin diyebileceğimizi göstermekti. Amaç bayraklarımızı dalgalandırmak değildi. Sorun, biz Almanların, çekinmeden, rahatlıkla bir çıkış noktası bulamamamız. Bu da son derece normal."

Tarihin izini dördüncü, beşinci kuşaklardan silmenin kolayca mümkün olmayacağını ifade eden Zick, milli duygulara odaklanmanın bir hata olduğunu ifade ediyor.

Sosyal Psikolog Ulrich Wagner de 2006'da olan biteni eleştiriyor. Spor müsabakalarının politik malzemeye dönüştürülmemesi gerektiğini vurgulayan Wagner, insanların yurtsever duygularla dev ekrandan maç izleyerek sevinç gösterilerinde bulunmasından o dönem hükümetin memnun olduğunu belirtiyor. Bunun "Şimdi artık kimsenin horgörmediği Almanlar olmaktan gurur duyabilirsiniz" algısı yarattığını kaydediyor.

Mesut Özil gururu

Uzmanlar, milli takımlarla gurur duymanın farklı yolları da olduğunu belirtiyorlar. Örneğin çok kültürlülük altı çizilecek önemli bir unsur. Alman milli takımı da buna uyuyor. 23 oyuncudan altısı göçmen kökenli. Özellikle Mesut Özil 2010'daki Dünya Kupası'nda farklı bir gurur kaynağı olmayı başarmıştı.