Sağlık

Küba'ya kanserle mücadelede umut turu

Şirketin telefonları hiç sumuyor

26 Eylül 2016 13:18

Kübalı bilim insanlarının kansere yönelik geliştirdikleri yeni tedavi yöntemleri Türkiye de dahil dünyanın pek çok ülkesinde ilgi uyandırıyor.  ‘Yaşam için son çare Küba’ diyenlerin sayısı Türkiye’de her geçen gün artıyor. Küba’ya kanser tedavi turu düzenleneyen şirketin yetkilisi, "Tedavi kanseri tamamen yok etmiyor, bunu hastalarımıza da muklaka söylüyoruz’ diye konuştu.

Milliyet Çiğdem Yılmaz'ın haberine göre, Türkiye’ye yansımasını görmek için Küba’ya sağlık turları düzenleyen Cemarcializadoro de Servicios Medicos Cubono’nun (SMC) Taksim’deki temsilciliğinin genel müdürü Blanca Nieve Garica Cruz şirketin telefonları neredeyse hiç susmadığını belirterek yaklaşık 2 saat içinde şirketi onlarca kanser hastası veya yakını aradığını söylüyor. Cruz, listeden gün boyunca aldıkları telefon sayısının 61 olduğunu belirtiyor.  

İyileşme umuduyla ‘çare Kübalı doktorlar’ diyerek arayanların ortak noktası ise “Türkiye’de yapmamız gerekenleri yaptık, yapılacak başka alternatifimiz olmadığı için, bir de Kübalı doktorların hastayı görmesi”. Şirket yetkilisi Cruz da, genellikle Türkiye’deki tedavi süreçleri tamamlanan hastaların kendilerine başvurduğunu söylüyor.

 

"100 hasta Küba’ya gitti"

 

Cruz, “Beyin tümörü, yemek borusu, pankres, akciğer ve yumuşak doku kanserleri için Küba’da aşı yöntemi uygulanıyor. Bunun dışında kalan diğer kanser tipleri için de hayat kalitesi programı uyguluyoruz. Bu hayat kalitesi programları, hastaların ömürlerinin uzamasına ve ağrılarının dinmesine yardımcı oluyor. Kanser hastalığı dışında, sedef, vitiligo, saç-sakal kıran, tavuk karası, diabetik ayak gibi hastalıklar için de başvuran yüzlerce hastamız var. Uygulanan tedavi yöntemi kanseri tamamen yok etmiyor. Bunu hastalarımıza da anlatıyoruz. Başvuran hastalarımızdan epikriz ve patoloji raporlarını istiyoruz. Bu raporları mail üzerinden Havana’da bulunan La Pradera Hastanesindeki heyetimize gönderiyoruz. Heyet raporları inceliyor ve aşı hasta için uygunsa bize bildiriyorlar. Biz de 7 gün içerisinde hastalarımıza dönüş yapıyoruz. Ardından da tur şirketimiz, konaklama, sağlık hizmetleri, yeme içme ve uçak biletinin de dahil olduğu paket şeklinde hastalara hizmet sunuyor. Paket fiyatlarımız da hastalığa göre değişiklik gösteriyor” diyor.

20 yıldır sağlık turizmi alanında çalıştıklarını ve son 2 yılda kanser turizminin arttığını belirten Cruz, 2 yılda 100 kadar kanser hastasının Küba’da tedavi gördüğünü belirtiyor.

 

"Kendimi daha dinç ve sağlıklı hissediyorum"

 

İyileşmek için Küba’ya gidenlerden biri de meme kanseriyle mücadele eden Yasemin Tamer. Hastalığı 5 kez nükseden Tamer, Haziran ayında gidip merkezde 1 hafta kalmış. “Hastalığım çok ilerlemişti yapacak bir şeyimiz yoktu. Türkiye’deki doktorlar da gitmemi uygun gördü” diyen Tamer, epikriz ve patoloji raporunu gönderdikten 7 gün sonra kendisine uygun aşı olmadığı yanıtının verildiğini anlattı.

Tamer, “Fakat yaşam kalitesini artıran bir uygulamanın olduğunu istersem bunu deneyebileceğimi söylediler. Kardeşim ile birlikte Küba’ya gittik. İki kişilik seyahat 20 bin liraya mal oldu. Uçaktan iner inmez bir hemşire bize eşlik etti. Havana’da gittiğimiz hastanede de doktorlar çok ilgiliydi. Tedavi için gittiğimiz hastane daha çok tatil köyüne benziyordu. Yapılan testlerden sonra ilaç tedavisi uygulamaya başladılar. Kübalı doktorların verdiği ilaçlar sayesinde kendimi daha dinç ve sağlıklı hissediyorum” dedi.

 

"Eskiye göre daha güçlü"

 

İyileşme umuduyla Küba’ya giden bir diğer hasta da tiroid kanseri olan N.K. Süreci dayısına refakat eden R.K anlattı; “Araştırmamız sonucu Küba’da C... aşısı için sağlık turlarının düzenlendiğini öğrendik. Şirketle iletişime geçtim. Benden dayımın patoloji ve epikriz raporlarını istedi. İstenilen belgeleri tur şirketine gönderdikten bir hafta kadar sonra Küba heyeti tarafından incelenen raporlar sonucunda aşının dayım için uygun olmadığı bize iletildi. Fakat yaşam kalitesini yükselten bir programın olduğu ve V.... aşısının dayıma uygulanabileceği söylendi. Biz de bunun üzerine Küba’ya gittik. Orada yapılan kan testinin ardından dayıma aşı değil günde 3 defa kullanacağı V... damlası verildi. Damlanın kanserin sebep olduğu ağrıları ve semptomları yok ettiği, direnç sistemini kuvvetlendirdiği söylendi. Biz de 6 aylık damlamızı alıp Türkiye’ye geri döndük. Dayım yaklaşık 20 gündür damlayı kullanıyor ve eskiye göre kendisini daha güçlü hissediyor. Küba’ya gitmemize aracı olan sağlık turuna 3 aylık damla dâhil toplamda 5 bin 900 euro ödedik. Buna ek olarak 3 aylık damla dozu için de ayrıca 600 euro ödedik.”

 

"Mucize demek doğru değil"

 

Küba’nın kanser aşısı ve tedavisine yönelik Türk bilim insanlarının görüşleri şöyle:

- Prof. Dr. Ahmet Özet (Türk Tıbbi Onkoloji Derneği Başkanı): “Küba’daki aşının akciğer kanserine karşı olumlu sonuçlar verdiği daha önce açıklanmıştı. Yapılan çalışmada, Racotumumab adlı aşının bağışıklık sistemini uyararak NeuGcGM içeren kanser hücrelerini tanıyıp yok eden antikorlar oluşmasını sağladığı gösterildi. Ön çalışma sonuçlarına göre aşı ileri evre akciğer kanserinde kısmi iyileşme sağlamakla birlikte, ömrü ortalama 2 ay uzatmaktadır. Bu yarar sadece kemoterapiden yarar gören hastalarda görülmüştür. Yani hastalarda aşının faydalı olması için kemoterapi sonrasında hastalığın gerilemesi veya en azından aynı kalması gerekmektedir. İlk sonuçları umut verse de söz konusu araştırmanın henüz klinik çalışmaları tamamlanmamıştır. Bu sebeple henüz onaylanmamış bir moleküle ilişkin ‘mucize’ymiş gibi bahsetmek doğru değildir.”

- Yrd. Doç. Dr. Yavuz Dizdar (İstanbul Tıp Fakültesi öğretim üyesi onkolog): “Küba’daki ekiple görüştüm, aşı henüz test aşamasında. Kanseri kesin olarak yenecek bir ilaç geliştirilmiş değil. Aşıyla hastalara ömür biçilmesi mümkün değildir. Bu bana sağlık turizmi gibi gözüküyor. Vatandaş acaba gitseydik hastalıktan kurtulurduk psikolojisine girmesin.”

 

"Doktora danışıp hareket edilmeli"

 

- Prof. Dr. Mahmut Gümüş (Onkolog):“Küba’daki C... aşısı kemoterapi ile beraber kullanıldığında eski tedavilere göre akciğer kanserinde 2 ya da 3 ay gibi hastanın yaşam süresine ek bir katkı sağlıyor. Geliştirilen bu tedavi yöntemlerini  mucizevi bir şekilde hastalığı yok ediyor diye sunmamak gerekiyor. Geliştirilmekte olan ilaçların aşamaları aşıp ülkemizde kullanıma sokulmasını beklemek lazım. Hastalarımızı umut tacirlerinin eline sürüklememek gerekiyor. Küba’ya seyahat edip tedavi yöntemlerini denedikten sonra kanseri yüzde yüz atlatırım durumu söz konusu değil. Tedavi süreçlerinin kişiye bağlı olması uzman görüşünü önemli kılıyor. Hastalar doktorlarına danışarak hareket etmeli. İnternetteki duyumları fazla dikkate alanlar umut tacirlerinin eline düşerek zaman ve para kaybedebilir.”