Utku Çakırözer - Cumhuriyet
Yüksek Askeri Şûra’nın dün açıklanan kararları ne anlama geliyor?
Bu YAŞ toplantısının bize göre en önemli sonucu TSK’nin komuta kademesinin iddia edildiği gibi siyasi irade tarafından değil, aslında yargı eliyle şekillen(diril)miş olmasıdır. Şöyle ki:
Kara Kuvvetleri Komutanlığı’na gelmesi güçlü olasılık olan Saldıray Berk’in önü, Erzincan’daki “İrticayla Mücadele Eylem Planı” davası ile kapatıldı. ‘İnternet Andıcı’ davası sanığı Org. Nusret Taşdeler’in önü kapatılarak EDOK Komutanlığı’na atanırken, kendisinden daha kıdemsiz bir orgeneral 1. Ordu Komutanlığı’na atandı.
Kara Kuvvetleri’nde bu sene terfi edecek olan isim, 2017’de Genelkurmay Başkanlığı şansını yakalıyordu. Terfi sırasında en üstte bulunan iki korgeneralden İsmail Hakkı Pekin’in “internet andıcı”, Korkut Özarslan’ın da “Balyoz” davaları nedeniyle önleri kesilince farklı isimler terfi şansı elde etti. Bunlardan birinci sırada terfi eden Hulusi Akar, 2017-2019 yılları arasında Genelkurmay Başkanlığı’nın en güçlü adayı haline geldi.
Hava Kuvvetleri Komutanlığı’nda ise bu şurada kuvvet komutanı olması beklenen Org. Bilgin Balanlı’nın önü “Balyoz” davası ile kesildi. Balanlı ile birlikte Hava Kuvvetleri’nde Korcan Pulatsu ve Ziya Güler de aynı dava nedeniyle tutuklanınca geriye kalan tek isim olan Mehmet Erten terfi ettirilerek kuvvet komutanlığına atandı.
Deniz Kuvvetleri Komutanlığı’nda kuvvet komutanı atamasında sürpriz yaşanmazken, bir sonraki komutan adayı Koramiral Mehmet Otuzbiroğlu, “Balyoz” davasından tutuklanınca, bu yıl oramiralliğe terfi eden Nusret Güner’e komutanlık yolu açıldı.
Koşaner gitti ama yine uzatma çıktı
Genelkurmay Başkanı Işık Koşaner ve üç kuvvet komutanının tutuklu subayların durumunu protesto amacıyla istifa etmelerinin ardından hükümete yakın çevrelerdeki beklenti, “Balyoz”, “İnternet andıcı” ve “İrticayla Mücadele Eylem Planı” davalarında haklarında iddia bulunan isimlerin tamamının TSK’dan emekli edileceği yönündeydi. Ancak şûrada geçen yılki uygulama sürdürülerek, bu isimlerin görev sürelerinin uzatılmasına karar verildiği anlaşılıyor.
Tutuklu subayların emekli edilmesi talebine direnen eski komuta kademesinin istifası sonrasında, Başbakan Erdoğan’ın yeni Genelkurmay Başkanı’na karşı aynı ısrarı sürdürmemesi, AKP iktidarının içeride ve dışarıda çok iddialı olduğu ‘demokrasi savunuculuğunda’ ne kadar samimi olduğunun göstergesidir.
Başbakan’ın kazancı ne oldu?
Şûra kararlarına baktığımızda, yargı eliyle önü kesilenler dışında genel olarak teamüller eskisi gibi işlemiş gözüküyor. Bunun tek istisnası Genelkurmay İkinci Başkanı Org. Aslan Güner’in kıdemine uygun olmayan bir göreve atanması. Onda da hükümet ya da Başbakan Erdoğan değil, şûra çalışmalarının onay makamı konumundaki Cumhurbaşkanı etkili olmuş durumda.
Tutuklu subaylar için geçen yılllarda olduğu gibi yasada belirtilen esaslara uyuldu. Başbakan, şûra sonrasında Balyoz ve diğer davalarda ismi geçen isimleri açığa alarak kendini kanıtlamak isteyebilir. Ama bunun da Genelkurmay Başkanlığı ve komuta kademesince değil, bizzat kendi ekibinden olan Milli Savunma Bakanı eliyle her zaman yapılabilecek bir işlem olduğu unutulmamalı.
Bu durumda, tarihi istifalara sahne olan YAŞ’ın Başbakan Erdoğan için, Türk Silahlı Kuvvetleri’nin başında resmen atanmış bir Genelkurmay Başkanı bulunmazken çekilmiş tek kare fotoğraftan başka bir anlamı yoktur.