'Başkomser Nevzat Tapınak Fahişeleri' isimli kitabı sansürlenen Ahmet Ümit, "Müstehcenlik kararını veren kurumların yapması gereken, tacize maruz bırakılan küçük çocuklarımızın korunması" dedi.
Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı Küçükleri Muzır Neşriyattan Koruma Kurulu, yazar Ahmet Ümit'in 'Başkomser Nevzat Tapınak Fahişeleri' isimli kitabının muzır ve müstehcen olduğuna karar verdi. Kitabının ikinci kez sansüre maruz bırakılmasına ilişkin konuşan Ahmet Ümit, kendisine konuya ilişkin bildirim yapılmadığını söyledi.
Medyascope’tan Senem Büyüktanır'a konuşan Ahmet Ümit, kitabının çocuklar için değil yetişkinler için yapılmış çizgi roman olduğunu vurgulayarak, "Özgürce düşünüp, özgürce davranmamızı istemeyen birtakım kurullar ve yapılar, sanatın üzerinde baskı oluşturarak, kendilerine göre bir anlayış geliştirmeye ve bu anlayışı sanatçılara dayatmaya çalışıyor. Sanat yapmamızı istemiyorlar" dedi.
"100’ün üzerinde kitabım yabancı dillerde yayımlandı"
Kitapları birçok dile çevrilen ve eserleri dünyada bilinen bir yazarın sansüre maruz bırakılmasına tepki gösteren Ümit, şöyle konuştu:
"Bu pek çok açıdan yanlış bir şey. Ben eserleri 33 farklı dilde çevrilmiş ve Çin’den Meksika’ya Hindistan’dan İngiltere’ye kadar yayınlanmış bir Türk yazarım. 100’ün üzerinde kitabım yabancı dillerde yayımlandı. Ülkemin kültürünü hayatını bütün dünyaya taşıyan bir kültür elçisiyim aynı zamanda. Bütün bunları yapan bir sanatçının eserlerinin kendi ülkesinde sansürleniyor olması utanç verici bence ve bu utanç bana ait değil. Bunlar yanlış işler, bu işlerden vazgeçmek lazım. Bunlar sanatı da bilimsel düşünceyi de hayatı da bütünüyle engelleyecek girişimlerdir.
Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı çocuklarımızı korumakla görevli fakat çocuklarımız korunmuyor. Çocuk tacizlerinin en çok yaşandığı yıllardan geçiyoruz ne yazık ki müstehcenlik kararını veren kurumların yapması gereken, tacize maruz bırakılan küçük çocuklarımızın korunması."
"Tek seslilik istiyorlar"
Sansürdeki asıl amacın muhalif yazarları sindirmek olduğunu söyleyen Ümit, "Asıl amaçlarının da müstehcenlik olduğunu zannetmiyorum. Asıl amaç özgür düşünceyi engellemek, muhalif yazarları sindirmek, kendi kafalarındaki anlayışın dışında olan her şeye karşı çıkmak. Tek seslilik istiyorlar ve bu tek sese karşı çıkan her ses onları ürkütüyor. Bu sebeple farklı olanı tehdit olarak algılayıp, düşman olarak görüyorlar ve elbette sanat farklı olandır. Sanatı kıymetli yapan şey de farklı olmasıdır. En kıymetli olan sanat, yeni bir şey söyleyebilendir. Bunların anlayışı sanatla temelden çelişiyor kendi görevlerini yapmayanlar maalesef sanata saldırıp sanatı engellemeye çalışıyor, olan budur fakat bunu engelleyemeyecekler" diye konuştu.
"Ülkem adına kaygı duyuyorum"
Konuşmasında Nâzım Hikmet'e ve Sabahattin Ali'ye de değinen Ümit, şu ifadeleri kullandı:
“Rüzgara kelepçe vurmak mümkün müdür, mümkün değildir. Rüzgarı hapsetmek mümkün müdür, mümkün değildir. Düşüncelere, yaratıcılığa, sanata da engel olamazlar, olamayacaklar, yıllarca engel olamadılar yine olamayacaklar. Onlar geçip gidecek bizim adlarımız yaşamaya devam edecek. Nazım Hikmet’i 15 yıl hapislerde çürüttüler bugün kitapları elden ele dolaşıyor ona yasak uygulayanlar utanç duyuyor. Sabahattin Ali’yi öldürdüler. Sabahattin Ali’nin kitapları bugün elden ele dolaşıyor milyonlarca insan okuyor ama Sabahattin Ali’yi öldürenler utanç içinde yaşıyor. Yine aynı şey olacak ama ülkem adına kaygı duyuyorum.”
Ortada utanılacak bir şey değil takdir edilecek bir şey olduğunu aktaran Ümit, "Üzücü şeyler ayıp şeyler. Niye benim eserim poşet içinde satılsın? Utanılacak bir şey yok ki, bu bir sanat eseri. Ortada utanılacak bir şey değil takdir edilecek bir şey var. Türkiye’de bir yazar var bu yazarı dünyada milyonlarca kişi okuyor. Bu yazarın eserini poşete koymak ne demek, bu kadar teveccühe ulaşmış bir yazarın eserine ilişkin bu kararı siz mi karar veriyorsunuz, utanç verici" dedi.